Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2112 E. 2023/4988 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2018/742 E., 2018/1521 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/304 E., 2017/407 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, ...-... Devlet Yolu için ... ili, ... ilçesi ... Mahallesinde bulunan 177 parsel numarasına kayıtlı taşınmazın tamamı için 20.09.1951 tarih ve 716/1079 sayılı kamu yararı kararının alındığını, taşınmazın kamulaştırılıp fiilen yol olarak kullanıldığı halde 1963 yılında yapılan tapulama çalışmalarında özel şahıslara tahdit ve tespit edildiğini, kadim yol olarak kullanılan taşınmazın 221 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi uyarınca İdare adına tespit ve tescili gerekirken özel kişiler adına tespit ve tescilinin Kanun'a aykırı olduğunu ileri sürerek davalılar adına bulunan tapu k...ın iptali ile İdare adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; davacının açtığı davanın 1963 yılına ait tapulama çalışmalarına yönelik olduğunu, kadastro tespitine ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz ve dava açılamayacağını, ayrıca davalılardan ..., ..., ... ve ...'ın vefat ettiğini, ölü kişiler aleyhine dava açılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2017 tarihli ve 2016/304 Esas, 2017/407 Karar sayılı kararıyla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi uyarınca, tapulama tutanağının kesinleşmesinden dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 20.09.1951 tarih ve 716/1079 sayılı kamu yararı kararı alınarak kamulaştırılıp o tarihte fiilen yol olarak kullanmaya başlandığını ve halende yol olarak kullanıldığını, kamu malı niteliğindeki taşınmazın 221 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi gereğince Kamulaştırılmış sayılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2018 tarihli ve 2018/742 Esas, 2018/1521 Karar sayılı kararıyla; dosyada mevcut dava konusu taşınmaza ait tapulama tutanağı ve tapu k...a göre dava konusu 177 parsel sayılı taşınmazın 221 sayılı Kanun uyarınca dava hakkının sona erdiği 12.01.1963 tarihinden sonra kadastro çalışmaları ile davalı malikler adına tescil edildiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi uyarınca, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine yönelik karar verilmiş olmasının hatalı olduğu belirtilerek davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesi

2. 05.01.1961 tarihli 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları ve Müesseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun

3. Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021 /19 Esas, 2022/46 Karar numaralı kararı

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; eldeki davanın 25.04.2016 tarihinde açıldığı, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 177 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda Devlet Karayolları tarafından istimlak edildiği, malikininin de 1960 yılında öldüğü belirlenerek kamulaştırma bedelinin ödenmediğinden bahisle tarla niteliğiyle Hamza Cemalettin, ..., ..., ... ve ... adlarına tespit gördüğü ve 09.04.1963 tarihinde kadastro tespitinin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 221 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereğince dava hakkının 12.01.1963 tarihinde sona erdiği belirlenerek bu nedenlerle ret kararı verilmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

3. Bilindiği üzere; 05.01.1961 tarihli 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları ve Müesseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun, Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021 /19 Esas, 2022/46 Karar numaralı kararı ile kaldırılmıştır.

Öte yandan, mülga 221 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde; '' Gayrimenkulun bedelini dava hakkı bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 sene sonra düşer'' denilmektedir. Bu madde şahısların idare aleyhine açmış olacağı kamulaştırmasız el atma davalarında yer alan süreyi ifade etmektedir. Somut olayda uygulanma yeri yoktur.

Diğer taraftan, davanın kadastrodan önceki nedenlere ve mülkiyet hakkına dayalı olduğu anlaşılmakla, bu nitelikteki davalar kural olarak 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabidir. Ancak, kamu malı niteliğinde olan mera, kıyı, orman gibi yerlerle fiilen yol olan yerler hakkında açılacak davalarda bu süre uygulanmayacaktır.

4. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle taşınmazın tamamının veya bir bölümünün fiilen yol olup olmadığının değerlendirilmesi, bu hususun tespiti için de gerektiği takdirde mahallinde ziraat mühendisi bilirkişisi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, yapılacak bu keşifte dava konusu taşınmazın halen kamu malı niteliğinde, aktif biçimde yol olarak kullanılan yerlerden olup olmadığı belirlenmesi, buna ilişkin mahkeme gözleminin tutanağa geçirilmesi, keşif sırasında hazır bulundurulacak fotoğrafçıya da değişik açılardan taşınmazın fotoğrafları çektirilerek dosya arasına konulması, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın mevcut niteliği hakkında ayrıntılı rapor alınması, teknik bilirkişiden dava konusu taşınmaza ait tesis kadastrosu, uygulama kadastrosu ve kamulaştırma haritasının ölçeği eşitlenerek çakıştırılmak suretiyle dava konusu taşınmazı gösterir krokili rapor düzenlenmesinin istenmesi, buna göre dava konusu taşınmazın İdarenin kamulaştırma haritası kapsamında kalıp kalmadığının, taşınmazın tamamının veya bir bölümünün halen tarım arazisi olmayıp aktif biçimde yol olarak kullanılan yer olup olmadığının saptanması, aktif biçimde yol olarak kullanılan bölümü bulunduğunun anlaşılması halinde ise davanın, yukarıda belirtildiği şekilde 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesindeki 10 yıllık süreye tabi olmayacağı da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davacı ... harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.