Logo

1. Hukuk Dairesi2022/237 E. 2022/4316 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, hile nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetilerek mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen karar ve tavzih talebinin kabulüne dair ek karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30/05/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, maliki olduğu 7721 ada 7 sayılı parseldeki dava konusu 5 no.lu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini kendisine bakacağını vaad eden davalı torununa ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini düşünürken Tapu Müdürlüğünde yaptığı araştırma sonucu temlikin satış olduğunu öğrendiğini, davalı tarafından aldatıldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, devrin davacının iradesine uygun satış olarak yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/06/2016 tarihli ve 2014/571 E. 2016/332 K. sayılı kararı ile; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 28/05/2019 tarihli ve 2016/18284 E., 2019/3429 K. sayılı ilamı ile ‘‘...Ne varki; hile bakımından yeterli inceleme yapılmış değildir. Hâl böyle olunca, öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, süresinde açıldığı saptanırsa yukarıdaki ilkeler uyarınca temlikin hileli olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak ve taraf delilleri yeniden değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/06/2020 tarihli ve 2019/60 E., 2020/285 K. sayılı kararıyla; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

4. Mahkeme Kararına Karşı Tavzih Talebinde Bulunanlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili tarafından 14/09/2020 tarihli dilekçeyle, dosyaya vekaletname sunduğu halde kararda davalı vekili olarak gösterilmediğini ve bunun sonucu olarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, HMK'nın 305. maddesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilerek hükmün tavzihini talep etmiştir.

5. Mahkemece Verilen Ek Karar

Mahkemenin 20/10/2021 tarihli ek kararı ile; davalı vekilinin dilekçesinin HMK'nın 305/A maddesi gereğince hükmün tamamlanması talebi niteliğinde olduğu, yargılama sırasında davalı tarafından dosyaya vekaletname sunulmasına rağmen davalı vekilinin kaydının yapılmadığı ve bu nedenle lehine vekalet ücreti hükmedilmediği, HMK'nın 305/A maddesi gereğince davalı vekilinin talebinin kabulü ile gerekçeli karara vekil olarak eklenmesine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.

6. Bozma Sonrası Mahkemenin Asıl Kararına ve Ek Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen asıl ve ek kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

7. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece davacının 12 yıl sonra satışı öğrenmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu şeklindeki gerekçesinin hatalı olduğunu, irade sakatlığı durumunda 1 yıllık süre hariç 10 yıllık zamanaşımı süresi de söz konusu olamayacağına göre hayatın olağan akışına aykırılığı gerekçe göstermenin mümkün olmadığını, davacının oğlu olan tanık ...’ın beyanından da anlaşılacağı üzere davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığını, diğer yandan irade sakatlığı iddiasının salt okuma yazma bilmeyen kişiler için geçerli bir durum olmadığını, okuma yazma bilen kişilerin de iradesinin sakatlanabileceğini, Mahkemece buna ilişkin gerekçesinin doğru olmadığını, davacının okuma ve yazma bilmediğinin dinlenen tanık anlatımları ile kanıtlandığını, davalı tarafından aldatıldığını, tapu senedinin taraflarının aynı olması gerekir iken davacının, davalının babasına bağışladığı bağımsız bölüm devrinin de aynı senette gösterildiğini, bu durumun davacının okuma-yazma bilmemesinden kaynaklandığını, ayrıca Mahkemece ek kararla davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek asıl ve ek kararın bozulmasını istemiştir.

8. Gerekçe

8.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

8.2. İlgili Hukuk

8.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.

8.2.2. 6098 s. TBK'nın 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

8.2.3. 6098 s. TBK’nın 39. maddesinde “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.

8.2.4. 6100 sayılı HMK'nın 305/A. maddesinde; “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.

8.3. Değerlendirme

Kararın (IV./2.) no.lu paragrafında yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan 24/06/2020 asıl kararın ve 20/10/2020 tarihli ek kararın ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.