"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/522 E., 2021/132 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hüküm bozulmuş; bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... ili, Merkez ... köyü,...Mevkiinde bulunan ada 104 parsel 56 parsel sayılı taşınmazın önceki maliki ......'dan 11.01.1983 tarih 26 yevmiye nolu Tapu Müdürlüğü işlemi ile satın aldığını, o tarihten bu yana söz konusu taşınmazın maliki olduğunu, davalıların ise ... ili, Merkez ... köyü,...Mevkiinde bulunan ahşap ev ve fındık bahçesi vasıflı ada 104 parsel 60 parsel sayılı taşınmazı önceki maliki ...'dan 04.09.1979 tarih ve... yevmiye nolu Tapu Müdürlüğü işlemi ile satın aldıklarını, her iki tarafın da komşu durumda olan taşınmazları satın almadan önce eski maliklerince kullanım şekli ne ise aynı şekilde kullanmaya devam ettiklerini, ancak davalıların kadastro yenileme çalışmalarından çok sonra taş duvarın her iki parselin sınırı olmadığını öğrendiklerini ve davacıya karşı müdahalenin men' i davasını açtıklarını, Mahkemece müdahalenin men' ine karar verildiğini, kararın infaz edildiğini ve dava konusu taşınmazın davalılara teslim edildiğini, buna karşılık davacı tarafından davalılar aleyhine eldeki tapu iptali tescil davasının açıldığını ileri sürerek davalıların tapusu dahilinde kalan ancak fiili kullanım duruma göre yirmi yılı aşkın bir zamandır davacının kullanımında bulunan 104 ada 60 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait 56 parselin sınırından kadim sınır niteliğindeki taş duvara kadar olan 1.860,52 m2 yüzölçümlü yerin davalılar adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tesciline ve 56 nolu parsele eklenmesine, aksi takdirde ise davacı tarafından yapılan imar ihyaya dayalı olarak dava konusu taşınmazın değerinin aşırı derecede artmış olması ve bu yerin davalılara teslim edilmiş olması karşısında davacının maddi kaybı göz önüne alınarak 15.000 TL tazminatın davalılardan alınıp davacıya verilmesini talep etmiştir. Davacının aşamada ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüştür.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kadastro çalışmalarının 1952 yılında kesinleşmesinin üzerinden 10 yıl geçmekle daha önceki döneme ilişkin sebeplerle dava açma hakkının zamanaşımına uğramış olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.02.2016 tarihli ve 2012/183 Esas, 2016/91 Karar sayılı kararı ile; davanın kabulüne, 27.10.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 02.07.2020 tarihli ve 2016/15908 E., 2020/2508 Karar sayılı kararıyla; davaya konu edilen 104 ada 60 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 12.12.1952 tarihinde kesinleştiği, davacının, çekişmeli taşınmaz ile kendi adına kayıtlı 104 ada 56 parsel sayılı taşınmaz arasında kadim bir duvarın bulunduğu, belirtilen bölümün kadastro tespiti öncesinden bu güne kadar 56 parsel sayılı taşınmaz malikleri tarafından kullanıldığı iddiasına dayanarak 02.05.2012 tarihinde belirtilen bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açtığı, bu haliyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bozma Sonrası Mahkemesince Verilen Karar
Mahkemenin, 02.03.2021 tarihli ve 2020/522 Esas, 2021/132 Karar sayılı kararıyla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... Mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; 104 ada 60 nolu parsel ile 104 ada 56 parsel arasında kadim taş duvarın bulunduğunu, taşınmazın kadimden beri mevut taş duvarın sınır kabul edilerek kullanıldığını, bu davanın Kadastro Kanunu'na göre değil mülkiyete ve fiili kullanıma dayalı olarak açıldığını, kadastro tespitlerindeki hatalı ölçümün farkedilmeme nedeninin de fiili kullanımın hiç bir şekilde değişmemesi olduğu, 3402 sayılı Kanun'a dayalı olarak 10 yıllık zamanaşımı süresinden söz edilmeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü ve 14 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre” başlıklı 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrası; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklinde düzenlenmiştir.
3. Kadastro sonucu, ... ili Merkez ... köyü çalışma alanında bulunan 404 parsel sayılı 44.125,60 metrekare yüzölçümlü taşınmazın ... adına tespiti yapılmış ve tespit 12.12.1952 tarihinde kesinleşmiş, bilahare 04.09.1979 tarihinde satış suretiyle davalı ... ve arkadaşları adına tapuya tescil edildikten sonra 2001 yılında yapılan uygulama kadastrosu neticesinde 104 ada 60 parsel numarasını almıştır. Dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağının kesinleştiği 12.12.1952 tarihi ile davanın açıldığı 02.05.2012 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmıştır.
4. Davacı tarafın tazminat istemi yönünden ise; hemen belirtilmelidir ki, on yıllık hak düşürücü süre içinde açılacak davada ileri sürülecek hakkın türü bakımından 3402 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında herhangi bir ayrıma yer verilmemiştir. Anılan hükümde belirtilen hak ayni hak olabileceği gibi kişisel bir hak da olabilir. Hak düşürücü sürenin dolması ile birlikte sadece hakkın dava edilebilirliği değil hakkın kendisi de yok olmaktadır. Bu nedenle hakkın kendisinden (özünden) kaynaklanan tazminat istemi bakımından da sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Nitekim anılan hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2022 tarihli ve 2020/691 Esas, 2022/1680 sayılı Kararında da vurgulanmıştır.
5. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule, kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Alınması gereken bakiye 189,15 TL harcın temyiz eden davacı taraftan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.