"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : TORUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilinin istinaf talebi üzerine, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İstinaf Mahkemesi kararına karşı davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ... v.d. vekili Avukat .... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat....geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... yetkilisi gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Gümüşhane ili, ... ilçesi,.... köyü çalışma alanında bulunan 165 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadim kullanıma dayalı olarak mera vasfıyla tespit edildiği, askı ilanlarının 15.07.2008 - 14.08.2008 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitinin kesinleşerek taşınmazın mahsus sicile kaydedildiği anlaşılmaktadır. Davacılar vekili, dava konusu 165 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün mera vasfı taşımadığını, davacıların murisi....tarafından dava dışı ...'tan bedeli karşılığında satın alındığını, taşınmazın mülkiyetinin murisin vefatıyla birlikte mirasçıları olan davacılara kaldığını, dolayısıyla kadastro tespitinin hatalı olduğunu beyanla, mera olarak yapılan sınırlandırmanın iptali ile davacılar adına tapuya tescili istemiyle eldeki davayı açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine çekişmeli taşınmazın mera vasfında olduğu, böyle bir yerin zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10/03/2021 tarihli ve 2018/126 Esas, 2021/61 Karar sayılı kararıyla; davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararı ile keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğunu, Mahkemece yapılan keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ve mahkemeye sunulan satış senedi dikkate alındığında dava konusu taşınmazı davacıların murisi ...'un sağlığında ...'tan satın aldığını, muris ...yurt dışında ikamet ettiğinden satın aldığı taşınmazı belli bir süre kullanamadığını, bu nedenle dava konusu taşınmaz üzerinde kendiliğinden pelit ve kuşburnu gibi çalılıkların bitmiş olabileceğini, ancak bu durumun mülkiyet hakkına zarar vermediğini, keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazın öncesinde satıcı ...'a ait olduğunu ve ... tarafından muris ...'a satıldığını beyan ettikleri, murisin dava konusu taşınmazı satın aldığına dair köy senedini dosyaya sunduklarını, bu satış senedi ile dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanlarına itibar edilerek haklı davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi yoluna gidilmesinin hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın atıl gibi görünmesinin sebebinin taşınmazın üzerinden köy yolu geçirilmesi ve yol çalışması sırasında çıkan hafriyat malzemesi ve taşların dava konusu taşınmaz üzerine dökülmesinden kaynaklandığı, dava konusu taşınmazın davacılar murisine satılırken, taşınmaz içerisinde satıcı ...’a ait aile mezarlığı bulunduğundan taraflar arasında taşınmazın aile mezarlığı hariç kısmının davacılar murisi ...'a devredileceği geri kalan bölümün mezarlık yeri olarak satıcı adına kalacağını kararlaştırdıklarını, yapılan keşifte dahi söz konusu mezarlığın yerinin dava konusu 165 ada 1 parsel numaralı taşınmaz içerisinde kaldığının ("B" harfi ile gösterilen kısım) açıkça görüldüğü, bu hususun dahi kadastro çalışmalarının hatalı yapıldığını ve yerel mahalli bilirkişilerin beyanlarına aykırı tespit ve ölçüm yapıldığını gösterdiği gerekçesiyle, kararın kaldırılması talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22/12/2021 tarihli ve 2021/908 Esas, 2021/1159 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına, kamu düzenine aykırı bir hususun tespit edilememiş olmasına, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplere, yukarıda belirtilen bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre, Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğundan başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar, murisleri ...’un dava konusu taşınmazı satın aldığını, satışa ilişkin senetlerin dosyaya sunulduğu buna rağmen Mahkemece zilyetlik yoluyla kazanım koşullarının oluşmadığına dair sonuca varılmasının isabetsiz olduğunu, zilyetliğin kısa süreli kesintisinin terk anlamına gelmediğini Mahkeme kararı ile keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğunu, dosyaya delil olarak sunulan belgelerin dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmazın atıl gibi görünmesinin sebebinin yol çalışması sırasında çıkan hafriyat malzemesi ve taşların dava konusu taşınmaz üzerine dökülmesi olduğunu, dosyaya satışa delil olarak sunulan tapu kayıtlarının sonradan sunulduğu kanaatine varılmış ise de bu hususun elde olmayan sebeplerden kaynaklandığını buna rağmen mahkemenin bu delili değerlendirmediğini, eksik inceleme sonucu varılan kanaat ile davanın reddine karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti sonucunda mera vasfıyla mahsus siciline kaydedilen taşınmaz hakkında kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. TMK’nın 713/1. maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükmü mevcuttur.
3.2.3. Anılan Kanunu’nun 16. maddesi, “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir." denilmek suretiyle mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete konu edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
3.2.4. Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba ahalisine müstakilen veya müştereken kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri), ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. (Cin, H., Surlu M.H:Türk Hukukunda Mera Yaylak Kışlaklar ve Mera Kanunu Şerhi 3. Bası, Ankara 2000, s. 37 vd.).Mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Bu yerlerin vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; dosya içeriği ve kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 01.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.