Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2229 E. 2022/5390 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazını davalıya muvazaalı olarak devrettiği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın malvarlığı, taşınmazın değeri, davalının mirasbırakana sağladığı bakım ve yaptığı ödemeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın mal kaçırma kastının bulunmadığı, ayrıca ikinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin kuralın ihlal edildiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, verilen davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçesinde; mirasbırakan....’ın kayden maliki olduğu 107 ada 9 parsel sayılı taşınmazı mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı kızına devrettiğini, mirasbırakanın satış için haklı bir sebebi olmadığı gibi satış bedeli ile taşınmazın rayiç değeri arasında fahiş fark bulunduğunu, satış akdi ekindeki raporun da tam teşekküllü bir hastaneden alınmadığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; mirasbırakanın Haziran 2002 tarihinden ölüm tarihine kadar ağır böbrek ve akciğer hastalığı ile mesane tümörünün bulunduğunu, kendisinin sağlık personeli olması nedeniyle mirasbırakanın tedavisi için çaba sarfettiğini, mirasbırakanın emekli maaşının hastane masrafları için yeterli olmaması nedeniyle davaya konu taşınmazı satmak istediğini, diğer mirasçıların istekli olmaması nedeniyle kendisine ısrar ettiğini, davacı ...’nın da tapu devri sırasında hazır ve razı olduğunu, mirasbırakana emsal değerin çok üzerinde 3 milyar TL üzerinde ödeme yaptığını, bu ödemelerin bir kısmının mirasbırakanın kızı .... ve son eşi ...’in yanında yapıldığını bir kısmının ise çeşitli tarihlerde havale edildiğini, satışın gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 11/04/2007 tarihli ve 2005/350 E., 2007/106 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olduğu, rahatsızlıkları olan mirasbırakanın bakıma muhtaç olmadığı, tedavilerinin devlet hastanelerinde yapıldığı, mirasbırakanın taşınmazı elden çıkarmak için haklı nedeninin bulunmadığı, davacıya teklif edilen yeminin eda edildiği, taşınmazın rayiç bedeli ile satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğu, davalının sunduğu dekontların ve bakımın ahlaki ödev kapsamında olduğu, devirdeki gerçek amacın satış değil bağış olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakanın temlik dışı malvarlığının bulunduğunu, taşınmazın davalıya minnet duygusu da gözetilerek satıldığını, davalının sağlıkçı olup babasıyla devamlı surette ilgilendiğini, satışın belli bir bedel karşılığında bakılma amacıyla yapıldığını, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaaya delil olmadığını, mirasbırakanın diğer malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmamasının mal kaçırma kastının bulunmadığını ortaya koyduğunu, davacı yemin etmişse de davacı hakkında yalan yere yemin etmek nedeniyle şikayette bulunmaları üzerine davacının ceza aldığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

3.2.2. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.3. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.4. Öte yandan, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3.2.5. 6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosyanın incelenmesinden, mirasbırakan Mustafa Özcan’ın kayden malik olduğu 1.503 metrekare yüzölçümündeki bahçe vasıflı 107 ada 9 parsel sayılı taşınmazını 31.10.2002 tarihinde davalı kızı Nebahat’e satış suretiyle devrettiği, taşınmazın tapu kaydında mirasbırakanın oğlu Şenol lehine düzenlediği 05.05.1995 tarihli ölünceye kadar bakma akdinin feshedildiğine dair 08/08/1996 tarihli beyanın bulunduğu, mirasbırakanın çok sayıda temlik dışı taşınmazının bulunduğu, mirasbırakanın 2001 ve 2004 yılları arasındaki tedavilerine ilişkin bir kısım belgenin davalı tarafça dosyaya sunulduğu, davanın kabulü halinde hak sahibi olabilecek mirasçılar Nezaket ve Nezahat’in tanık sıfatıyla davalı lehine beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.

3.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı HMK'nın 240/2. maddesi uyarınca daha önce tanık bildirmiş olan taraflarca ikinci tanık listesi verilmesi halinde bu listede yer alan tanıkların dinlenilmesi doğru değildir. İkinci tanık listesinin verilemeyeceğine ilişkin bu kesin kural, kamu düzeninden olup, hâkim tarafından re'sen nazara alınır. Aynı zamanda davaların makul süre içinde bitirilmesi açısından usul ekonomisine hizmet eden bir kuraldır. (HGK’nun 22.06.2021tarihli ve 2017/2-2301 Esas, 2021/807 Karar sayılı kararı)

3.3.3. Öte yandan, mirasbırakanın tasarruf tarihindeki toplam malvarlığı miktarı, davalıya devredilen davaya konu taşınmazın değeri, davalı tarafından mirasbırakanın tedavisi için gösterilen çaba ve yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın temlike ilişkin olarak mal kaçırma kastından bahsedilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.