Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2167 E. 2022/2894 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : BALIKESİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararı davalılar vekilince süresi içinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan dedesi...’un maliki olduğu 6273 ada 1, 2, 3, 4, 5 ve 8, 6306 ada 7, 8 ve 9 sayılı parselleri davalı oğlu ...’e, 5191 ada 13, 14, 15 ve 16, 3239 ada 11 ve 12, 3260 ada 4, 5, 6 ve 7 sayılı parselleri davalı torunu Onur’a, 5106 ada 1 ve 2, 3233 ada 4 ve 5, 3234 ada 2 sayılı parselleri davalı torunu Billur’a satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, mirasbırakanın sağlığında tüm mal varlığını mirasçıları arasında pay ettiğini, davacıya da taşınmaz, para ve altın verdiğini, 5185 ada 2, 3, 4, 5 ve 5172 ada 9 sayılı parsellerin davacıya verildiğini, mirasbırakanın mal kaçırma kastı bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

2. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16/03/2018 tarihli ve 2018/104 E. 2018/186 K. sayılı kararıyla; muvazaa olgusunun kabulünün doğru olduğu, ne var ki atıfta bulunulan veraset ilamındaki davacının miras payının ¼ olmasına rağmen talebi aşacak şekilde 1/3 üzerinden hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulü ile davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 20/10/2020 tarihli ve 2018/2224 E. 2020/5263 K. sayılı kararı ile; "...Yukarıda yer verilen tespitler ile dosya kapsamındaki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın sağlığında davacı ile davalılara taşınmazlarının büyük bir kısmını devrettiği, davacının da 18.05.2009 tarihli belge içeriğinden de anlaşılacağı üzere mirasbırakanın yaptığı devirlere itiraz etmediği, annesinden gelen miras hakkını aldığını açıkça beyan ettiği, tanık beyanları uyarınca anneanne ...’un ölümü sonrasında terekesinin paylaşılmasında sorun çıkması üzerine eldeki davanın açıldığı, özetle, aynı dönem içerisinde taraflara yapılan temlikler sırasında mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini gösterir bir delil bulunmadığı, davacı torunundan mal kaçırmasını gerektirecek bir neden ortaya konulamadığı, mirasbırakanın mal kaçırmak istemesi halinde davacı torununa da azımsanmayacak miktarda taşınmaz vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki mirasbırakanın geriye taşınmazlar da bıraktığı bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalılara yapılan temliklerin muvazaalı olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararı bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29/03/2021 tarihli ve 2021/2 E. 2021/529 K. sayılı kararıyla; 18.05.2009 tarihli belge içeriğine göre davacının tüm miras hakkını aldığı ve başka hak talep etmeyeceğine dair bir kabulü olduğunun söylenemeyeceği, mirasbırakanın bütün mirasçıları arasında hak dengesini gözetir şekilde paylaştırma iradesiyle hareket etmediğinin ise tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, mirasbırakanın kızı ile olan ilişkisinin etkisinde kalarak davalı oğlu ve torunlarına davacıya göre oldukça fazla miktarda temlikte bulunduğu, iddianın ispat edildiği, hâlen mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlar olmakla birlikte, bozma kararından sonra mirasbırakanın dava dışı 4 adet taşınmazını daha davalılardan ...'a devrettiğinin tespit edildiği, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği gerekçeleriyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili; direnme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 18.05.2009 tarihli belge altında davacının miras hakkını aldığına dair imzası bulunduğu halde hala muvazaadan bahsetmenin hukuka aykırı olduğunu, tüm dosya içeriğinden mirasbırakanın davacıdan mal kaçırma kastının bulunmadığının sabit olduğunu belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

VI. HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERME KARARI

Dairenin 23/06/2021 tarihli ve 2021/1940 E. 2021/3534 K. sayılı kararıyla; direnme kararının incelenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

VII. HUKUK GENEL KURULU KARARI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/12/2021 tarihli ve 2021/1-663 E. 2021/1741 K. sayılı kararıyla; “İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; Mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir. Somut olayda, bozma kararı sonrasında davacı vekili Mahkemeye sunduğu 22.02.2021 tarihli dilekçe ile mirasbırakan...’un 4 adet taşınmazını daha davalılardan ...’a devrettiği hususunun eldeki dava açıldıktan sonra öğrenildiğini, bahsi geçen taşınmazlar için Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/74 E. sayılı dosyasında ayrı bir dava açıldığını ve davanın hâlen derdest olduğunu bildirmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince anılan dosyanın incelenmek üzere celbine, bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususunun ise dosya geldikten sonra değerlendirilmesine karar verilmiş, 29.03.2021 tarihli duruşmada ise bahsi geçen dosya incelenip taraf beyanları alındıktan sonra direnme hükmü kurulmuştur. Şu hâle göre, Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı değildir. Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararı sonrasında getirtilip incelendiği için Özel Daire tarafından değerlendirme imkânı olmayan yeni bir dava dosyasına dayanılmak suretiyle verilen bir karar bulunmaktadır. Bu kararın yeni bir delile dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen inceleme görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir...” gerekçesiyle dosyanın Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

VIII. TEMYİZ İNCELEMESİ

1.Gerekçe

1.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

1.2. İlgili Hukuk

1.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.ir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

1.3. Değerlendirme

1.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1926 doğumlu mirasbırakan...’un 31.05.2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ile kendisinden önce ölen kızı Serhan’dan olma torunu davacı ... ile davalı oğlu ...’u ve dava dışı oğlu ...’u bıraktığı, mirasbırakanın eşi ...’in de eldeki davanın açılmasından kısa süre önce 20.05.2015 tarihinde öldüğü, davalılar ... ve ...’un diğer davalı ...’un çocukları olduğu, 3239 ada 11 ve 12 sayılı parsellerini 28.11.2008 tarihli ve 13848 yevmiye no.lu akitle davalı ...’a; 3260 ada 6 ve 7 sayılı parsellerini 19.02.2009 tarihli ve 2514 yevmiye no.lu akitle davalı ...’a; 3260 ada 4 ve 5 ile 5191 ada 13, 14, 15 ve 16 sayılı parsellerini 20.04.2009 tarih ve 5150 yevmiye no.lu akitle davalı ...’a; 6273 ada 1, 2, 3, 4, 5 ve 8 ile 6306 ada 7, 8 ve 9 sayılı parsellerini 25.06.2009 tarih 8058 yevmiye no.lu akitle davalı ...’e; 3233 ada 4, 5, 3234 ada 2, 5106 ada 1 ve 2 sayılı parsellerini 05.02.2010 tarih ve 1070 yevmiye no.lu akitle davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği; öte yandan, mirasbırakan ...’ın maliki olduğu dava dışı 5185 ada 2, 3, 4 ve 5 ile 5172 ada 9 sayılı parsellerini 18.05.2009 tarihli ve 6430 yevmiye no.lu akitle davacı torunu ...’a satış yoluyla devrettiği, mirasbırakanın ölümü ile terekesinde Balıkesir ili, Altıeylül ilçesi 2. Aygören Mahallesinde kain 955 ada 19 sayılı parselin tamamı ile 5102 ada 9 sayılı parseldeki 161/335 payı bıraktığı, davalılar tarafından dosyaya ibraz edilen 18.05.2009 tarihli adi yazılı belgede; “Dedem ...,dan annem ...’a düşen arsa hissemi aldım. Balıkesir Atatürk Mahallesi 5185 ada 2, 3, 4, 5 parsel ve 5172 ada 9 parsel sayılı arsaları annemin miras hakkı olan yerleri dedem...’dan aldım” ibaresinin yazılı olduğu ve iki tanık huzurunda mirasbırakan ile davacının imzaladığı, davacının anılan belgedeki imzayı kabul ettiği anlaşılmaktadır.

1.3.2. Somut olayda; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın sağlığında davacı ile davalılara taşınmazlarının büyük bir kısmını devrettiği, davacının 18.05.2009 tarihli belge içeriğinden de anlaşılacağı üzere mirasbırakanın yaptığı devirlere itiraz etmediği, annesinden gelen miras hakkını aldığını açıkça beyan ettiği, tanık beyanları uyarınca anneanne ...un ölümü sonrasında terekesinin paylaşılmasında sorun çıkması üzerine eldeki davanın açıldığı, mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini gösterir bir delil bulunmadığı, davacı torunundan mal kaçırmasını gerektirecek bir neden ortaya konulamadığı, mirasbırakanın mal kaçırmak istemesi halinde davacı torununa da azımsanmayacak miktarda taşınmaz vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki mirasbırakanın geriye taşınmazlar da bıraktığı, davalılara yapılan temliklerin muvazaalı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.

1.3.3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

IX. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 07/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.