Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2193 E. 2022/5896 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava dışı 207 parsel sayılı taşınmazının satışı hususunda kardeşi olan davalılardan ...'i vekil tayin ettiğini, okuma yazma bilmediği halde, biliyormuş gibi hareket ettirildiğini ve imza attırılmak suretiyle vekaletname düzenlendiğini, bu nedenle vekaletnamenin geçersiz olduğunu, okuma yazması olmadığından vekaletnamenin içeriğini inceleyemediğini, dava konusu 164 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamının, bahsedilen vekaletnameye dayanarak, davalı vekil ..tarafından kardeşleri olan diğer davalı ...'e satış suretiyle devredildiğini, yapılan işlemlerden aleyhine açılan müdahalenin men'i davası ile haberdar olduğunu, vekilin de o davadaki beyanında vekaletnameyi kötüye kullandığını ikrar ettiğini, davalıların kötüniyetli olduklarını ileri sürerek 164 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmazsa taşınmaza ilişkin alınan bedelin davalı ...'ten tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davacının okuma yazma bildiğini ve yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, tüm mirasçıların dava konusu taşınmazın satışı konusunda anlaştıklarını ve kendisinin bedeli karşılığında taşınmazı satın aldığını, muhtemelen davacı ve vekil arasındaki bir hesap meselesi nedeniyle eldeki davanın açıldığını, davacının daha önce de vekile karşı vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı alacak davası açtığını, bedeli ödendiği takdirde taşınmazı devredebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ..., savunma getirmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 28/03/2016 tarihli ve 2014/14 E. 2016/73 K. sayılı kararıyla; davacının iddialarının yerinde görülmediği gerekçesiyle vekaletnamenin geçersizliği ve sahteliği hukuki nedenine dayalı talebin reddine; hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebinin reddine; davalı ...'e karşı daha önce de dava açıldığı ve davanın halen derdest olduğu gerekçesiyle vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı bedel isteğine yönelik davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 08/06/2020 tarih ve 2017/1258 E., 2020/2323 K. sayılı ilamıyla; “Davacı tanığı alarak dinlenen tarafların kardeşi ....nin beyanı ile; vekil ...in vekalet görevini kötüye kullandığı ve kardeşleri diğer davalı ...'in de bunu bilebilecek durumda olduğu, ayrıca davalılardan vekil ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/298 Esas ve 2013/301 Karar sayılı elatmanın önlenmesi davasında tanık olarak dinlendiği ve bu beyanı nazara alındığında açıkça davacı ...'in rızası hilafına davacının payını davalı ...'e sattığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; davacının tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 25/06/2021 tarihli ve 2021/82 E. 2021/262 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında yer verilen gerekçeyle davanın kabulü ile taşınmazın tapu kaydının davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası MAhkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; savcılık dosyasındaki şikayet dilekçesi, ifade tutanağı, fotokopi isteme dilekçesi, azilname, tebliğ evrakı gibi çeşitli belgelerde davacının imzasının bulunduğunu, bu belgelerden davacının okuma yazma bildiğinin anlaşıldığını, davanın kötü niyetli olduğunu, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı tarafından aynı hukuki nedene dayalı olarak açılan Hassa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/116 E., 2016/71 K. sayılı dava dosyasının derdest olduğunu, tüm kardeşler tarafından birlikte hareket edildiğinden davalının kötü niyetli olduğunun düşünülemeyeceğini, dava dilekçesinde davacının yalnızca okuma yazma bilmediği ve vekaletnamenin sahteliğine yönelik iddialarının bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

6.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

6.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.2.4. TMK'nın 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK'nın 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir " düzenlemeleri yer almaktadır.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan (IV/2) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 213,95- TL bakiye onama harcının davalı ...’dan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.