Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2741 E. 2023/4963 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti kesinleştikten sonra açılan tapu iptali ve tescil davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1571 E., 2021/1622 K.

DAVA TARİHİ : 07.03.2018

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/95 E., 2019/118 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Kahramanmaraş İli, Onikişubat ilçesi, Kurtlar mahallesi çalışma alanında bulunan 612 parsel sayılı taşınmazın 7.273,84 metrekaresinin zilyetliğinin davacıda olduğunu ve kadastro çalışmasında yolsuz tescil olarak tescil edildiğini, yine yaklaşık 3 dönümlük yerin de kamulaştırılıp bedelinin yolsuz olarak davalılara ödendiğini, taşınmazın kadimden beri davacının kayınpederinin ve 50 yılı aşkın süredir de davacı ve ailesinin zilyetliğinde olduğunu ve davacıya ait 614 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün olarak kullanıldığını ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın kadastro çalışmasının üzerinden 40 yıl geçtiğini, kadastro çalışması neticesinde yapılan tescilin yolsuz olmadığını, davalıların taşınmazı tapuya güvenerek iyi niyetle satın aldıklarını, mülkiyet hakkına karşı zilyetlik iddiasında bulunulamayacağını, davacının 614 parsel sayılı taşınmazı devralırken davalıların tapusundan haberdar olup taşınmazı işgal etmeye devam ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 612 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 09.10.1971 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesine göre davanın 10 yıllık süre geçtikten sonra açıldığı belirtilerek davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrarlayarak taşınmaz üzerinde ölçü, sınırlandırma ve tersimat hatası bulunduğunu, taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 inci maddesinin uygulanmasının gerektiğini, davacının tespitteki karışıklıktan haberi olmadığını, hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, iddianın doğruluğunun bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 612 (ilk tespit 459 parsel) parsel sayılı taşınmazın 1971 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında tarla vasfı ile tespit gördüğü ve tespitin 09.10.1971 tarihinde kesinleştiği, bu tarih ile dava tarihi olan 2018 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu, yerel mahkemenin davanın hak düşürücü süreden reddine dair kararının usul ve esas bakımdan hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesini tekrarlamıştır.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12 inci maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinden davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 09.10.1971 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 07.03.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.