Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2878 E. 2022/6173 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, son kayıt malikinin iyiniyetli olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı, davalıların elbirliğiyle hareket ettikleri ve son kayıt malikinin de ediniminde iyiniyetli olmadığı gözetilerek, mahkemenin tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında Gaziantep 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece; İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, Gaziantep 6. Asliye Hukuk Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; verilen davanın kabulüne ilişkin karar, yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd vekili Avukat ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 83 yaşında olup okuma yazma bilmediğini, akrabası olan davalı ...’in kendisine dul maaşı bağlatabileceğini belirtip kimliğini istediğini, daha sonra maliki olduğu 1634 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında doğum tarihinin yanlış yazdığını bu nedenle maaş bağlanamadığını, vekaletname vermesi halinde bu yanlışlığı düzeltip maaş işlemlerini yapabileceğini söylemesi üzerine, hileli davranışları neticesinde davalı ...’i vekil tayin ettiğini, ...’in taşınmazı diğer davalı ...’a, ...’ın da öteki davalı ...’ye devrettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

1.Davalı ..., davacının iradesi ve isteği doğrultusunda usulünce düzenlenmiş özel vekaletname ile taşınmazı diğer davalı ...'a 1.350.000,00 TL bedelle satış suretiyle temlik ettiğini, satış bedelinin alıcı ... tarafından davacıya verildiğini, davacının bedeli aldığına dair ibraname verdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ..., taşınmazı 1.350.000,00 TL bedeli vekil olan diğer davalı ...'e ödeyerek yatırım amaçlı satın aldığını, davacının da satış bedelini vekilden aldığına dair ibraname verdiğini, kar amacıyla diğer davalı ...'ye bedeli karşılığında devrettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

3.Davalı ..., taşınmazı tapu siciline güvenerek iyiniyetli olarak emlakçı aracılığıyla diğer davalı ...'dan 1.750.000,00 TL bedel karşılığında kullanım ve yatırım amaçlı satın aldığını, alım gücünün olduğunu, diğer davalılarla arkadaş ya da dostluğunun bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 11/05/2018 tarihli ve 2016/352 E., 2018/264 K. sayılı kararıyla; kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle davalılar.... ve ..... yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalı ... yönünden ise...’nin taşınmazı edinmede kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki ve yargılama aşamasında ileri sürdüğü iddialarını tekrarla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'nin 04/04/2019 tarihli ve 2018/1143 E., 2019/388 K. sayılı kararıyla; 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 02/03/2021 tarihli ve 2019/2582 E., 2021/1128 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olaya gelince, ibranamedeki parmak izinin davacıya ait olduğunun ispat edilememesi, davalıların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında taşınmazı alım güçlerinin bulunmadığı gibi taşınmaz bedellerinin ne şekilde ödendiği hususunun da ispat edilememesi, temlik tarihlerinin çok yakın olması, taşınmazın temlik tarihindeki rayiç bedeli 995.800,00 TL olarak belirlenmesine karşın davalı ...'ın 1.350.000,00 TL'ye, diğer davalı ...'nin ise 1.750.000 TL'ye taşınmazı satın aldıklarını savunmaları, davalı tanığı ...'nin taşınmazın davalı ... tarafından kullanılmadığı yönündeki beyanı, vekil olan davalı ... ile son kayıt maliki davalı ...'nin aynı il – ilçe nüfusuna kayıtlı olmaları hususları birlikte değerlendirildiğinde, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri, son kayıt maliki...'nin de ediniminde iyiniyetli olmadığı gözetilerek tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.'' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 12/01/2022 tarihli ve 2021/130 E., 2022/6 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, taşınmaz bedelinin ne şekilde ödendiğinin ispatlandığını, aksini gösterir hiçbir delil bulunmadığını, satış tarihinin birbirine yakın olmadığını, dava konusu taşınmazın serbest piyasa koşullarına göre satın alındığını, tanık ...'nin sadece taşınmazın kullanılmadığı beyanının gerekçe yapıldığını, diğer beyanlarına itibar edilmediğini, davalının dava konusu taşınmazı mesleği için satın aldığını, davanın reddi gerektiğini, kabul kararının mevzuata ve yüksek mahkeme kararlarına aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (V./2.) no.lu bentte yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (V./3.) no.lu bentte yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan İlk Derece Mahkemesi hükmünün ONANMASINA, temyiz edilen davacılar vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı 51.017,32 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davalıdan alınmasına, 27/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.