"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İHBAR OLUNAN :ŞEKER BANK T.A.Ş.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel istekli dava sonunda Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/11/2021 tarihli, 2019/631 Esas, 2021/536 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11/02/2022 tarihli, 2022/84 Esas, 2022/189 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili v.d. gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verilen ve kayıt oluğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, davalı şirkete borçları olan dava dışı oğlu Murat'ın, kredi temin edilmesi amacıyla 10920 ada 7 parseldeki 4 no.lu bağımsız bölümü üzerine ipotek tesis etmek istediğini söyleyip, taşınmazını ipotek vermeye ikna ettiğini, tapuda işlem yapıldığını, davalı şirket yetkilisinin dava tarihinden bir ay önce, evi boşaltmasını aksi halde icra kanalıyla tahliye ettireceklerini söylediğini, böylelikle taşınmazının satış suretiyle davalı şirkete temlik edildiğini, şirketin de diğer davalı ...'a devrettiğini öğrendiğini, yaşlılığı ve hastalığından faydalanıldığını, okuma yazmasının olmadığını, hile ile iradesinin fesada uğratıldığını, satış bedeli de almadığını, davalıların birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa bedele karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Şirket, davacının iradesi ve isteği doğrultusunda usulünce satış işleminin yapıldığını, davacının satışı işlem tarihinde öğrendiğini bu nedenle hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., savunma getirmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/11/2021 tarihli, 2019/631 Esas, 2021/536 Karar sayılı kararıyla; davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, hile iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, hile sonucu, davacıya yapmak istediği sözleşmeden (ipotek tesisi) farklı bir sözleşme (satış) imzalattırıldığını, iddialarını ispatladıklarını, yanlış hukuki nitelendirme ile aşırı yararlanma yönünden değerlendirme yapıldığını, işlemin gerçek bir satış olduğunu savunan davalının taşınmaz bedelini ödemediğini, davacının halen aynı evde oturduğunu, davalıların evi bir kez bile görmediklerini, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11/02/2022 tarihli, 2022/84 Esas, 2022/189 Karar sayılı kararıyla; davanın reddinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hile hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, okuma yazması olmayan davacı ...’nin 10920 ada 7 parseldeki 4 no.lu meskenini 15/06/2011 tarihinde dava dışı Gökhan’a satış suretiyle temlik edip 28/12/2017 tarihinde geri aldığı, 28/12/2017 tarihli akitte satıcı Gökhan’ı vekil kıldığı dava dışı Hamiyet’in (davacının kızı) temsil ettiği, davacının oğlu dava dışı Murat’ın da işlem tanığı olarak yer aldığı kayıtlarla sabittir. Davacının bu kez de taşınmazını 26/01/2018 tarihinde 44.000,00 TL bedelle davalı şirkete satış suretiyle temlik ettiği, akitte işlem tanıkları olarak davacının dava dışı çocukları Murat ve Hamiyet’in yer aldığı, davalı şirket tarafından da taşınmazın 16/11/2018 tarihinde diğer davalı ...’a 43.660,00 TL bedelle devredildiği, taşınmazın değerinin 26/01/2018 tarihinde 135.000,00 TL, 16/11/2018 tarihinde ise 150.000,00 TL olduğunun keşfen saptandığı, taşınmazın davacının kullanımında olduğu anlaşılmaktadır.
3.3.2. Dosya kapsamı ve dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından, davacının dava dışı çocukları ve davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ederek davacının iradesini sakatlamak suretiyle taşınmazın temlikini sağladıkları sonucuna varılmaktadır.
3.3.3. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 saylılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın karar veren Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.