Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2378 E. 2022/5810 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında, davacı tarafından ödendiği iddia edilen bedelin tespiti ve davalı aleyhine hükmedilebilecek miktar ile tapunun hangi parsel üzerinden iptal ve tescil edileceği hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın önceki bozma ilamında davalı aleyhine hükmedilebilecek miktarın 50.000 TL ile sınırlı olduğu ve davacının bu miktarı aşan ıslah talebinin kazanılmış hak ilkesi ve aleyhe hüküm yasağına aykırı olduğu, ayrıca imar uygulaması nedeniyle parsel numarasının değişmiş olması karşısında güncel kayıtlar üzerinden infaza elverişli bir hüküm kurulması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24/12/2021 tarihli ve 2020/329 Esas - 2021/371 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 232 parsel sayılı taşınmazı davalıdan devraldığını, devirden önce kendisine avlu içerisinde ev ve mandırası bulunan bir taşınmazın gösterildiğini ancak ölçüm yaptırdığında ev ve mandıranın aynı avlu içerisinde bulunmasına rağmen Hazine adına kayıtlı komşu taşınmazda yer aldığını, satış bedeli olarak 50.000,00TL ödediğini, davalının kendisini aldattığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davalı adına tesciline, 50.000,00TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla (Dairenin 30/09/2020 tarihli bozmasından sonra), 93.540,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazı cebri icra yolu ile satın aldığını ancak hiç kullanmadığını, taşınmazın tapuda kargir ev ve avlusu vasfında olduğunu, evin taşınmazın dışında kaldığından haberdar olmadığını, satış bedelinin tapu senedinde açıkça yazılı olduğunu, davacının taşınmazı 50.000,00TL bedelle aldığı iddiasını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/12/2015 tarihli ve 2015/672 E., 2015/880 K. sayılı kararıyla; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 06/02/2019 tarihli ve 2016/4345 E., 2019/676 K. sayılı kararıyla; "Davacı, davalının dava konusu taşınmaz üzerinde bina olduğunu belirtmesi üzerine taşınmazı resmi akitteki değeri üzerinden değil, 50.000-TL bedelle satın aldığını ancak bu binanın 232 parselin bitiğişinde yer alan ve Hazine adına kayıtlı başka bir taşınmaz üzerinde bulunuğunun anlaşıldığını ileri sürerek taşınmazın davalı adına tesciline karar verilmesi ve satış bedelinin kendisine ödenmesi için eldeki davayı açmış olup icra takip dosyasında taşınmazın boş arsa vasfında olduğu hem bilirkişi raporunda hem de açık artırma şartname tutanağında açıkça belirtilmiş olmasına rağmen dinlenen tanık beyanlarından davalının, davacıya dava dışı takip borçlusu Hüseyin’in evini aldığını ve evin bir yıllık sigorta bedelini yatırdığını söylediği, davacının 232 parsel üzerinde bina olduğu hususunda yanıltılarak iradesinin fesada uğratıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline ve satış bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 27/06/2019 tarihli ve 2019/105 E., 2019/181 K. sayılı kararıyla; hile iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle, dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline ve 50.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 30/09/2020 tarihli ve 2019/4130 E., 2020/4611 K. sayılı kararıyla; “Ne var ki, davacının ödediğini iddia ettiği taşınmaz bedeline davalı itirazda bulunmuştur. Bu durumda, gerçekte davacının davalıdan temlik aldığı taşınmaz üzerinde olmayıp komşu taşınmaz üzerinde bulunan binanın dava konusu taşınmaz üzerinde olduğu varsayımı ile çekişme konusu taşınmaz ile komşu taşınmaz üzerinde bulunan binanın temlik tarihindeki değerinin keşif yapılmak suretiyle alanında uzman bilirkişiler ile tespit edildikten sonra rayiç bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile davacının talep ettiği bedelin tamamı daha önce davalıya ödenmiş gibi karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

6. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 24/12/2021 tarihli ve 2020/329 E., 2021/371 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, davacı adına kayıtlı dava konusu 232 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, karar kesinleştiğinde davalı adına tesciline, buna mukabil taşınmazın davacıya temlik tarihindeki rayiç bedeli olan 92.923,70 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, hile iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığını, davalının davacıya kasten yanlış bilgi vererek onu sözleşme yapmaya sevk etmesinin söz konusu olmadığını, davalının kötü niyetli olduğunun kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde her ne kadar taşınmazın satış bedeli tapu senedinde 1.700,00 TL yazılsa da 50.000,00 TL'ye satın aldığını beyan ettiğini, davacının bu beyanının bedelde muvazaa yapıldığını gösterdiğini, bu durumda kişinin kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceği kuralından hareketle davacı lehine muvazaalı bedel üzerinden hüküm kurulmasının usule ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki davacının bu hususta bir hak talep etmesinin mümkün olmadığını ve TMK'nın 2. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, resmi senedin aksinin yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını, davayı kısmi alacak davası olarak açmadığını ve faiz talep etmediğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayan davacının, açmış bulunduğu bu tam alacak ve tapu iptal tescil davasında saklı tutmadığı kısımlardan zımnen vazgeçmiş sayılacağından ve ıslah yoluyla miktarı artıramayacağından davacının yargılama aşamasında yapmış bulunduğu ıslah talebinin dinlenemeyeceğini, bu sebeple davacının ıslahla miktarı artırıp dava tarihinden itibaren faiz talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte davacının, davayı ıslah ettiği miktarı dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte istemesinin denkleştirme ilkesine aykırı düştüğünü, nitekim bilirkişice hesaplanan bedelin dava tarihindeki değil taşınmazın şu andaki değerinin tespit edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bedel isteğine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Hile, her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

9.2.2. Mahkemece verilen kararı, davanın taraflarından yalnızca biri temyiz ederse, Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz eden tarafın aleyhine kural olarak bozamaz. Buna aleyhe bozma yasağı denir.

Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtayın verdiği bozma kararına uyan mahkeme de artık temyiz eden tarafın, önceki karara nazaran daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da aleyhe hüküm verme yasağı denir.

9.2.3. Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09/05/1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).

9.2.4. Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir (HMK m. 176). Islah, kural olarak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. HMK’nın 177. maddesinin 7521 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre, Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukukî durum ortadan kaldırılamaz.

9.2.5. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

Öte yandan Devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi kamu düzeniyle ilgili olduğundan re’sen gözetilmesi gerekmektedir.

9.3. Değerlendirme

9.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kesinleşen icra takibi neticesinde davaya konu 232 parsel sayılı taşınmazın, davalının dava dışı 3. kişiden alacağına mahsuben 06/07/2007 tarihinde davalıya ihale edildiği ve davacının da taşınmazı 16/06/2015 tarihinde davalıdan satış yoluyla devraldığı anlaşılmaktadır.

9.3.2. Somut olayda, Dairenin 06/02/2019 tarihli ilk bozma kararından sonra Mahkemenin 27/06/2019 tarihli kararı ile, davanın kabulüyle, dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline ve 50.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı yalnız davalı temyiz isteğinde bulunmuş, temyizinde; davacının taşınmaz için ödediğini iddia ettiği 50.000,00 TL bedele itiraz etmiş, Dairenin 30/09/2020 tarihli ikinci bozma kararı ile, çekişme konusu taşınmaz ile komşu taşınmaz üzerinde bulunan binanın temlik tarihindeki değerinin keşif yapılmak suretiyle alanında uzman bilirkişiler ile tespit edildikten sonra rayiç bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile davacının talep ettiği bedelin tamamı daha önce davalıya ödenmiş gibi karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş, bozmadan sonra Mahkemece, tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline, keşfen saptanan ve davacı tarafından ıslah edilen 93.540,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

9.3.3. Dairenin ikinci bozma kararının içeriğinden, hükmü temyiz eden davalı aleyhine en fazla 50.000,00 TL bedele hükmedilebileceği sonucuna varılmakla; 50.000,00 TL’yi aşmayacak şekilde belirlenecek bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken davacı tarafından bozma hükümlerini ortadan kaldıracak şekilde yapılan ıslah dikkate alınarak, kazanılmış hak olgusu ve aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

9.3.4. Öte yandan, harita bilirkişisi 30/07/2021 tarihli raporunda, dava konusu 232 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu 452 ada 4 parsele gittiği saptanmakla; taşınmazın güncel kayıtları ile imara ilişkin belgelerinin getirtilmesi, kayıtların doğrulanması halinde kaydı kapalı olmayan yeni parsel numarası üzerinden infaza elverişli olacak şekilde iptal – tescil hükmü kurulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.

V. SONUÇ:

Davalı vekilinin açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.