"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/76 E., 2021/153 K.
DAVALILAR : ... vekilleri Avukat ..., Avukat ..., Avukat ..., ... vekilleri Avukat ..., Avukat ..., ...Mal Müdürlüğü vekili Avukat ..., ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı vekili; ... Köyü çalışma alanında kain kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün kendisine ait 659 ada 2 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek bu kısmın adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili;çekişme konusu taşınmazın kamulaştırma sınırları içerisinde kaldığını ve tescil harici tutulması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
III. YARGILAMA SAFAHATİ VE MAHKEME KARARI
1-...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.12.2014 tarih, 2014/15 Esas, 2014/459 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporunda çekişme konusu kısımların 1970'li yıllardan itibaren bahçe vasfıyla davacının kullanımında iken ... tarafından kamulaştırma işlemi yapılmadan yol genişletme çalışmaları sırasında yola dahil edildiği, ancak taşınmaz bölümlerinin yola dahil edildiği tarihe kadar davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu ve taşınmazın kamu hizmeti amacıyla kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 186,60 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 613,17 m2 yüzölçümündeki kısımların davacı ...'a ait olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2-T.C.Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 13.12.2017 tarih, 2015/17720 Esas, 2017/8882 Karar sayılı kararıyla; yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, uydu ve hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına dayalı olarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verlmiştir.
3-Mahkeme yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahalli bilirkişilerin dava konusu yerin öncesinde bahçe olduğunu, yine öncesinde stabilize yol bulunduğunu, 2008 yılında ... tarafından yolun genişletildiğini ifade ettikleri, dosya kapsamına alınan 1974, 1984 ve 2004 yılına ait hava fotoğraflarında çekişme konusu taşınmazın tarımsal faaliyet gerçekleştirilen alanlar oldukları, sabit sınırların bulunduğu, bilirkişi raporunda A alanı bakımından imar- ihya işlemlerinin 1974 yılından önce, B (B1+B2) alanı bakımından B1 alanındaki imar- ihya işlemlerinin 1984 yılından önce, B2 alanındaki imar- ihya işlemlerinin 1974 yılından önce tamamlandığının belirtildiği, davacı yönünden zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 186,60 m² ve B harfi ile gösterilen 616,75 m² lik kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ile davalı ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı lehine senetsizden tespit sınırı yönünde yeterli araştırma yapılmadığını, fen bilirkişi raporunun eksik olduğunu, kararın hukuka aykırı olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan araziler yönünden yeterli inceleme yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamu hizmetine tahsis edilen yerlerden olduğunu, imar ve ihya koşullarının oluşmadığını, kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; yol olarak kullanılan taşınmazların özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, çekişmeli taşınmaz yönünden kamu yararı kararı alınmış olup davacı adına tapuya tescilinin isabetli olmadığını, kararının eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiğini belirtmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri aşağıda açıklandığı şekilde tam olarak yerine getirilmemiştir.
Dosyaya kazandırılan bilirkişi raporlarının incelenmesinde; Jeodezi bilirkişisi ...’na ait 06.05.2019 tarihli raporda 1974 tarihli hava fotoğrafında B1 ile gösterilen kısmın mera niteliğinde, B2 ile gösterilen kısmın bahçe, tarla niteliğinde olduğu yönünde kanaat raporu sunulmuş ise de talimat yoluyla dosyaya kazandırılan jeodezi bilirkişisi ... sunduğu 09.12.2019 tarihli raporda 1974 tarihli hava fotoğrafında (A) ve (B) ile gösterilen kısımların bahçe niteliğinde, sınırları mevcut, kullanılan yerler olduğu yönünde kanaat raporu bildirilmiş olup raporların arasında çelişki oluştuğu, usulünce mera araştırması yapılmadan hüküm kurulduğu, taşınmaza ait fotoğraflardan taşınmazın yol olarak kullanıldığı anlaşılmakla kamulaştırma kararının kesinleşip kesinleşmediği hususunun araştırılmadığı anlaşılmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
2. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen (teknik) bilirkişisi, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulundan oluşturulacak bilirkişi kurulu katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır.
3.Yapılacak keşifte mera parseli ile taşınmaz arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı belirlenmeli, taşınmazın kadim mera olup olmadığı hususu üzerinde durulmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera niteliğinde olup olmadığı, geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildikleri hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
4. 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğiyle ilgili önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler mahiyette ve mera parseliyle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı ve ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü açıklattırılarak tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; hava fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişilere tevdi edilerek stereoskop aletiyle incelenmeleri neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor hazırlatılmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağı düşünülmelidir.
5. 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmeli, Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
6. Kabule göre de; ilk hükümde (A) harfi ile gösterilen 186,60 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 613,17 m2 yüzölçümündeki kısımların davacı adına tesciline karar verilmiş olmasına ve bu hüküm davacı tarafından temyiz edilmemiş olmasına rağmen, davalılar lehine miktar yönünden oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeden, temyize konu gerekçeli kararda (A) harfi ile gösterilen 186,60 m² ve B harfi ile gösterilen 616,75 m² lik alanın tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, çekişmeli taşınmazın kamulaştırma kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kamulaştırma yapıldığının anlaşılması halinde tescil hükmü yerine davacıya ait olduğunun tespiti yönünde karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
İstek halinde peşin alınan harcın yatıranlara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi