Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2212 E. 2022/5925 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında bazı mirasçılara yaptığı temliklerin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, mirasbırakanın paylaştırma amacıyla temlik yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davalıların paylaştırma iddiasını ispatlayamamaları ve bazı mirasçıların temliklerin muvazaalı olduğunu kabul etmeleri karşısında, muvazaanın varlığına kanaat getirilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

ASIL DAVADA

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, terekeye iade, olmazsa tenkis istemli dava sonunda Zile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09.12.2021 tarihli, 2018/345 Esas ve 2021/425 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde asıl davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacılar dava dilekçelerinde, 19, 6, 7, 37 ve 41 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olarak davalılara devredildiğini, banka hesabındaki paraların da davalı ... ve eşi Pakize’ye bağışlandığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline, olmazsa tenkisine, paraların bağışının iptali ile terekeye iadesine, olmazsa tenkisine karar verilmesini talep etmişlerdir.

2.Birleştirilen davada davacı, mirasbırakan babasının mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak 41 parseli kendisine, 19, 6, 7 ve 37 parsel sayılı taşınmazları da davalı ...’ya bağışladığını, banka hesabındaki paraları da davalı ... ve eşi Pakize’ye bağışladığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tesciline, olmazsa tenkisine, paraların bağışının iptali ile terekeye iadesine, olmazsa tenkisine karar verilmesini istemiştir

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı ... ve Pakize, mirasbırakanın paylaştırma amacıyla hareket ettiğini, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların murisin ölü kızı Hanife’nin çocuklarına isabet ettiğini, onların isteği üzerine emanetçi olarak adına tescil edildiğini, 37 parsel sayılı taşınmazın da davacı ...’ye isabet ettiğini, Şükrü’nün taşınmaz yerine para istemesi üzerine taşınmazın bedelinin kendisi tarafından ödendiğini, Şükrü’nün aldığı para ile kendisine başka bir taşınmaz aldığını, paraları da murisin kendisinin kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, mirasbırakanın mirasçılar arasında taksim yaptığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı asıl davada davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 03.05.2017 tarihli, 2017/1445 Esas ve 2017/2281 Karar sayılı kararı ile; “...Mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 09.12.2021 tarihli, 2018/345 Esas ve 2021/425 Karar sayılı kararı ile mirasbırakanın paylaştırma amacıyla temlik yaptığı, iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde asıl davada davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.

5. Temyiz Nedenleri

Asıl davada davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, mirasbırakanın paylaştırma yapmadığını, dava konusu taşınmazları iki çocuğuna verdiğini ve 100.000,00 TL parasını da Mustafa'ya verdiğini, tanıkların murisin mal kaçırma iradesi olduğunu beyan ettiklerini, Mahkemenin temlik tarihindeki murisin hesaplarını incelemediğini, davalıların beyanlarına göre de yapılan paylaştırmanın adaletsiz olduğunu, değerli taşınmazların Mustafa ve Metin'e verildiğini, tüm mirasçılara pay verilmediğini, her bir mirasçıya verilen payın değerinin hesaplanıp karşılaştırılması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, terekeye iade, olmazsa tenkis istemlerine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.2.2. TMK’nın 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK’nın 190/1 maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir " düzenlemeleri yer almaktadır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden; mirasbırakan İsmail’in maliki olduğu 29 ada 6 ve 155 ada 19 parsel sayılı taşınmazların tamamını, 29 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 2/10 payını ve 108 ada 37 parsel sayılı taşınmazdaki 24/120 payını davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, aynı resmi senetle 11 ada 41 parsel sayılı taşınmazını da asıl davada davalı birleştirilen davada davacı ...’e satış suretiyle devrettiği, mirasbırakanın 14.01.2009 yılında öldüğü, geriye mirasçı olarak oğulları Şükrü, Mustafa ve Metin ile kendisinden önce ölen kızı ...’nin çocukları .... ve ....’nun kaldığı, birleştirilen davada davacı-asıl davada davalı ...’in dava açıldıktan sonra 08.09.2018 yılında öldüğü ve mirasçılarının davaya dahil edildikleri anlaşılmıştır.

6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, asıl davada davalılar ..... ve ....’ya yönelik paranın terekeye iadesi, olmazsa tenkisi talebinde davacılar tarafından iddianın ispatlanamadığı anlaşıldığından, asıl davada davacıların bu yöne ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.

6.3.3. Asıl davada davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; birleştirilen davada davacı ... dava dilekçesinde kendisine yapılan temlikin muvazaalı olduğunu bildirmiş, davalı ... da savunmasında “6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların murisin ölü kızı ...’nin çocuklarına isabet ettiğini, onların isteği üzerine emanetçi olarak adına tescil edildiği” yönünde beyanda bulunmuş, davacıların muvazaa iddiası karşısında paylaştırma yapıldığı yönünde savunma yapan davalılar, mirasbırakan tarafından tüm mirasçıları kapsayan bir paylaştırmanın yapıldığını ispatlayamamışlardır. Bu durumda toplanan delillere göre temliklerin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.

6.3.4. Hal böyle olunca, mirasbırakanın oğulları Mustafa ve Metin’e yaptığı temliklerin muvazaalı olduğu gözetilerek asıl davada davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

V. SONUÇ:

Asıl davada davacılar vekilinin (6.3) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.