"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...’un 3309 ada 78, 293 ada 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarını birlikte yaşadığı oğlu Hacı ...'un eşi olan davalı ...'a mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak devrettiğini, mirasbırakanın son derece varlıklı bir insan olduğunu, işlem tarihinde böyle bir satıştan umabileceği bir çıkar bulunmadığını, mirasbırakanın eşi öldükten sonra davalı ile aynı konutta yaşamaya başladığını, davalının ev hanımı olup taşınmazları alabilecek geliri bulunmadığını, mirasbırakanın ölene kadar herhangi bir rahatsızlığı olmadığını, sosyal güvencesi ve emekli maaşının da bulunduğunu ileri sürerek, davalı adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları, bir kısım maddi ödeme ve kendisine ölünceye kadar bakılması karşılığında temlik ettiğini, diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının olmadığını, mirasbırakanın 11.05.2010 tarihinde Aksaray 1. Noterliğinin 11.05.2010 tarihli ve 5604 yevmiye sayılı vekaletnamesi ile taşınmazları satmak için vekaletname verdiğini, 11.05.2010 tarihinde taşınmazları oğlu ve davalı gelinine ölünceye kadar bakma ve gelininden alınan bir kısım ziynet eşyaları karşılığı devir ve teslim ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, devrin geçerli olmadığı, mirasbırakanın maddi durumunun iyi olduğu, taşınmazları satma ihtiyacı olmadığı, dava konusu taşınmazların bedelinin mirasbırakana ödendiğine dair dosyada somut bir delilin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme neticesinde hatalı karar verildiğini, gerekçenin dosya kapsamı ile uyuşmadığını, mirasbırakanın mal kaçırma kastının olmadığını, davalı gelininden aldığı bir kısım ziynet eşyaları ve ölünceye kadar bakma karşılığında taşınmazları devrettiğini, tanık beyanlarının cevap dilekçelerindeki tüm savunmayı doğrular nitelikte olduğunu, davacı tarafın tanık bulamadığını ve davacı ...'ın eşini tanık olarak dinlettiklerini, davacının Eşi ...'ın mirasbırakan ile hiç ilgilenmediğini, davalı ve eşinin hayatlarını tamamen mirasbırakana adadıklarını, tüm hasta ve yaşlı vaziyetlerinde bütün ihtiyaçlarını madden ve bedenen karşıladıklarını, taşınmazların 2010 yılındaki değerlerinin çok düşük olduğunu, bakım masraflarını dahi karşılamadığını, alınan Adli Tıp Raporunda yapılan değerlendirmeye göre; mirasbırakanın vekaletnamenin verildiği tarihte fiil ehliyetini haiz olduğunu, taşınmazın devir tarihinde ise; fiil ehliyetini haiz olmadığını, vekaletnamenin verildiği tarih itibari ile taşınmazların değerlerinin tespiti talep edilmesine rağmen eksik inceleme ile rapor alındığını, dosyada alınan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, taşınmazların değerinin fahiş hesaplandığını, son yıllarda taşınmazları sulama olanağının azaldığını ve bu sebeple değerlerinin de düştüğünü, taşınmazların değerlerinin yüksek hesaplanması nedeniyle davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de yüksek hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, satış tarihinden sonra mirasbırakanın ve davalının ekonomik durumunda değişiklik olmadığı, devir tarihi itibariyle tapuda gösterilen değer ile gerçek değer arasında fark olduğu, davalı tarafından da bu taşınmazın devri nedeniyle mirasbırakana yapılan bir ödemenin bulunmadığı, devredilen taşınmazların değerinin bakım karşılığının çok üzerinde olduğu, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacına yönelik ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazların resmi devir tarihi 11.05.2017 ise de, mirasbırakanın bu taşınmazları oğlu hacı ve gelini olan davalıya 2010 yılında verdiğini, 11.05.2010 tarihi itibariyle değer tespiti yapılması yönündeki taleplerinin yerine getirilmediğini, davalının eşi Hacı’nın 1985-1997 yılları arasında Aksaray Merkez Sanayi Sitesinde usta oto tamircisi olarak çalıştığını, mirasbırakanın istemi üzerine 1997 yılında işten ayrılarak mirasbırakanın yanına yerleştiğini, hem mirasbırakana hem de annesine davalı ve eşinin birlikte baktıklarını, bu nedenle çocuklarının köyde eğitim aldığını, mirasbırakanın eşi Habibe'nin 2004 yılında alzheimer hastalığına yakalandığını, 7-8 yıl bu hastalıkla mücadele ettiğini, son 5 yıl hiçbir ihtiyacını gideremediğini, yeme-içme-temizlik tuvalet vs. tüm ihtiyaçlarını davalı olan gelininin karşıladığını, 27.05.2011 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakanın gözlerinin iyi görmediğini, bu nedenle 2009-2010 yıllarında göz ameliyatı olduğunu, sonrasında insülün kullanmaya başladığını, diyabet ve yüksek tansiyon hastası olduğunu, ölümünden 1 yıl öncesinde de kalp ameliyatı olduğunu, son 1 yılında yatarak tedavi gördüğünü, bu süre içerisinde davacılar da dahil hiçbir çocuğun yardıma gelmediğini, sadece, Sebaye ... Dikme'nin, mirasbırakanın beyin ameliyatında 15-20 gün kadar mirasbırakanın yanında kaldığını, ayrıca, davalının 2017 yılında ameliyat olması ve hastanede kaldığı süre zarfında mirasbırakanın 5 gün süreyle davacı ...'nin evine bırakıldığını, mirasbırakanın gerçek iradesi ile taşınmazları 11.05.2010 tarihinde verdiğini, 25.08.2021 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, keşfin yokluklarında yapıldığını, taşınmazların kuru arazi ve tuz gölü havzasında olup, kuyu suyu ile sulandığını, değerlerinin daha düşük olduğunu, davacıların kararın onanması halinde miras paylarına tekabül edebilecek kısımları mevcut haliyle ekip kullanmaları, tasarruf etmelerinin imkansız olduğunu, harç ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 140/3. maddesinde; “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” hükmüne yer verilmiştir.
3.2.3. Mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve dava dışı başkaca mirasçılarının bulunduğu kayden sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması vs gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan bir tanesinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (TMK. 640. md.) tartışmasızdır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1927 doğumlu olan mirasbırakan ...’un 20/07/2017 tarihinde öldüğü, geride ilk eşinden doğma davacı çocukları Şerife ve Meryamana ile ikinci eşinden doğma dava dışı çocukları ....ve Hacı’nın mirasçı olarak kaldığı, davalı ...’nin dava dışı mirasçı Hacı’nın eşi olduğu, mirasbırakanın 11/05/2010 tarihinde dava dışı oğlu Hacı’yı vekil tayin ettiği ve davalı Hacı’nın mirasbırakanın paydaşı olduğu 293 ada 7, 9 ve 339 ada 78 parsel sayılı taşınmazlarını 11/05/2017 tarihinde davalıya temlik ettiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 23/12/2020 tarihli ve 6999 karar sayılı raporunda, mirasbırakan ...’un vekaletnamenin düzenlendiği 11/05/2010 tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu, satış işleminin yapıldığı 11/05/2017 tarihinde ise fiil ehliyetini haiz olmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, muris muvazaasından söz edebilmek için öncelikle mirasbırakanın, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmak doğrultusunda açıklamak suretiyle devretme iradesinin bulunması gerektiği kuşkusuz olup, dava konusu taşınmazların davalıya temlik edildiği 11/05/2017 tarihi itibariyle mirasbırakanın ehliyetli olmadığı, iradi bir işlem olan muris muvazaasına dayalı bir devir yapılmadığı, bir başka ifade ile ehliyetsiz olduğu belirlenen mirasbırakanın iradesinden söz edilemeyeceği ve temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunun kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
3.3.3. Diğer taraftan, ön inceleme duruşmasında 6100 sayılı ...nın 140/3. maddesi gereğince uyuşmazlık muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirilmiştir. Dava dilekçesinde muris muvazaası yanında ehliyetsizlik iddiasına dayanıldığı ve ön inceleme duruşmasında hukuki nitelendirmenin buna göre yapıldığı kabul edilse dahi, davacıların miras paylarına hasren dava açtıkları, terekeye döndürme isteminin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların ise dava tarihinde mirasçı olmayan üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, davacılar dışında başkaca mirasçının da bulunduğu dosya kapsamı ile sabit olup, mirasbırakana tebaan kayıt maliki üçüncü kişiye karşı ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı olarak pay oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
3.3.4. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, 27/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.