"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın adına kayıtlı 675, 603, 974, 975, 1244, 1461, 901, 1287, 1733 ve 2268 parsel sayılı taşınmazları oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, anılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davaya konu 675, 603, 974, 975, 1244 ve 1461 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adlarına tescilini 901, 1287, 1733 ve 2268 parsel sayılı taşınmazlar yönünden miras payları oranında tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakan ...’ın annesi olduğunu, kendisini komşuları ...ve eşi ....'ye evlatlık olarak verdiklerini, dava konusu taşınmazlara uzun yıllar ...’nin malik sıfatıyla zilyet olduğunu ancak kadastro tespiti yapıldığında kendisinin İstanbul’da olması nedeniyle annesi ... adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra kendisine devirlerinin yapıldığını, mal kaçırma kastının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/07/2021 tarihli ve 2019/43 E., 2021/187 K. sayılı kararıyla; davalı ...'nin ... ile ...'ın oğlu olduğu ancak davalının ...'ye evlatlık verildiği, dava konusu taşınmazların öncesinde ...'ye ait olduğu ve ...'nin bu taşınmazları mirasçısı olarak davalıya bıraktığı, kadastro çalışmaları sırasında davalının İstanbul'da olması ve yaşının genç olması sebebiyle öz annesi ... adına tescil edildiği, sonraki tarihlerde ...'ın dava konusu taşınmazları davalıya devrettiği, mirasçılarından mal kaçırma kastı olmadığı, aksine taşınmazları hakkın gerçek sahibi olarak gördüğü davalıya tapuda satış suretiyle devrettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili, Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, murisin iradesinin satış değil bağış olduğunun toplanan deliller ile ortada olduğunu, davalının 1945 doğumlu olup kadastro sırasında orta yaşlarda bulunduğunu dolayısıyla gerekçeye konu edilen genç olma olgusunun gerçeği yansıtmadığını, davalı tarafından taşınmazların kardeşleri tarafından kullanılmasına müsade edilmesinin iddialarını doğruladığını, davaya konu taşınmazların yaklaşık 50 yıldır müvekkili olan davacılar ve diğer kardeşler ile birlikte kullanıldığını, gerçekten taşınmazlar davalıya ait olsaydı muris ...'nın devir için yaklaşık 50 yıl beklemeyeceğini, murisin adına kayıtlı tüm taşınmazlarını davalıya devretmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yine Mahkemece ücreti vekalet ve diğer yargılama giderleri yönünden de hatalı karar verildiğini ileri sürerek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 08/02/2022 tarihli 2021/1356 E., 2022/195 K., sayılı kararıyla; davalı ...'nin muris ...'ın öz çocuğu olduğu, ... ve eşi ...'nin çocuğu olmadığı için davalı ...'in çok küçükken evlatlık olarak verildiği, dava konusu taşınmazların 1974 yılında ölen ...'ye ait olduğu, evlatlık olan davalı ...'in ... ve ...'nın tek mirasçısı olduğu, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların gerçek sahibi olan ... sağ olsa da oldukça yaşlı olması ve davalı ... köyde bulunmayıp İstanbul'da yaşadığından taşınmazların ...'e teban ...'nin güven duyduğu Metin'in annesi olan ... adına tespit ve tescilinin sağlandığı (olaylara yakından tanık olduğu anlaşılan tarafların kardeşi olan davacı tanığı .... beyanı), belirtildiği gibi muris ...nın hakkın teslimi anlamında davaya konu taşınmazların devrini tapuda oğlu ... adına sağladığı, muris...'nın kendi babasından gelen elbirliği mülkiyetine tabi paylarını davalıya devretmediği, dolayısıyla temlik dışı taşınmaz paylarının olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar taşınmazların kadastro tespit tutanaklarında ... İnce'nin muris ...ya hibesinden bahsetse de hibeye yönelik kadastro tutanaklarındaki tespitin gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığı, davacı tarafın beşeri anlamda muris ile olan bir olumsuz ilişkiden bahsetmediği, nitekim dosya arasında bu yönde bir delil de olmadığı, murisin temlik dışı elbirliği mülkiyetine tabi halen 5 adet taşınmazda ortak oluşu, yine 473 numaralı parseldeki ortaklık payının davacı oğlu ...ın oğlu İdris'e, 202 numaralı parseldeki tam payını dava dışı oğlu ...'nin oğlu ...a devretmesi karşısında mirasbırakan tarafından davalı oğluna yapılan devrin hakkın teslimi niteliğinde olduğu mal kaçırma ve muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki;bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillere, (V/3.2) no.lu paragrafda yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlerle, delillerin takdirinin yerinde olmasına, (III.) nolu paragrafda yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) nolu paragrafta yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 06/09/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.