"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı tereke temsilcisi vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; maliki olduğu 107 ada 12 parsel sayılı taşınmazı eşine ve kendisine ölünceye kadar bakması karşılığında aralarında yaptıkları şifahi anlaşmaya uygun olarak davalı oğlu ...’a devrettiğini, davalının kendisine bir süre baktıktan sonra anlaşmaya sadık kalmadığını, ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle mağdur olduğunu, davaya konu tarlanın kendisinden hile ile alındığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Davacının yargılama sırasında ölümü üzerine davaya mirasçılarından ... tarafından devam edilmiş, bozma ilamı sonrasında davacı terekesine temsilci olarak ... atanmıştır.
II. CEVAP
Davalı davaya süresi içerisinde cevap vermemiş, yargılama aşamasında davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22/12/2015 tarihli ve 2013/184 E., 2015/917 K. sayılı kararıyla; ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... mirasçılarından ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 13/02/2020 tarihli ve 2016/15476 E., 2020/874 K. sayılı kararıyla; “HMK'nın 55.maddesine göre taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da TMK'nın 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile devam edilir.
Hal böyle olunca, taraf teşkilinin sağlanması zorunlu bulunduğundan, mirasçılardan ...’ın davalı olduğu ve davaya onay vermediği gözetildiğinde 4721 sayılı TMK’nın 640. maddesi uyarınca muris ...’ın terekesine temsilci atatmak suretiyle tereke temsilcisi huzurunda davaya devam olunması gerekirken taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 28/09/2021 tarihli ve 2020/102 E., 2021/235 K. sayılı kararıyla; ölünceye kadar bakma akdinin resmi şekle tabi olması nedeniyle taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunduğunun kanıtlanamadığı, müteveffa ...'ün Türkiye'de yaşayan diğer 3 çocuğu yerine, davalı ile ölünceye kadar bakması karşılığında taşınmazı devretmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu iddia kabul edilse dahi davalının Türkiye'ye geldiğinde ailesi ile ilgilendiği nazara alındığında davalının aldatma kastı ile hareket ettiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tereke temsilcisi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece hile iddiası hakkında araştırma yapılmadığını, mirasbırakanın kendisine bakılacağı inancıyla hareket ettiğini, yerel adet gereği aile ferleri arasında ölünceye kadar bakma akitlerinin sözlü yapıldığını, davalının yurtdışında yaşaması nedeniyle mirasbırakana bakmasının mümkün olmadığını, davalı tarafça bedel ödendiğinin kanıtlanamadığını, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının bulunmadığını, hile iddiasının tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, ayrıca davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin terekeden değil yalnızca davacıdan alınmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
6.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosyanın incelenmesinden, davacı ...’ın yargılama sırasında öldüğü, bozma kararı üzerine davacının terekesine mirasçısı ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığı, davaya tereke temsilcisi ile devam olunduğu anlaşılmıştır.
6.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (IV/6.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre hükmüne uyulan (IV/2) no.lu paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (IV/3.) no.lu paragrafta gösterilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
6.3.3. Somut olayda, Mahkemece karar başlığında tereke temsilcisi ...’ın yanı sıra davayı takip yetkisi kalmayan ...’in de davacılar arasında gösterilmesinin yerinde düzeltilebilir bir maddi hata teşkil ettiği anlaşılmıştır. Öte yandan, hükmün 4. bendinde vekalet ücretinin “davacıdan” alınmasına karar verilmiş olması hükmün infazında tereddüte yol açmakta ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan “davacıdan alınarak” ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine, “Davacı tereke temsilcisi ...’dan alınarak” ifadesinin eklenmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.