Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2054 E. 2022/5202 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalıların hileli davranışlarla taşınmazını düşük bedelle ele geçirdiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, hilenin varlığı ve buna bağlı olarak tapu iptal-tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ileri sürülen hile iddiasının ispatlanamaması ve taraflar arasında yapılan devir işlemlerinin geçerli bir anlaşmaya dayandığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucu onanması temyiz incelemesinde de uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: ÇAYELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Çayeli Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin kararın, asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 28/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen asıl davada davalılardan ... ve vekilleri Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen birleştirilen davada davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacı, asıl davada davalı ... ile aralarındaki anlaşmaya göre; dava konusu 85 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki toplam payını davalı ...'a devredeceğini, karşılığında davalı ...'un kardeşi olan asıl davada diğer davalı ... adına kayıtlı 86 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile 74 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3 ve 16 nolu bağımsız bölümlerin ve davalı ... adına kayıtlı 34 HM 5033 plaka sayılı aracın, ayrıca dava konusu taşınmazın dağ tarafında kalan, içinde eski ev olan ve imarda yeşil alan olarak görülen alan ile taşınmaz üzerinde yapılacak binadan 7 adet dairenin daha kendisine verileceğini, sözleşme yapmak için davalı ... ile Çayeli Noterliğine gittiğini, yaşı nedeniyle kendisinden rapor istenmesi üzerine sağlık raporu aldığını, sonrasında ise davalı ...'un kendisini noter yerine tapu müdürlüğüne götürdüğünü, evrakların 10/08/2017 tarihinde imzalandığını, adına kayıtlı payın bir kısmını asıl davada davalı ...'ye, bir kısmını ise davalı ... ile birlikte hareket eden birleştirilen davada davalı ...'a devrettiğini, ne olup bittiğini kavrayamadığını, tapudaki işlemler tamamlandıktan sonra davalı ...'un sözleşme yapılacağını söylemesine rağmen kendisini geçiştirdiğini, daha sonra telefonlarına cevap vermediğini, bunun üzerine dolandırıldığını anladığını ve suç duyurusunda bulunduğunu, davalıların birlikte hareket ederek hileyle taşınmazını elinden aldıklarını, karşılığında vermeleri gereken taşınmazlardan bir kısmının verildiğini, diğer yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini, kandırıldığını ve zarara uğratıldığını ileri sürerek, asıl davada dava konusu 85 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, davalılar tarafından kendisine devredilen araç ve taşınmazların davalılara devrine hazır olduğunu bildirerek taşınır ve taşınmazların karşılıklılık esasına göre eski hale iadesine, olmadığı takdirde dava konusu taşınmazın, davalılar tarafından kendisine devredilen araç ve taşınmazların değerlerinin tespiti ile, aradaki farkın sebepsiz zenginleşme hükümleri dahilinde faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, birleştirilen davada ise dava konusu 85 ada 1 parsel sayılı taşınmazın devrinin geçersizliğine ve tapu iptal-tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Asıl davada davalılar, davacının taşınmazını satmak istediğini ve müşteri aradığını, davacı ile aralarındaki anlaşma gereği işlemlerin yapıldığını, dava konusu taşınmazdaki payına karşılık 86 ada 3 parsel sayılı taşınmaz, iki adet bağımsız bölüm ve bir adet arabanın davacıya devredildiğini, taşınmazının değerinin tam anlamıyla ve fazlasıyla ödendiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, kötüniyetli olduğunu, edimleri dışında hiçbir şeyin taahhüt edilmediğini, anlaşmaya ve davacının iradesine uygun olarak devirlerin yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

2.Birleştirilen davada davalı, savunma getirmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14/09/2020 tarihli ve 2017/531 E., 2021/214 K. sayılı kararıyla; davacının asıl ve birleştirilen davadaki iddialarını ispat edemediği, 86 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3 ve 16 numaralı bağımsız bölümler ile 34 HM 5033 plaka sayılı aracın davacıya devredilmesi karşılığında, dava konusu 85 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki davacı adına kayıtlı payların davalılara devredilmesi konusunda tarafların anlaşmış oldukları, taşınmazların bedelleri arasındaki farkın 6098 sayılı Kanun'un 77 ve devamı maddeleri mucibince sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan telefon görüşmelerinin ve SMS’lerin içerik olarak toplanmasında zorunluluk bulunduğunu, bilirkişi raporu ve ek raporu ile dosyaya sunulan uzman raporu arasında çelişki olmasına rağmen bu çelişkinin giderilmesi açısından keşif talep ettikleri halde talebin reddedildiğini, bir kısım delillerinin toplanmamış olmasının, bir kısım deliller üzerinden değerlendirme yapılarak karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı, yanılgılı olduğunu, mahkemenin bir taraftan toplanması gereken delilleri toplamadığını, diğer taraftan değerlendirmede yanıldığını, ortaklığın giderilmesi davasındaki davalı ve hissedarlardan olan ...’ın diğer davalılarla birlikte hareket ettiğini, davaya karşı sessiz kaldığını, bilirkişi raporu ve ek raporlarının yanlış ve hatalı; yeniden keşif yapılarak rapor düzenlenmesi talebinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, araç devir işlemi için sağlık raporu konusunda yasal olarak zorunluluk bulunmadığı, araç devrinde rapor kullanılmadığı, tapuda karşılıklı taşınmaz devrinde de raporun yasal zorunluluk olmadığı ve sağlık raporunun kullanılmadığı, kayıtlara işlenmediği yasal ve fiili durumu karşısında, notere neden gidildiği, sağlık raporu tapu işlemlerinde kullanılmadığına göre bu raporun tapu müdürlüğüne neden sunulduğunun önemli bir delil ve ayrıntı olmasına rağmen mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, tanık beyanları ile iddiaların doğrulandığını, taşınmazın bulunduğu yer ve konuma, yasaya ve imar mevzuatına göre bağımsız parsellere ayrılmasının mümkün olmadığını, davacının bu hakkını noterlik sözleşmesi ile güvence altına almak istediğini ancak davalıların bu yükümlülüğünü yerine getirmeden bir oldu bitti ile sözleşme yapıldığını, ertesi gün ise noterde sözleşme yapıldıktan sonra tapuya gidileceği yerde, önce tapu devir işlemlerinin yapıldığını, aldatma ve kandırmanın özünü de bu hususun oluşturduğunu, mahkemenin dosyanın esasına etkili olacak tüm delilleri toplamadan, toplanan delillerle de dava ispatlandığı halde yanılgı ile usul ve yasaya aykırı olarak davanın reddine karar verdiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 29/12/2021 tarihli ve 2021/1370 E., 2021/1416 K. sayılı kararıyla; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve yasaya aykırı, yanılgılı olduğunu, bir an için bölge adliye mahkemesinin kararında toplanmayan deliller yönünden yaptığı değerlendirmenin (kabul anlamına gelmemek üzere) doğru kabul edilse bile mevcut delillerle davacının iradesinin fesada uğradığının sabit olduğunu, davacının devrettiği taşınmazı geri almak için sözleşme yapmayacağını, devredilen taşınmaz üzerinde davalı tarafından yapılacak binadan kendisine verilecek 7 daire için “Satış Vaadi Sözleşmesi” yapacağını, karşılıklı verilen taşınmazlar arasında denkliğin bu şekilde sağlanacağını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.2.2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77. maddesinde; ''Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.

Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.'' hükmüne yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl davada davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 28/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.