"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafın başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan eşi ...’ın 109 ada 3 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak 1/2’şer paylarla ilk eşinden olan çocukları ... ile ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, ...’nin ölümü üzerine adına kayıtlı payların eşi ... ve oğlu ...’a intikal ettiğini,..... ve ...’ın da taşınmazdaki paylarını muvazaalı olarak davalı ...’ya devrettiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL tazminatın davalılar ..., ... ve ... faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 147.487,86 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1.1.Davalılar ..., ... ve ..., mirasbırakanın davacının taleplerini karşılamak için dava konusu taşınmazı kendilerine sattığını, işlemin gerçek satış olup, muvazaalı olmadığını, kendilerinin de taşınmazı ...’ya sattıklarını, ...’nın taşınmaz üzerine iki katlı bina inşa ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
1.2.Davalı ..., dava konusu taşınmazı mirasbırakanın çocuklarından 130.000,00 TL bedelle satın aldığını ve taşınmaz üzerine inşaat yaptığını, mirasbırakanı tanımadığını, mirasbırakan tarafından yapılan temliklerin muvazaalı olup olmadığını bilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, temliklerin mal kaçırma amacıyla yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Kaldırma Kararı
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02/10/2020 tarihli ve 2020/445 E. 2020/453 K. sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmaz dışında mirasbırakan adına kayıtlı başkaca aktif veya pasif taşınmaz kaydının bulunup bulunmadığının, yine mirasbırakan tarafından taraflara devredilen başkaca bir taşınmaz bulunup bulunmadığının araştırılması, mirasbırakan tarafından taraflardan herhangi birine devredilen başkaca bir taşınmaz bulunması halinde taşınmazların değerinin bilirkişiler aracılığıyla saptanması, temlik edilen taşınmazın değerinin mirasbırakanın toplam mal varlığına oranının saptanarak, temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığının tespiti, dava konusu taşınmaz değerinin tespiti sırasında taşınmazın temlik tarihindeki niteliklerine göre değerlendirme yapılarak dava tarihindeki değerinin tespitine yönelik bilirkişiden ek raporu alınarak dava değerinin tespiti ile tarafların tüm delillerinin eksiksiz toplandıktan sonra gerektiğinde yemin delili de hatırlatılarak yukarıdaki ilkeler ışığında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4.Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
5. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; mahkemece dosyadaki delillerin değerlendirilmediğini, sadece tanık beyanlarından hareketle iddianın ispatlanamadığı sonucuna vardığını, bu durumun hukuki olmadığını, dinlenen davacı tanığının, murisin maddi durumunun iyi olup mal satmaya ihtiyacı olmadığını beyan ettiğini, bu durumun da mirasbırakanın asıl iradesinin taşınmazı bedelsiz devretmek olduğunu gösterdiğini, davalı tanıklarının yalan ve yanlı beyanlarda bulunduklarını, yapılan satışın borç nedeniyle yapılan bir satış değil, davacıdan mal kaçırmak amacıyla yapılan bir satış olduğunu, mahkemece diğer delillerin değerlendirilmediğini, mirasbırakanın emekli olup, emekli maaşı aldığını ve iddia edildiği gibi borcu bulunmadığını, davacının Gürcistan uyruklu olup mirasbırakanın ikinci eşi olduğunu, bu nedenle kendisinden mal kaçırıldığını, davalılarca satış bedelinin ödendiğinin ispat edilemediğini, yine mirasbırakanın terekesinden satış bedelinin çıkmadığını, mirasbırakanın adına kayıtlı başka bir taşınmaz da bulunmadığını, tüm bu durumların mirasbırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı olduğunu gösterdiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
6. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07/02/2022 tarihli ve 2022/25 Esas 2022/173 Karar sayılı kararıyla; ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı tarafın, mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmasını gerektirecek somut bir vakıa ileri sürmediği gibi, iddialarının ispatı için tanık delili olarak bir tanık ismi bildirdiği, gerek davacı tarafça bildirilen tanık, gerekse davalı tanıklarının temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığına dair beyanda bulunmadıkları, temlikin davacıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının kanıtlanamadığı, davacı tarafça yemin deliline dayanıldığı, Mahkemece bu husus hatırlatılmadan hüküm verilmiş ise de, bu husus istinaf konusu yapılmadığından re'sen inceleme konusu yapılmadığı, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) ve (IV/6.) paragraflarda gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 12/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.