Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2161 E. 2022/6350 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ŞUHUT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin tatlıcılık faaliyetiyle uğraştığını, yaşadığı ekonomik sıkıntılar sebebiyle bir arkadaşı ve oğlu Fazıl vasıtasıyla davalı ile tanıştığını, davalının müvekkiline 39 ton patates, 6100 kg haşhaş verdiğini, ancak borcun çok üzerinde bedel istendiği için müvekkilinin borcu ödeyemediğini, bunun üzerine davalının, haciz baskısı altında bırakılan müvekkiline oturduğu evin tapusunu kendisine vermesini ve borcu ödediği zaman da tapuyu iade etmeyi teklif ettiğini, müvekkilinin davalıya duyduğu güven nedeniyle sonradan geri alacağı inancıyla 10 ada 458 parsel sayılı taşınmazını davalıya devrettiğini, bilahare borcunu ödemek ve taşınmazını geri almak istemesine rağmen davalı davalının fahiş miktarda ödeme talep ettiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini talep etmiştir. Davacının yargılama sırasında ölmesi üzerine, tüm mirasçıları davaya katılmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının evi müvekkiline satmak suretiyle karşılığında 70 ton patates, 8 ton haşhaş, 20 ton buğday ve 6 adet büyükbaş hayvan ve çok cüzi bir kısmını da nakit aldığını, satışın tam bir anlaşma ve rıza ile yapıldığını, davacının evi 3-5 ay sonra tahliye edeceğine söz vermesine rağmen bu sözünü tutmadığını, davacıya kira akdi sebebiyle tahliye davası ve fuzuli işgal sebebiyle müdahalenin önlemesi davaları açıldığını, aradan 7 yıl geçtikten sonra açılan eldeki davanın yargılamayı uzatma amacını taşıdığını, nitekim davacının meni müdahale davasında verdiği cevap dilekçesinde aralarında kira akdi bulunduğundan söz ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08/09/2021 tarihli ve 2017/35 E., 2021/146 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın yazılı delil veya delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunamadığı, davalının tefecilik suçundan yargılanarak ceza aldığı ancak ceza dosyasının içeriğinde davacının taşınmazı teminat amacıyla devrettiğine dair kesin bir tespitin bulunmadığı, davacı tarafından sunulan yemin metninin davalı tarafından usulüne uygun bir şekilde eda edildiği, yeminin kesin delil olduğu, iddianın davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının ceza yargılamasında sanık sıfatıyla verdiği savunmada tarafların satış konusunda örtüşen iradelerinin bulunmadığını, müvekkiline yetkisi olmadığı halde borç para verdiğini beyan ettiğini, taşınmaz karşılığında verildiği iddia edilen 6 adet büyükbaş hayvan ve 20 ton buğdaydan ceza davasında söz edilmediğini, davalının her iki yargılamadaki savunmalarının çelişkili olduğunu, ödendiği iddia edilen bedelin taşınmaz değerini karşılamadığını, ceza yargılaması ile davalının davacıya borç verdiğinin sabit olduğunu, yeni tanık bildirme haklarının ihlal edildiğini, dinlenen tanık beyanı ve diğer deliller ile davanın kanıtlandığını, Mahkemece yemin hususunda süre verilmesinin hatalı olduğunu, yeminin davalının önceki beyanları ile çeliştiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30/12/2021 tarihli ve 2021/1672 E. 2021/1774 K. sayılı kararıyla; davacının şikayet dilekçesinde dava konusu taşınmazla ilgili bir beyanının bulunmadığı, ceza dosyasında sabit görülen bazı olguların HMK'nın 202. maddesi gereğince delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği açık ise de ceza dosyasında davalının, davaya konu taşınmazın inançlı işlem ile devredildiğine ilişkin beyanının ya da bu yönde bir tespitin bulunmadığı, bu nedenle ceza dosyasının yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmeyeceği, davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki hususları tekrarla, davalının ceza davası ile eldeki davadaki savunmalarının çeliştiğini, bu hususun dahi gerçek bir alım satımın olmadığını kanıtladığını, davalının ceza davasında mahkeme içi ikrarının bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

3.2.2. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

3.2.3. Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

3.2.4. İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 s. Borçlar Kanunu 818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK). m.; 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

3.2.5. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme Kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

3.2.6. 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (III) ve (IV/3.) numaralı paragraflarda gösterilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı fazla yatırılan 2.768,68 TL harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 03/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.