Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2525 E. 2022/5938 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazın satışında vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, muristen aldığı vekaletname ile gayriresmi birliktelik yaşadığı kişiye vekalet vererek, taşınmazı düşük bedelle kendi üzerine geçirmesi vekalet görevinin kötüye kullanılması olarak değerlendirilerek istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

MAHKEMESİ : KARAİSALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemli dava sonunda Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 28.01.2022 tarihli, 2021/755 Esas ve 2022/135 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asıl davalı ... gelmedi. Temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldi. Duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.

Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'nün Adana 2. Noterliğinin 26/06/2008 tarihli vekaletnamesi ile hukuki işlemleri yürütmek için kardeşi olan davalıyı vekil tayin ettiğini, davalının da muristen aldığı vekaletnameye istinaden Karaisalı Noterliğinin 15/08/2013 tarihli vekaletnamesi ile birlikte yaşadığı kişi olan dava dışı ... ...'ü, dava konusu 198 ada 16 parsel sayılı taşınmazın satımı ve sair hususları kapsayan konularda vekil tayin ettiğini, dava konusu taşınmazın ... ... tarafından vekaleten davalı ...'e satılarak vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığını, davalının muristen aldığı vekaletnameyi murisin onayı olmadan ... ...'e verdiğini, daha sonrasında ise dava konusu taşınmazı kendi adına satın almış gibi göstererek tescil ettirdiğini, söz konusu taşınmazın sözde satış bedeli olarak 7.500,00 TL gibi çok düşük bir bedel gösterildiğini, taşınmazın değerinin normalde bu bedelden çok daha fazla olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris ya da mirasçıları olan davacılar adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, murisin dava konusu 198 ada 16 parsel sayılı taşınmazın nizalı olması nedeniyle tapu işlemlerini yapmasını ve sonra dilediği şahsa satması için vekaletname verdiğini, taşınmazı kendisine satması için yaptığı teklifin muris tarafından kabul edildiğini, satış bedeli konusunda anlaşmaları üzerine murisin tapuya gidemeyeceğini söylemesi nedeniyle davalının kendisine verilen vekalete istinaden ... ...'e vekalet vererek 10/09/2013 tarihinde murisin bilgisi dahilinde taşınmazı satın aldığını ve bedelini de nakden kendisine ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Karaisalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/02/2021 tarihli ve 2020/26 E., 2021/30 Karar sayılı kararıyla; tanık ... ve tanık ..'ın beyanına göre davalının taşınmazı satın alma işleminden ...'nün sonradan, ölmeye yakın haberinin olduğu, mirasbırakan ...'nün 04/01/2019 tarihinde öldüğü, dava dışı ... ...'ün 30/09/2013 tarihinden itibaren davalı ile evli olduğu, davalının satış bedeli ödediğine ilişkin delil sunmadığı, satış işleminin davalının vekalet verdiği dava dışı ... ... ile davalı arasında gerçekleştiği, taşınmaz payının satış tarihindeki gerçek değeri ile satış senedinde gösterilen değeri arasındaki farkta dikkate alındığında davalının vekalet görevini kötüye kullandığı, satış işleminin mirasbırakanın bilgisi dışında rızası olmaksızın yapıldığı sonucuna varıldığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı istinaf dilekçesinde özetle, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından kendi beyanları değerlendirilmeden ve davacı tarafın tek taraflı iddiaları ve beyanları doğrultusunda aleyhine karar verildiğini, karara gerekçe olarak davacı tanıklarının beyanlarına dayandığını, davacı tanıklarının, davacıların yakın akrabaları olduğunun mahkemece göz önüne alınmadığını, dava konusu 198 ada 16 parselde kayıtlı taşınmazla ilgili olarak ablası olan ...'nün, taşınmazın nizalı olması nedeniyle tapu işlemlerini yapması ve daha sonra dilediği şahsa satması için vekâlet verdiğini, taşınmazdaki nizanın sona ermesinden sonra ablası ile görüşerek buranın aile yadigârı yer olduğunu ve yabancı bir şahsa satacağına kendisine satmasını söylemesi üzerine teklifini kabul ettiğini, aralarında satış bedeli konusunda anlaşmaları ve kendisinin tapuya gidemeyeceğini söylemesi üzerine kendisinde olan vekâlete istinaden ... ...'e vekâlet vererek burayı 10.09.2013 tarihinde ablasının bilgisi dâhilinde satın aldığını, bedelinin de nakden ödediğini, bu satış işleminden sonra adına kayıtlı bulunan dava dışı 167 ada 35 parsel ve 204 ada 19 parselde bulunan taşınmazlarını, bedelini nakden almak suretiyle ablasına 21.10.2016 tarihinde sattığını, mahkeme tarafından tanık olarak dinlenen ... adlı şahsın, davacılardan ...'ın eşi, davacılar vekilinin de babası olduğunu, davada menfaat ilişkisi olduğundan beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 28.01.2022 tarihli, 2021/755 Esas ve 2022/135 Karar sayılı kararı ile; davalı vekil ...'in muristen aldığı vekaletle gayriresmi birliktelik yaşadığı dava dışı ... ...'e vekalet vererek murise ait dava konusu hisseyi düşük bedelle üzerine geçirmesi hususu dikkate alındığında davalının dava dışı gayriresmi birliktelik yaşadığı ... ile çıkar ve işbirliği içerisinde murisin zararına hareket ederek taşınmazı üzerine geçirdiğinin anlaşıldığı, davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, ablasının ölümünden sonra ve dava konusu taşınmazı devralmasından 7 yıl sonra açılan davanın kötüniyetli olduğunu, taşınmazın bedelini ödediği halde hatalı değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) nolu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) nolu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı 10.007,66 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 20.09.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.