Logo

1. Hukuk Dairesi2022/221 E. 2022/2854 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapusuz taşınmazların tespiti sırasında davalı adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının miras payı nedeniyle açtığı tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin devrine ilişkin iddiasını ispatlayamaması ve davacının mirasçı olması nedeniyle, uyuşmazlık konusu bazı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, kamulaştırılan taşınmazlar yönünden bedel talebinin kabulüne, mirasbırakan ile ilgisi bulunmayan taşınmaz yönünden ise davanın reddine dair verilen istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: GÖYNÜK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali – tescil, bedel istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına, 128 ada 13, 139 ada 20 ve 144 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptal-tescil isteğinin kabulüne, 118 ada 14 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar yönünden miras payı oranında kamulaştırma bedelinin tahsiline, 116 ada 127, 145 ada 11, 145 ada 50, 126 ada 42 ve 152 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine ilişkin verilen karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü :

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanları ...’a ait 116 ada 127, 118 ada 14 ve 19, 128 ada 13, 139 ada 20, 144 ada 3, 145 ada 11 ve 50, 152 ada 8, 126 ada 42 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında dava konusu 118 ada 14 ve 19 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırılması nedeniyle anılan taşınmazlar yönünden miras payı oranında bedele karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu 126 ada 42 parsel sayılı taşınmazın babasından kalmadığını, anılan taşınmazı babaannesi ...’dan satın aldığını, bir kısım taşınmazların ise mirasbırakan tarafından çocukları ... ve ...’a 23.08.2002 tarihli zilyetliğin devri sözleşmesi ile satıldığını, bu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında da çocukları tarafından kendisine verildiğini, bir kısım taşınmazın ise mirasbırakan babası tarafından kendisine bağışlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 128 ada 13, 139 ada 20, 144 ada 3, 152 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptal-tescil isteğinin kabulüne, 118 ada 14 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacının miras payı oranında kamulaştırma bedelinin davalıdan tahsiline, 116 ada 127, 145 ada 11, 145 ada 50 ve 126 ada 42 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekilinin 27.11.2017 tarihli dilekçesiyle dava konusu 116 ada 127, 145 ada 11, 145 ada 50 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin iptal- tescil taleplerinden vazgeçtiklerini beyan ettiğini, bu taşınmazların davalıya kayınpederi ve kayınvalidesinden kaldığını, 126 ada 42 parsel sayılı taşınmazın ise Göynük Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/110 E. 2002/141 K. sayılı kesinleşmiş mahkeme ilamı ile ...’a ait olduğunun hükme bağlandığını, anılan kararın Yargıtay 8. HD. ilamıyla onanarak kesinleştiğini, bu nedenle anılan bu parseller yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğunu, ancak mahkemenin kısmen kabul kararı hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazlar yönünden davacının 06.02.2017 tarihinde 524 TL ve 13.03.2018 tarihinde 560 TL olmak üzere iki kere ıslah harcı ödediğini, birden fazla ıslah yapılamayacağından 13.03.2018 tarihinde yapılan ıslahın geçersiz sayılması gerektiğini, 118 ada 14 ve 19 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırılarak, mülkiyetin Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğüne geçtiğini, bu nedenle bu taşınmazlar yönünden davanın konusuz kaldığını, 139 ada 20 parsel ve 118 ada 19 parsel sayılı taşınmazlarından muris tarafından torunları ... ve...’a 23.08.2002 tarihli zilyetliğin devri yoluyla ve haricen satış senedi ile devredildiğini, bu işlemin geçerli bir işlem olduğunu, çünkü tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların harici satışı ve ya bağışı geçerli olduğunu, muris tarafından torunları ... ve...’a yapılan zilyetliğin devri sözleşmesinin hukuken geçerli olduğunu, anılan bu sözleşme gereğince bu parseller yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 118 ada 14 parsel, 145 ada 11, 145 ada 50 parsel sayılı taşınmazların muris babadan değil, annesinden davalıya intikal ettiğini ve annesinin de hayatta olduğunu, mirasbırakanın kadastro tespitleri sırasında hayatta olup, aynı zamanda kadasto bilirkişisi olduğunu, 118 ada 14, 128 ada 13, 144 ada 3 ve 152 ada 8 parsel sayılı taşınmazları mirasbırakanın sağlığında davalıya tapu dışı devretmesinden dolayı kadastro tespitinin davalı adına yapıldığını,bu taşınmazların mirasbırakan tarafından, kadastro tespitinden çok uzun süre önce davalıya devredildiğini, dava konusu 139 ada 20 ve 118 ada 19 parsellere ilişkin davanın reddinin gerektiğini, 144 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinden önce 1989 yılında 15.000 TL, 128 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 35.000 TL, 118 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 25.000.000 TL bedelle davacıya babası tarafından satış yoluyla devredildiğini, tüm taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 15.09.2021 tarihli ve 2019/39 Esas - 2021/733 Karar sayılı kararıyla; davacının, tüm taşınmazların ortak murisleri ...'dan kaldığını, mirasçı olduğundan payı bulunduğunu, davalının ise taşınmazların bir bölümünün murise ait iken bir kısmını murisin oğullarına satış senediyle satıp zilyetliğini devrettiğini, kadastro tespiti sırasında ise, oğullarının da kendisine devrettiğini, bir kısım taşınmazların ise muristen kalmayıp, annelerine ait olduğunu belirttiği, tarafların murisi ... 24.02.2009 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak eşi ..., ile çocukları ... ve ...’ın kaldığı, TMK'nın 6. maddesi hükmüne göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu, somut olayda, dava konusu taşınmazlardan 128 ada 13, 139 ada 20, 144 ada 3 ve 118 ada 14 ile 19 parsellerin tarafların ortak murisi Mustafa'dan kaldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu haliyle, taşınmazların murisin terekesine ait olup, tüm mirasçıların hak sahibi olduğu, davacının, miras hakkına dayandığı, davalının ise, taşınmazların murisin terekesinden satış, bağış suretiyle çıktığını ileri sürdüğü, bu durumda davalının iddiasını ispat ile yükümlü olduğu, dava konusu taşınmazların öncesi tapusuz olduğundan, TMK'nın 763. maddesi gereğince menkul hükmüne tabi oldukları, mülkiyet devrinin satış ve zilyetliğin nakli ile gerçekleşeceğinin açık olduğu, yargılama sırasında yapılan keşif sonucu belirlenen taşınmaz değerleri üzerinden harç alındığı, yargılama sırasnda 118 ada 14 ve 19 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırılması sebebiyle davacının iptal ve tescil isteğini bedele dönüştürdüğü, istenilen bedel üzerinden yatırılan harcın davanın ıslahı sebebiyle alınan harç olup, bu haliyle dava değeri üzerinden tahsil edilen harcın ıslah harcı olarak nitelendirilemeyeceğinden, yargılama sırasında iki kez ıslah yapıldığından söz edilemeyeceği, keşifte dinlenen yerel bilirkişi, taraf tanıkları ile ortak tanık beyanlarından; 139 ada 20 parsel ile 118 ada 14 ve 19 parsellerin muristen kaldığı, ölümü ile davalının kullandığı, ancak murisin davalıya bağışladığı ya da sattığının, diğer deyişle, terekesinden çıkarmış olduğunun ispatlanamadığı, her ne kadar 23.08.2002 tarihli senet kapsamında kaldığı keşifte yapılan uygulama ile belirlenmiş ise de, senette alıcı görünen ... ile ... Aykan'ın taşınmazlar üzerinde hiç zilyet olmadıkları, diğer bir anlatımla; muris tarafından taşınmazların adı geçenlere devredilmediği, öncesi tapusuz olan taşınmazlar bakımından mülkiyetin naklinin gerçekleşmediği, tespit tarihine kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık sürenin de geçmediği gözetildiğinde, bu taşınmazların halen murisin terekesine ait olduğunun belirlendiği, ne var ki, 118 ada 14 ve 19 parsellerde kayıtlı taşınmazların kamulaştırılması sebebiyle bu parseller yönünden iptal tescil kararı verilemeyeceğinden, bedeli yönünden değerlendirme yapılarak, davanın kabulü ile belirlenen bedelden davacının miras payının ödenmesine, 139 ada 20 parsel yönünden ise, davacının miras payı oranında tapu kaydının iptali ile tesciline karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, 128 ada 13 parsel ile 144 ada 3 parseller bakımından ise, muristen kaldığının belirlendiği, murisin anılan taşınmazları davalıya satış ya da bağış suretiyle devrettiğinin ispatlanamadığı, davacının pay sahibi olduğu ve payı oranında iptal ve tescile karar verilmesinin doğru bulunduğu, ne var ki dava konusu 152 ada 8 parselde kayıtlı taşınmazın tarafların halen hayatta olan annelerine ailesinden miras yoluyla geçtiğinin belirlendiği, muris Mustafa ile ilgisi bulunmadığı, her ne kadar muris tarafından üzerine müştemilatlar yapılmış ise de, müştemilat arza tabi olup, bu yönde bir talebin de bulunmadığı, bu nedenle bu taşınmazdaki miras payına yönelik istek yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına, 128 ada 13, 139 ada 20 ve 144 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptal-tescil isteğinin kabulüne, 118 ada 14 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar yönünden miras payı oranında kamulaştırma bedelinin tahsiline, 116 ada 127, 145 ada 11, 145 ada 50, 126 ada 42 ve 152 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15 inci maddesinde; ''Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.

Taşınmaz mal tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, onun ayrılması mümkün bir kısmının veya belirli bir payının, bu Kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabı caizdir.

İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerinden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir.

(Değişik son fıkra: 22/2/2005 – 5304/5 md.) Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır'' denilmektedir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, (V/3.2.)nolu paragrafta yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlere,delillerin takdirinin yerinde olmasına, (III) nolu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) nolu paragrafta yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.366,31 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davalıdan alınmasına, 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.