Logo

1. Hukuk Dairesi2022/199 E. 2022/1885 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, davalı şirket ile arasında inançlı işlem ilişkisi olduğunu ve Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan satın aldıkları taşınmazların %25 hissesinin kendisine ait olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Her ne kadar “satış protokolü” başlıklı belgenin aslı ibraz edilmemiş olsa da, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları, taşınmazların emlak vergilerinin hisseler oranında ödendiğinin mail yazışmaları ile ispatlanması ve taraflar arasındaki protokolün varlığının davalı şirket temsilcisi tarafından kabul edilmesi birlikte değerlendirilerek inançlı işlemin gerçekleştiği sonucuna varılmış ve yerel mahkeme kararının davalı şirket aleyhine harç ve giderlere ilişkin kısmı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVALILAR : ... İNŞ. TUR. TİC. SAN. LTD. ŞTİ. V.D.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 12/10/2021 tarihli ve 2021/1539 Esas, 2021/1457 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan duruşma günü olarak saptanan 08.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 23/01/2008 tarihinde davalı ... İnşaat Turizm Tic. Ve San. Ltd. Şti.'nin kurucu ve müdürü ...'yı gayrimenkul alımı ve tapu tescili yapma da dahil, taşınmazlar üzerinde pek çok tasarrufu gerçekleştirebilmesi amacıyla Bakü Büyükelçiliği tarafından tanzim edilen 23/01/2008 tarihli ve 36 sayılı vekaletname ile vekil tayin ettiğini, 04/02/2008 tarihinde yapılan ihalede Sosyal Sigortalar Kurumu Personeli Yardımlaşma Vakfı ile davalı şirket arasında imzalanan Gayrimenkul Satış Protokolü çerçevesinde 294 ada 1 parsel (eski 175 Ada 1 Parsel) ve 293 ada 1 Parsel (eski 174 Ada 1 Parsel) sayılı taşınmazların %50'sinin davalı şirkete, %25'inin kendisine( davacıya) ve %25'inin ... ... ...'ya ait olmak üzere alımlarının yapıldığını, satın alma bedellerinin ilgililer tarafından mülkiyet oranları ölçüsünde ödendiğini, ancak gayrimenkullerin tamamının çeşitli nedenlerle davalı şirket üzerine tapuya tescil edildiğini, talep edildiği taktirde bedelsiz ve kayıtsız olarak her iki taşınmazın %25 hissesinin devredileceğinin taahhüt edildiğini, sözkonusu hisselerin defalarca sözlü olarak, daha sonra da Ankara 57. Noterliğinin 14/03/2017 tarih 10172 sayılı ihtarnamesi ile davalı şirketten devrinin ihtar ve talep edildiğini, ancak tüm talep ve uyarılara rağmen devir işleminin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı şirket adına kayıtlı bulunan mülkiyetinin %25'ine tekabül eden payının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, cevaba cevap dilekçesinde 31.03.2009 tarihli protokole dayanmıştır.

II. CEVAP

Davalı Şirket, davacı ile aralarında geçmişi on yıla dayanan ortaklıklar ve ticari ilişkilerin mevcut olduğunu, son zamanlarda ise aralarında birtakım anlaşmazlıklar oluştuğu için davacının gerçek olup olmadığı belli olamayan yazışma fotokopileri ile dava açtığını, dava konusu iş ve işlemin 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, davacı tarafça davaya dayanak kabul edilen 31.03.2009 tarihli protokolün aslının kendilerinde(davalıda) bulunmadığını, üzerinden 10 yıl geçmesi nedeniyle böyle bir sözleşme imzaladığını da hatırlamadığını, dava konusu taşınmazların davalı şirket tarafından resmi ihaleye girilerek adına tescil edildiğini, sözleşme metninde sadece "Toplam arazinin %25’i ... tarafından ödenmiştir” yazdığını, bu tutarın neden ödendiğini, ödenince ne olacağını, tarafların bir yüküm altına girip girmedikleri gibi inançlı işlemin şartlarını havi hiçbir ayrıntının belge içeriğinden anlaşılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/03/2021 tarihli ve 2017/259 E., 2021/78 K. sayılı kararıyla, davacı ile davalı şirket yetkilisi ... ve dava dışı ... ... ... arasında güvene dayalı bir ilişkinin kurulduğu, bu ilişki nedeniyle çeşitli protokoller tanzim edildiği, davacının, davalı şirkete duyduğu inanç nedeniyle perde arkasında mali destek sağladığı, aslında davaya konu taşınmazın %25 olan 1/4 hissesinin davacıya ait olduğu, banka kayıtları, mail kayıtları, yazılı delil başlangıcına sahip ve imzası inkar edilmemiş protokol, tanık beyanları ile sabit hale geldiği, tarafların sadece huzurdaki davada değil başkaca taşınmazlar konusunda da benzer nitelikte inançlı işlemler yaptıkları, toplanan tüm delillere göre Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtilen inançlı işleme yönelik şartların tamamının somut olayda gerçekleştiği, davacının davasında haklı olduğu, işlemin inançlı temlik niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri Özetle;

Davalı vekili, dava dilekçesinde davalı olmayan ...'nın mahkeme ilamında usulsüz olarak davalı şeklinde gösterildiğini, gerçek olmayan 31/03/2009 tarihli protokol gereği dava dışı ve hali hazırda şirket yetkilisi olmayan ...'ya gönderilen isticvap davetiyesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, yeniden davetiye gönderilmesi taleplerinin reddedildiğini, Edremit 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/40 Esas sayılı ceza davasındaki dava konusunun bu dosyadaki taşınmazlar ile aynı olduğunu, şirket ortaklarının tamamının beraat ettiğini, ceza davalarının bekletici mesele yapılmadığını, dava konusu taşınmazın davalı şirkete ait olup bedelinin şirket tarafından ödendiğini, davacı tanığı ...'nun davacının çalışanı olup beyanlarına itibar edilemeyeceğini, emlak vergisini ve taşınmaz bedelini ödediğine dair belge sunmadığını, sunduğu 16.300 TL tutarındaki dekontun davacının satın aldığı başka bir taşınmaza ilişkin olduğunu, tanık ...'in protokolün imzalandığı tarihte davalı şirkette çalışmadığını, davacı tarafından yapılan ödemeye ilişkin görgüsünün bulunmadığını, davacının Edremit Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde muvazaalı işlem yapıldığını açıkça belirttiğini, taşınmazın tapuda yapılmadığının davacı tarafça da kabul edildiğini, tarafın kendi muvazaasına dayanamayacağını, davacının ceza dosyasında ödemelerin bir kısmı elden bir kısmını da EFT ile yapıldığını belirtmesine rağmen dekont ya da elden ödemeye ilişkin kayıt sunamadığını, dosya içinde bulunan mail yazışmalarının davacı ile dava dışı ... arasında gerçekleştiğini, protokol aslının dosyaya sunulamadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 12/10/2021 tarihli ve 2021/1539 E- 2021/1457 K sayılı kararıyla; protokol başlıklı yazılı belgenin varlığının davalı şirket temsilcisi tarafından kabul edildiği, ancak ödemenin gerçekleşmediğinin ileri sürüldüğü, bu beyanın tevilli ikrar niteliğinde olduğu, Edremit Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2811 soruşturma numaralı dosyasında şüpheli sıfatıyla ifade veren dava dışı ... ... ..., o tarihteki davalı şirket temsilcisi ..., tanık ... ve yargılama esnasında dinlenen tanık beyanları ile dava konusu taşınmazların emlak vergilerinin protokol uyarınca hesaplanarak hisseler oranında ödendiği, mail yazışmalarının hesaplama ve ödeme iddialarını desteklediği dolayısıyla taraflar arasındaki inançlı işlem olgusunun ispatlandığı gerekçeleri ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusuna ilişkin olduğu ileri sürülen fotokopi halindeki protokolün geçerli kabul edilerek hükme varıldığını, oysa ki; anılan fotokopi protokolün geçersiz olduğunu, bir an için gerçek olduğu kabul edilecek olsa bile; temlike yani tescil istemine esas teşkil etmediğini, müvekillerinden ...'ya karşı herhangi bir talep veya dava olmamasına karşın, kendisinin dosyada davalı olarak yer almasının hatalı olduğunu, dava konusu (fotokopi) protokolün geçerliliği konusunda hiçbir araştırma yapılmadığını, öncelikle bu protokolün aslının dosyaya sunulması gerektiğini, aslı sunulmadığı veya aslına ulaşılamadığı takdirde, protokolün geçerli olarak kabul edilemeyeceğini, fotokopi olan belgede imzası ... tarafından ya da ... Ltd.Şti. tarafından kabul edilmediğinden imza incelemesine gönderilmesi gerektiğini, ispat hukukuna aykırı olarak, sadece tanık beyanları ile yetinildiğini, ceza dosyalarındaki beyanlar esas alınarak hareket edildiğini, ...'ya isticvap davetiyesinin usulune uygun tebliğ edilmediğini, dosya içinde tapu iptaline konu olan arsanın bedelinin ödenmiş olduğuna dair banka dekontu ya da yasal yazılı bir makbuz dahi sunulamadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan , onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi bir takım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılması ve iddianın her türlü delille kanıtlanması olanaklı hale gelecektir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olguda bulunmuyor ise iddia sahibinin başvuracağı son delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle her ne kadar “satış protokolü” başlıklı belgenin aslı ibraz edilmediğinden bu belge yazılı delil olarak kabul edilemeyecek ise de, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ve dava konusu taşınmazların emlak vergilerinin hisseler oranında ödendiği, bu hususun mail yazışmaları ile de ispatlandığı hususları bir arada değerlendirildiğinde yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazının reddine.

3.3.2. Öte yandan, dava dilekçesinde davalı olarak sadece ... İnş.Tur.Tic.San.Ltd.Şti’nin gösterildiği, ...’nın gösterilmediği,ancak yerel mahkemenin ve Bölge Adliye Mahkemesinin karar başlığında ...’nın davalı olarak yer aldığı, bu hususun ise mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.

3.3.3. Ancak, yukarıda belirtildiği üzere dava dilekçesinde davalı olarak yalnızca ... İnş.Tur.Tic.San.Ltd.Şti’nin gösterilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesince harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin davalı şirketten tahsiline karar verilmesi gerekirken “davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” şeklinde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, Bölge Adliye Mahkemesince de alınması gerekli harcın “ davalılardan tahsiline” şeklinde hüküm kurulması da isabetsizdir. Ne var ki, anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; Bölge Adliye Mahkemesi kararı belirtilen yöne hasren kısmen kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının 3, 4 ve 6. fıkralarındaki “ ...davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili” ibarelerinin hüküm yerinden çıkarılarak yerlerine “... davalı ... İnş. Tur. Tic. San. Ltd. Şti’den” ibaresinin yazılmasına, yine Bölge Adliye Mahkemesi kararının 2. fıkrasındaki “.... harcın davalılardan tahsili ile” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine “... harcın davalı ... İnş.Tur.Tic.San.Ltd.Şti’den tahsili ile” ibaresinin yazılmasına davalı vekilinin temyizi üzerine hükmün bu şekli ile 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815.00 TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, 08/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.