"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/191 E., 2022/158 K.
DAVA TARİHİ : 30.05.1988
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili
tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; çekişmeli 70 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili aşamalarda; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Zile Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.11.2017 tarihli ve 2015/379 Esas, 2017/327 Karar sayılı kararı ile; zilyetlik hususunda mahallinde alınan beyanların duyuma dayalı olduğu, tespit tarihi itibariyle davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun ispat edilemediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Zile Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.11.2017 tarihli ve 2015/379 Esas, 2017/327 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.11.2020 tarihli ve 2018/97 Esas, 2020/5543 Karar sayılı kararıyla: ''İddia konusu taşınmazın mirasbırakanlarından intikal ettiğini iddia eden davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmediği, öncelikle davacının aktif dava ehliyetinin araştırılması gerektiği, ardından mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın niteliği, geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, keşifte alınan beyanların komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmesi, beyanlar arasında doğacak çelişkilerin yöntemince giderilmeye çalışılması; ziraatçi bilirkişiden taşınmazın toprak yapısı, öncesinin ne olduğu zirai faaliyete konu olup olmadığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarında komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içeren, ayrıntılı ve taşınmazın tüm yönlerini gösterir fotoğraflarla desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi ve böylelikle dava konusu taşınmaz üzerinde Hazineye ait tapu kaydının oluşum tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi'' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının aktif dava ehliyetini ispat edemediği, davacının müstakil zilyetliğinin ise iktisaba elverişli olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; keşif sırasında alınan beyanların kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz edinme koşulları için yeterli olduğunu, buna rağmen delillerin takdirinde yanılgıya düşüldüğünü, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46/1 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1. Kadastro sırasında Tokat ili, Zile ilçesi, Ütük köyü çalışma alanında bulunan 70 parsel sayılı 81.600 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, toprak tevzi sonucunda oluşan tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın, HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK'un 438 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden tarafa yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY -
Dava, tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davacının aktif dava ehliyetini ispat edemediği kendisinin müstakil zilyetliğinin ise iktisaba yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.
Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı dava konusu yerin babasından kendisine bağış yoluyla kaldığını ve söz konusu taşınmazı çok uzun yıllardan beridir kendisinin kullandığını ileri sürmüştür (davacı yargılama sırasında vefat etmiş dava mirasçıları tarafından sürdürülmektedir). Keşifte dinlenen mahali bilirkişi Mustafa Bumba doğduğundan beri Ütük köyünde oturduğunu kendisinin bildiğinden bu yana dava konusu yerin davacı ...'ın kullandığını, ...'a da babasından bu yerlerin kaldığını ifade etmiştir. Mahali Bilirkişi ... Ulusoy da 1951 doğumlu olduğunu, dava konusu yeri ...'ın ve akabinde mirasçılarının yaklaşık 70 yıldır kullandıklarını ...'a babasından bağış olarak kaldığını duyduğunu ifade etmiştir. Davacı tanıklarından ... da taşınmazın babası Hasan Toyran'dan bağış yoluyla ...'a intikal ettiğini bildiğini ifade etmiştir. Tanık ... da 1951 doğumlu olduğunu dava konusu yeri davacı ...'ın nizasız ve fasılasız ölünceye kadar kullandığını, vefat ettikten sonra da çocuklarının burayı kullandığını, dava konusu yerin ...'a babasından kaldığını duyduğunu ifade etmiştir.
Yukarıda belirtilen mahali bilirkişi ve tanık beyanları bir bütün olarak ele alındığında dava konusu taşınmazın bir insan ömrüne tekabul edecek sürece davacı ... ve onun mirasçıları tarafından kullanıldığının beyan edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava konusu taşınmazın ...'ın babası tarafından kendisine hibe edildiğine dair görgüye dayalı bir beyan bulunmamakta ise de taşınmazın ...'a bırakıldığı tarihin çok eski olması nedeniyle bağış olgusunu görgüye dayalı bilebilecek kimselerin bulunmamasının davacı aleyhine yorumlanmaması gerektiği değerlendirilmektedir. Davacının tek başına taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre çok uzun yılları (60 yıl civarında) bulduğu anlaşıldığından ve bu konuda ...'ın babasının diğer mirasçıları tarafından herhangi bir niza ve itirazın ileri sürüldüğü belirtilmediğinden dava konusu taşınmazın babasından davacı Rıza'ya kalmış olduğunun ispatlanamadığı söylenemez.
Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek İDM kararının bozulması gerekirken aksi yöndeki Sayın Çoğunluğun bozma kararına iştirak edilememiştir.