Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2689 E. 2022/5647 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro düzeltmesi sonucu ortaya çıkan fazla alanın, önceki satış işlemi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve davalıların tapu kaydının yolsuz tescil olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Satışın kadastro sınırları üzerinden yapılmış olması, davacıların satış anında mevcut alanı bilerek ve rızaen devrettikleri, sonradan yapılan düzeltmenin ise satış sözleşmesini etkilemeyeceği ve davalıların tapu kaydının yolsuz tescil niteliği taşımadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının maliki olduğu 238 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davacı ... paydaşları adına 61.000 m2 olarak sınırlandırıldığını, davacının payını diğer paydaşlarla birlikte 04/01/1980 tarihinde .... ve ...'e sattığını, daha sonra Kadastro Kanunu’nun 41.maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda taşınmazın gerçekte 88.896,60 m2 olduğunun anlaşıldığını ve bu hususun da tescil edildiğini, yapılan kadastral hata nedeniyle payında 6.999 m2 kaybın söz konusu olduğunu, bu kaybın davalı kayıt malikleri adına yolsuz olarak tescil edildiğini belirterek, bu paya ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı ... paydaşlarının kadastro çapının kesinleşmesinden sonra taşınmazın tamamını sattıklarını, yapılan işlemle kadastro çapındaki sınırlarda değişiklik olmayıp hesaplanan yüzölçümünün değiştiğini, davacının yalnızca TMK’nın 1007.maddesi uyarınca tazminat davası açabileceğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07/01/2021 tarihli ve 2017/6 E., 2021/20 K. sayılı kararıyla; davalıların sonradan yapılan düzeltme ile 27.996,60 m²’lik kısmı davacıya düşen pay oranında iktisap ederek sebepsiz yere zenginleştikleri, bu nedenle davacının tazminat talebinde bulunmasının mümkün olduğu, davacı tarafın tazminat talebinin bulunmadığı, yolsuz tescilden bahsedilebilmesi için tescil işleminin hukuki sebepten yoksun bulunması gerektiği, davaya konu taşınmazın ise davalılar adına satış işlemi sonucunda tescil edildiği, bu nedenle davalılar adına yapılan tescil işleminin yolsuz tescil sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TBK’nın 244. maddesinin kıyas ve yorum yolu ile taraf değişikliği yapacak ve taşınmaz miktarında artmayı düzenleyecek şekilde uygulanamayacağını, davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin Mahkemenin de kabulünde olduğunu, geçerli bir hukuki sebep teşkil etmeyen tescilin yolsuz olduğunu, düzeltme işlemi sonrasında ortaya çıkan fark miktarının davalılar adına tescilinin herhangi bir hakka veya geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığını, bu hususun satıcı paydaşların iradesine de aykırı olduğunu, kadastro çalışmalarının paydaşların iradesini sakatladığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16/12/2021 tarihli ve 2021/366 E., 2021/944 K. sayılı kararıyla; davacının satış iradesinin davalı tarafların herhangi bir eylemi neticesinde sakatlanmadığı, davacının da bu yönde bir iddiası bulunmadığı, buna göre olayda yolsuz tescilin söz konusu olmadığı ve davacının tazminat talebi bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki hususları tekrar etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”

3.2.2. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

3.2.3. TMK’nin 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (III) ve (IV/3.) no.lu paragraflarda gösterilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 12/09/2022 tarihinde kesin olmaz üzere oybirliğiyle karar verildi.