"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/11/2020 tarihli ve 2020/249 Esas, 2020/300 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, Eyüp Sulh Hukuk Yargıçlığının 1952/883 Esas, 1952/871 Karar sayılı 02.08.1952 tarihli kararı ile “Eyüp ilçesi, Alibeyköy, Silahtarağa Mahallesi ve Çarşı Üstü, sathı mailde şarkan Mehmet Topa arsası ve bekçi türbesi, garban Karga Ahmet’e ait arsa, şimalen ...arsası, cenuben Mustafa ve .... arsaları ile mahdut 2.100 m2 yüzölçümündeki gayrımenkulün mirasbırakanları Hüsrev oğlu Mehmed Yangın adına tesciline” karar verildiğini ve anılan kararın 09.09.1952 tarihinde kesinleştiğini, tescil için başvurduklarında kararda belirtilen yerin hangi taşınmaza ait olduğunun tespit edilemeyeceği gerekçesiyle, tescil istemlerinin Tapu Müdürlüğünce reddedildiğini ileri sürerek, Eyüp Sulh Hukuk Yargıçlığının 1952/883 Esas, 1952/871 Karar sayılı 02.08.1952 tarihli kararında belirtilen taşınmazın davacılar adına payları oranında tapuda tesciline esas olmak üzere halihazırda hangi taşınmaza karşılık geldiğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106. maddesine göre hükmen tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, hukuki yarar bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, tescil kararının tavzihi yoluna gidilebilecekken tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 12/06/2019 tarihli ve 2016/10787 E., 2019/3697 K. sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince; dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK'nın) yürürlüğünden sonra 03.09.2014 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış ve yargılama sonucunda hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın 6100 sayılı HMK'nın 106. maddesine dayanılarak açılan tespit davası ve mal varlığına ilişkin bir dava olduğu gözetildiğinde davanın HMK'nın 2. maddesi kapsamında kaldığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu açıktır. Hâl böyle olunca; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince, görev dava şartlarından olup, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında re’sen araştırılması gerektiğinden, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş; bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesince bozma kararı doğrultusunda görevsizlik kararı verilmesi üzerine, dosya İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş; Mahkemenin 10/11/2020 tarihli ve 2020/249 E., 2020/300 K. sayılı kararıyla; davacılar tarafından davaya konu edilen Eyüp Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.09.1952 tarihli ve 1952/883 Esas, 1952/871 Karar sayılı kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği ve infazı kabil kararlardan olmadığı, davacılar tarafından açılacak tapu iptali ve tescil davasında delil niteliğinde olacağı, davacılarca eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Eldeki davada öncelikle 1952 yılında verilmiş Mahkeme kararının hangi taşınmaz ile ilgili olduğunun tespit edilip, sonrasında bu tespite dayanarak tapu iptali ve tescil davası açılacağı açık olmasına rağmen, Mahkemece öncelikle tapu iptali ve tescil davası açılması gerektiğinden bahisle hukuki yararın bulunmadığı yönündeki gerekçenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, hangi taşınmaz hakkında olduğu tespit edilemeyen Mahkeme kararına dayanılarak tapu iptali ve tescil davası açılabilmesinin mümkün olmadığını, çünkü açılacak tapu iptali ve tescil davasında dava konusu taşınmazın hangi taşınmaz olduğunun, ancak bu hususun tespiti ile bilinebileceğini, eldeki davada hukuki yararın bulunduğunun açık olduğunu, Mahkemece dava konusu belirtilen alana ait kadastro görüp görmediğinin, kadastro görmüş ise hangi parsele revizyon gördüğünün, ya da tescil harici bırakılıp bırakılmadığının, Mahkeme kararında sınırları belirtilen taşınmazların tapularının bulunup bulunmadığının araştırılarak, bunların krokilerinin sağlanması, gerekli delillerin toplanarak dava konusu taşınmaza ilişkin araştırma yapılması gerekirken, hiç bir delil toplanmaksızın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, davacıların Mahkeme kararına dayanarak hak iddiasında bulunduklarını ve eldeki davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Eyüp Sulh Hukuk Yargıçlığının 1952/883 Esas, 1952/871 K. sayılı kararında belirtilen taşınmazın hangi taşınmaza karşılık geldiğinin tespiti isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. HMK’nın 114. maddesinde dava şartları;
“a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
6.2.2. HMK’nın 115. maddesi ile de “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, Mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesi yapılmıştır.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Mahkemece (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.