"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararının; süresi içinde davalı vekili tarafından temyizi üzerine dava dosyası 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın 45. maddesi ile eklenen 6100 sayılı HMK'nın geçici 4/1. maddesi uyarınca Dairemize gönderilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı ... ile beş yıldır birlikte olduklarını ve bu ilişkiden bir çocukları bulunduğunu, davalının, 1755 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no.lu bağımsız bölümünü kendisine devrederek sevgisini ispat edebileceğini, devirden sonra taşınmazı iade edeceğini, aksi halde müşterek çocuklarını göstermeyeceği, eski eşine döneceği ve evi terk edeceği baskısı ile taşınmazın herhangi bir bedel almadan adına tescilini sağladığını, devir işleminden bir süre sonra kendisini evden attığını ve taşınmazı satışa çıkardığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 08/10/2015 tarihli ve 2013/365 E. 2015/350 K. sayılı kararıyla; davacının taraf muvazaasına ilişkin iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 03/04/2019 tarihli ve 2016/2715 E. 2019/2368 K. sayılı kararıyla; ''... Hemen belirtmek gerekir ki maddi vakıayı bildirmek taraflara hukuki nitelendirme yaparak olayı çözümleme hakime aittir. İddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
Ne varki; Mahkemece hile iddiası bakımından hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanığı yoktur.
Hâl böyle olunca; öncelikle toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek olayda hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin saptanması, davanın süresinde açıldığı saptanır ise, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde işin esasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.'' gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21/11/2019 tarihli ve 2019/257 E. 2019/486 K. sayılı kararıyla; iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı
Dairenin 29/06/2020 tarihli ve 2020/522 E. 2021/3616 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olaya gelince, toplanan deliller ve tanık beyanları nazara alındığında temlikin iradi olduğu, iradenin fesada uğratıldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı ve davacının iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
6. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 10/11/2021 tarihli ve 2021/348 E. 2021/367 K. sayılı kararıyla; davalı tarafa taşınmaz devri yapıldıktan sonra davacıyı evden kovduğu, davacının iradesinin fesata uğratıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
7. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının dayandığı hukuki nedenin esaslı yanılma hallerine girmediğini, Mahkemenin gerekçesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davacının bilerek, isteyerek, kendi rızası ile ve hiçbir baskı altında kalmadan dava konusu taşınmazı davalıya tapuda devrettiğini, davacının saikte yanılma haline düşmediğinin de ortada olduğunu, davacının dürüstlük kuralına aykırı olarak hareket ettiğini, duruşmada dinlenen davacı tanıklarının yanlı beyanda bulunduğunu ve somut olayı objektif olarak aktarmadığını, bozma öncesi davacıya yemin teklif edildiğini, davacının yemin ettiğini, işlemin satış işlemi olduğu yönünde kesin delil mahiyetindeki bu delilin Mahkemece göz önünde bulundurulması gerektiğini, Yargıtay kararında belirtilen hususların ne tanık beyanıyla ne de dosyadaki sair delillerle ispatlanamadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla direnme kararının bozularak, önceki bozma kararına uyulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
9.3. Değerlendirme
Somut olayda, toplanan deliller ve tanık beyanları nazara alındığında temlikin iradi olduğu, iradenin fesada uğratıldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı ve davacının iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerindedir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.