"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, Bölge Adliye Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, akrabaları ile birlikte malik olduğu 3346 ada 1 ve 3347 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, ancak işin teslimindeki eksiklikler ve gecikme nedeniyle hukuki yollara başvurmak için tapu kayıtlarının incelenmesi sırasında, dava dışı vekil kızı ... tarafından Bursa 16. Noterliğinin 17.04.2015 tarihli 16056 yevmiye no’lu vekaletnamesine istinaden 3346 ada 1 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu çekişme konusu 13 no’lu bağımsız bölümün davalı damadı ...’a, 14 no’lu bağımsız bölümün davalı torunu Kaan’a, 16 no’lu bağımsız bölümün davalı torunu ... Kübra’ya ve çekişme konusu olmayan 15 no’lu bağımsız bölümün de dava dışı torunu ...’ya satış yoluyla devredildiğini öğrendiğini, torunları ... ve ...’ye eğitim hayatlarında sürekli harçlık verdiğini, ancak bu harçlıkları ulaştırmadaki güçlükler nedeniyle otomatiğe bağlamak istediğini, dava dışı kızı ... ve onun eşi olan davalı damadı ... tarafından Notere götürüldüğünü, “torunlarına vereceği harçlıklarla ilgili olarak hazırlandı” zannı ile evrakı imzaladığını, satış işlemlerinin iki ayrı tarihte ve düşük bedellerle yapıldığını, herhangi bir satış bedeli de ödenmediğini, satış iradesi bulunmadığını, dava dışı torunu ...’nın taşınmazı iade edeceğini düşündüğü için ona karşı dava açmadığını ileri sürerek dava konusu 3346 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan 13, 14 ve 16 numaralı bağımsız bölümlerin davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar davaya süresinde cevap vermemiş, aşamada davacının kendi özgür iradesiyle satış konusunda vekaletname verdiğini, iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, çok sayıda taşınmazı bulunan davacının yaptığı işlemler konusunda yeterince bilgi sahibi olduğunu ve iradesini Noter huzurunda açıkladığını, vekalet tarihinden yaklaşık 4 ay sonra davacının baskı ve ısrarı üzerine satışın yapıldığını, çekişme konusu bağımsız bölümlerin devri için davacıya nakden 200.000 TL ödendiğini, davalılardan Kaan’ın, davacının istemediği biriyle evlilik kararı alması üzerine davacının kızgınlıkla eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince davanın hata, hile hukuksal nedenine dayalı iptal tescil davası olduğu, vekaletnamenin hileyle alındığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin altsoyuna itimat ederek torunlarına harçlıklarının aksatılmadan ulaştırılmasını mümkün kılmak amacıyla vekaletname verdiğini, satışların iki farklı tarihte yapıldığını, müvekkiline bedel ödenmediğini, davacının işlem tarihinde 72 yaşında olduğu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekalet ücretinin eksik hesaplandığını belirterek kararın bu yönden kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14/02/2019 tarihli ve 2018/377 E., 2019/110 K. sayılı kararıyla; davanın hata ve hile hukuki nedenine dayandığı, davacının ehliyetsiz olduğuna dair iddiasının bulunmadığı, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 16/03/2021 tarihli ve 2019/2249 E., 2021/1481 K. tarihli kararıyla “Hemen belirtilmelidir ki, vekaletnamenin hileyle alındığı iddiası aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içerir. Eldeki davada, dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Oysa, Mahkemece, vekalet görevi kötüye kullanılarak çekişmeli taşınmazların temlik edildiği iddiası bakımından hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve somut olgular uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın irade sakatlığından kaynaklandığı şeklinde hatalı değerlendirme yapılarak ve eksik incelemeyle yetinilerek yazılı biçimde hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 08/11/2021 tarihli ve 2021/961 E. 2021/1608 K. sayılı kararıyla; satış bedelinin davacıya ödendiğine dair delil bulunmadığı, davacının taşınmazları satma ihtiyacının olmadığı vekil Nuray’ın vekalet görevini kötüye kullandığı, davalıların bu hususu bilen veya bilmesi gereken kişiler olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli 13, 14 ve 15 numaralı bağımsız bölümlerin davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın hile ve hataya dayandığı ve ispat edilemediğini, vekaletnamede taşınmazların ayrı ayrı belirtilip okur yazar olan davacıya okutulduğu, davacının iddialarının hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, tanık beyanlarına göre satış iradesinin bulunduğu, işlemin vekaletnamenin verilmesinden 4 ay sonra gerçekleştirildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
6.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
6.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
6.2.4. TMK 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir " düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/6.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, hükmüne uyulan (V/2.) no.lu paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak Bölge Adliye Mahkemesince (V/3.) no.lu paragrafta gösterilen gerekçe ile yazılı karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 32.985,67 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına, 04/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.