"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen bedel davası sonunda Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.11.2021 tarihli ve 2020/335 Esas, 2021/735 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ...’ın davalı ile birlikte yaşadığını ve herhangi bir ihtiyacı olmamasına rağmen 4101 ada 15 parsel, 4100 ada 36 parsel sayılı taşınmazları ile 535 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 6 numaralı bağımsız bölümü üçüncü kişilere sattığını ve satış bedelinin terekesinden çıkmadığını, davalının bu satışlardan elde edilen tüm parayı aldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, uzun yıllar mirasbırakanın bakımı ile ilgilendiğini, mirasbırakanın SGK’dan aldığı aylığın kesilmesi üzerine sağlık güvencesinden yararlanamadığını, ihtiyaçları nedeniyle taşınmazlarını satışa çıkardığını ve geçimini bu satışlardan temin edilen para ile sağladığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2016 tarihli ve 2015/647 E., 2016/491 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın ihtiyaç nedeniyle dava konusu taşınmazlarını devrettiği, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 20.02.2020 tarihli ve 2016/15780 E., 2020/1131 K. sayılı kararı ile ."...dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 15.11.2013 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızı ...., davalı kızı ..... ile dava dışı çocukları....ve......’den olma torunlarını bıraktığı, mirasbırakanın 1/3 pay ile paydaşı olduğu 36 parsel sayılı taşınmazdaki payını 03.11.2008 tarihinde satış suretiyle dava dışı .....’a; 15 parsel sayılı taşınmazını 03.12.2012 tarihinde satış suretiyle dava dışı .....’e; 6 numaralı bağımsız bölümü ise 28.12.2009 tarihinde dava dışı Rafet’e satış sureriyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; eldeki davada ileri sürülen iddianın her türlü delille ispatı mümkündür. Ne var ki; Mahkemece taraflarca bildirilen deliller toplanılmadan sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca; tarafların bildirmiş oldukları toplanan ve toplanacak tüm delillerin değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2021 tarihli ve 2020/335 E. 2021/735 K. sayılı kararıyla; devrin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; mirasbırakana uzun yıllardır davalı ve dava dışı kızı.....’ın baktığını, her türlü bakım ve ihtiyaçlarının karşılandığını, mirasbırakanın hiç bir ekonomik anlamda gelirinin olmadığını, dava konusu taşınmazların satışı karşılığında elde ettiği paralar ile ihtiyaçlarını karşıladığını, davacının iddialarının tenkise konu olabileceğini, bu iddia bakımından da hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mirasbırakan tarafından üçüncü kişilere satılan taşınmazların bedellerinin davacının miras payı oranında tahsili istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 15.11.2013 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızı ....., davalı kızı ..... ile dava dışı çocuklar.... ve ......’den olma torunlarını bıraktığı, mirasbırakanın 1/3 pay ile paydaşı olduğu 36 parsel sayılı taşınmazdaki payını 03.11.2008 tarihinde satış suretiyle dava dışı .....’a, 15 parsel sayılı taşınmazını 03.12.2012 tarihinde satış suretiyle dava dışı ......’e, 6 numaralı bağımsız bölümü ise 28.12.2009 tarihinde dava dışı .......’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Somut olayda, dava konusu taşınmazların dava dışı üçüncü kişilere devredilmesi konusunda mirasbırakanın satış iradesinin bulunduğu, bu iradeye uygun olarak satış işleminin gerçekleştiği, satış bedelinin mirasbırakan tarafından davalıya verildiği iddiasının davacı tarafça usulünce ispat edilemediği gözetildiğinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.