"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KOCAELİ 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacılar mirasbırakanları ...’ın 6490 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı ...’a devrettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı ...'dan satın aldığını, satın aldıktan 4 sene sonra mirasbırakan ...'a devrettiğini, 10/04/2001 tarihinde taşınmazı geri aldığını, babasının yapmış olduğu işlerdeki borçların bir çoğuna ilişkin olarak kefil sıfatı bulunduğunu, taşınmazın babasının alacaklıları tarafından satılmasını engellemek amacı ile taşınmazı 1990 yılında mirasbırakana devrettiğini ve daha sonra geri aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; mirasbırakan ...'ın mal kaçırma saiki ile hareket ettiği, dava konusu taşınmazın bedeli tarafların babası tarafından ödenmiş olmasına rağmen tapuda davalı adına tescil edildiği, dinlenen tanık anlatımlarından tarafların babası olan ...ın maddi durumunun iyi olduğunun anlaşıldığı, taşınmazın üzerinde bulunan binanın da Yüksel Bağım tarafından yaptırıldığı, mirasbırakanın tek erkek çocuğu olan davalıya yaptığı temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; inanç ilişkisi gereği dava konusu taşınmazın 2001 yılında davalıya iade edildiğini, mirasbırakanın amacının mal kaçırmak olmadığını, mal kaçırmasını gerektirir bir sebebinin ve aile ilişkisinin bulunmadığını, esasen davalıya ait olan dava konusu taşınmazdan başka çok sayıda taşınmazı olduğunu ve bu taşınmazları temlik etmediğini, taşınmazın 1986 yılında satış bedelinin tarafların babası olan baba Yüksel Bağım tarafından ödendiği ve fakat tescilin davalı adına yapıldığı düşünülse dahi bu hususun eldeki dava ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacıların mirasbırakan ...'ın 10.04.2001 tarihli temlikine yönelik eldeki davayı açtıklarını, mirasbırakanın temlikteki amacının taşınmazı gerçek sahibine iade etmek olduğunu, yanılgılı değerlendirme ile karar verildiğini, satış bedelinin Yüksel Bağım tarafından ödendiği hususunun doğru olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu taşınmazın tarafların babaları olan Yüksel Bağım tarafından bedeli ödenerek davalı adına tescil ettirildiği, davalının taşınmazı mirasbırakana temlik ettiği ve mirasbırakanın da Yüksel Bağım’ın kız çocuklarından mal kaçırma kastının devamı niteliğinde olmak üzere bu kez taşınmazı davalıya temlik ettiği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
3.2.3. Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
3.2.4. 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde, “(1) Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” denilmek suretiyle taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1945 doğumlu olan mirasbırakan ...’ın 05/06/2016 tarihinde öldüğü, geride davacı kızları Ayten ve Emine ile davalı oğlu Ekrem’in mirasçı olarak kaldığı, dava konusu taşınmazın 25/08/1986 tarihinde dava dışı 3. kişi tarafından davalıya satış suretiyle temlik edildiği, davalının taşınmazı 21/02/1990 tarihinde mirasbırakana satış suretiyle devrettiği ve 09/04/2001 tarihli vekaletname ile mirasbırakan adına Yüksel Bağım’ın taşınmazı 10/04/2001 tarihinde davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Davacıların mirasbırakanları ...’ın 09/04/2001 tarihinde davalıya yaptığı temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiası ile eldeki davayı açtıkları; davalının, dava konusu taşınmazın babasının borçları nedeniyle kefaleten haczedilmemesi amacıyla mirasbırakana temlik edilip daha sonra geri alındığını savunduğu, davacı tanıklarının dava konusu taşınmazın tarafların babası olan Yüksel Bağım tarafından satın alındığını, davalının 25 yaşına kadar mirasbırakan ve babası ile birlikte yaşadığını ifade ettikleri, davalı tanıklarının ise taşınmazın davalı tarafından satın alındığını, üzerindeki binanın Yüksel Bağım tarafından yaptırıldığını, Yüksel Bağım’ın borçları nedeniyle satılmaması amacıyla taşınmazın davalı tarafından mirasbırakana temlik edildiğini ifade ettikleri anlaşılmış olup, bu olgular ile yukarıda değinilen ilkeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakan ...’a davalı tarafından emaneten temlik edilen taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya iade edildiği, muvazaa iddiasının HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca usulünce ispat edilemediği, muris muvazaası iddiası yönünden 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen şartların eldeki davada oluşmadığı açıktır.
3.3.3. Diğer taraftan, dava konusu taşınmazın tarafların babası olan Yüksel Bağım tarafından bedeli ödenmek suretiyle davalı adına tescil ettirildiğine yönelik gizli bağış iddiasına muris muvazaasına ilişkin 01/04/1974 tarihli ½ sayılı İBK’nın uygulanamayacağı, baba Yüksel Bağım tarafından davalıya yapıldığı ileri sürülen böylesine bir kazandırmanın şartlarının varlığı halinde tenkis davasına konu olabileceği açıktır.
3.3.4. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken Yüksel Bağım’ın kız çocuklarından mal kaçırma kastının devamı niteliğinde olmak üzere mirasbırakanın taşınmazı davalıya temlik ettiği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
3.3.5. Kabule göre ise; dava miras payı oranında iptal-tescil isteğine ilişkin olup, davacıların çekişmeli taşınmazdaki miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilip, kalan payın davalı üzerinde bırakılması ile yetinilmesi gerekirken, davalı adına olan tapu kaydının tamamının iptaline karar verilerek, davalı yönünden tescil hükmü kurulması da isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Kocaeli 8. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, 27/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ -
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle mirasbırakan tarafından davalı oğluna yapılan temlikin davacı kızlarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun usulünce ispatlanmış olmasına göre; davanın kabul edilmiş olması doğru olup, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteğinin esastan reddine dair kararın onanması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.