Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3549 E. 2022/6646 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tazminat istemli dava sonunda Eskil Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.09.2020 tarihli, 2019/86 Esas ve 2020/106 Karar sayılı kararı yasal süre içerisinde davacı vekili ve davalı ... hariç davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat....., davalılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı ... vekili v.d. gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, bir kısım davalıların Belediye Başkanlığında görev yaptıkları tarihlerde mülkiyeti belediyeye ait dava konusu 11 parça taşınmazın ihale yoluyla diğer davalılara devredildiğini, ihale işleminin 2886 sayılı Yasada belirtilen yöntem ve ilkelere aykırı yapıldığını, çekişmeli taşınmazların kıymet takdirlerinin rayiçlerinden düşük gösterildiğini, davalılar adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... adına tesciline, olmazsa taşınmazların rayiç bedeli ile ihale bedeli arasındaki fark tutarı zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, çekişme konusu taşınmazların gerçek değerlerinde ihale edildiğini, taşınmazları usulüne uygun olarak yapılan ihale neticesinde bedelini ödeyerek temellük ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, sicil kaydının dayanağının ihale olduğu, ihalenin hukuken halen geçerliliğini koruduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ve bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 29.05.2019 tarihli, 2016/8593 Esas ve 2019/3492 Karar sayılı kararı ile “...öncelikle çekişmeli taşınmazların satışına ilişkin satış öncesi ve sonrası tüm belge örneklerinin dosyaya getirtilmesi, yapılmakta olan idari bir soruşturma varsa onun da değerlendirilmesi, 2886 sayılı Yasa'nın yukarıda belirtilen buyurucu hükümlerine ve muvazaalı ihaleye girme iddiasına yanıt verecek kapsamda yeterli bir soruşturma yapılması, böylece belediyenin taşınmazlarının satışına ilişkin işlemlerin 5393 (özellikle 15.md., 69/3 md.) ve 2886 sayılı Yasa hükümlerine uygun düşüp düşmediğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemece, 261 ada 5, 320 ada 23 ve 320 ada 43 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne, 366 ada 15, 298 ada 2, 374 ada 5, 286 ada 1, 489 ada 7, 527 ada 5 ve 550 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yolsuz tescil olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, uğranılan kurum zararının tahsiline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... hariç davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacı temyiz dilekçesinde özetle, belediyelere ait taşınmaz malların satılmasına ancak belediye meclislerinin karar verebileceğini, tapu iptali ve tesciline karar verilen taşınmazlar yönünden kararın onanması gerektiğini, davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve esasa aykırı olduğunu, reddedilen ilk talepleri yönünden kararı temyiz ettiklerini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.2. Davalı ... ve ... temyiz dilekçelerinde özetle, davanın kendileri yönünden reddine karar verilmesine rağmen lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

5.3. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, bozma kararından sonra yapılan tensip bozma zaptı ile keşif günü ve dosyanın bilirkişiye verilmesinin kararlaştırıldığı 26.02.2020 tarihli duruşma gününün kendisine tebliğ edilmediğini, haber verilmeden yapılan duruşma ve keşfin kendileri açısından bağlayıcılığı olmadığını, 31.08.2015 tarihli cevap dilekçesinde bildirdiği delillerin toplanmadığını, ceza davasının sonucu beklenilmeden karar verildiğini, 582 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında bir hüküm kurulmadığını, Mahkemenin kurum zararı olup olmadığını incelemeksizin, inceleme raporuna dayanarak hüküm tesis ettiğini, ceza yargılamasında farklı bir bedel belirlendiğini, kendisinin yer aldığı ihalede yolsuz tescil olmadığının tespit edildiğini, işini titizlikle yaptığını ve kurumun zarara uğramadığını, belirlenen muhammen bedelin piyasa rayicine uygun olduğunu, idari bir işlem olan encümen kararının ayakta olduğunu, ihalenin iptal edilmediğini, aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.4. Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... temyiz dilekçelerinde özetle, ... ve....'ın taşınmaz satın aldığı ihalede ... ve ...'ün komisyon üyesi olarak ihalede yer alıp almadıkları araştırılmadığını, ihale dosyaları incelendiğinde her iki komisyon üyesinin de ihale komisyonunda yer almadığını, ihalede herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, yapılan ihalenin iptali için de dava açılmadığını ve ihalenin halen ayakta olduğunu, 21.04.2011 ve 20.11.2012 tarihli ihale işlemlerinde kurum zararının oluştuğundan bahisle verilen kararın hukuk ve usule aykırı olduğunu, Mahkemece yokluklarında keşif yapıldığını ve bilirkişi raporu aldırıldığını, ancak İçişleri Bakanlığınca hazırlanan kamu zararı tespit raporunun hükme esas alındığını, dava konusu taşınmazların ihaleleri ile ilgili Eskil Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/243 Esas sayılı dosyası soruşturma halen devam ettiğini, ceza yargılamasında alınan rapor ile diğer raporun farklı olduğunu, bir kısım davalılar açısından davanın hem tapu iptal, hem de alacak taleplerinin tamamen reddedilmesine rağmen bu davalılar yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat istemlerine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 inci maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

6.2.2. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024 üncü maddenin birinci fıkrasında; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024 üncü maddenin ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024 üncü maddenin üçüncü fıkrasında; ise “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

6.2.3. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 6 ncı maddesinde; “Aşağıdaki şahıslar doğrudan veya dolaylı olarak ihalelere katılamazlar: 1. İhaleyi yapan idarenin; a) İta amirleri, b) İhale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve denetlemekle görevli olanlar, c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve ikinci dereceye kadar (ikinci derece dahil) kan ve sıhri hısımları, d) (Değişik : 2/3/1984 - 2990/2 md.) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen şahısların ortakları (bu şahısların yönetim kurullarında görevli olmadıkları anonim ortaklıklar hariç). 2. Bu Kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar.” hükmü düzenlenilmiştir.

6.2.4. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15 inci maddesinin birinci bendinin “e” fıkrasında; “ Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması hâlinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermek.”görevinin belediye meclisine ait olduğu, aynı Kanun’un 69 uncu maddesinin üçüncü fıkrası ise “Arsalar hariç üretilen konut ve işyerlerinin satışı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tâbi değildir. O belediye ve mücavir alan sınırları içinde kendisine, eşine veya onsekiz yaşından küçük çocuklarına ait konutu olmayan dar gelirli kişiler ile afete maruz kalanlara, sanayi bölgelerinden nakledileceklere ve üyelerinin tamamı bu durumda olan kooperatiflere, bedeli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre oluşturulan takdir komisyonu tarafından belirlenecek tutardan aşağı olmamak üzere arsa tahsisi yapılabilir. Durumları 775 sayılı Gecekondu Kanunu'nun 25 inci maddesine uyan kimselere de bu maddeye göre arsa ve konut sağlanabilir. Bu fıkranın uygulama esasları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak çerçeve yönetmeliğe uygun olarak belediye meclisleri tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.” hükmü düzenlenilmiştir.

6.2.5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125 inci maddesinde, “Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.(2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. (Ek cümle:22/7/2020-7251/11 md.) Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.” hükümleri düzenlenilmiştir.

6.2.6. HMK’nIn 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden; 21.04.2011 tarihli ihale ile 286 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ...’na, 261 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ...’na, 366 ada 15 parsel sayılı taşınmazın ...’a, 320 ada 43 ve 23 parsel sayılı taşınmazların ...’e, 298 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ...’ya, 374 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ...’ya ihale edildiği, 21.04.2011 tarihli ihale komisyonunun ..., ..., ..., ve ...’den oluştuğu, 20.11.2012 tarihli ihale ile 489 ada 7 parsel sayılı taşınmazın ...’e, 527 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ...’a, 550 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ... ...’e 582 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise ...’a ihale edildiği, 20.11.2012 tarihli ihale komisyonunun ..., üyeleri, ..., ... ve ...’ten oluştuğu, 374 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 30.04.2012 tarihinde davacı tarafından 30.04.2012 tarihinde ...’ya devredildiği, ...’in de taşınmazı 25.03.2013 tarihinde ihale komisyonunda bulunan ...’a temlik ettiği, 298 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ...’ya ihale edilmesine rağmen 27.04.2011 tarihinde davacı tarafından davalı ...’ya temlik edildiği, ...’in de taşınmazı 21.10.2016 tarihinde ... Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti’ye devrettiği, 550 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 18.04.2013 tarihinde davacı ... tarafından Bahtışen ...’e temlik edildiği, Bahtışen’in de 12.11.2015 tarihinde taşınmazı ...’ya devrettiği, taşınmazda 18.10.2017 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği, 489 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacı ... tarafından 18.03.2013 tarihinde ...’e temlik ettiği, ...’in de 18.08.2015 tarihinde taşınmazın 1/3 payını ... ...’ya temlik ettiği, ...’nın anılan payı 29.12.2020 tarihinde ...’ya devrettiği, 525 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 43240/88910 payının davacı ... adına kayıtlı olduğu, anılan taşınmazın 20.11.2012 tarihli ihale ile ...’a ihale edilmesine rağmen diğer taşınmazların aksine tapuda ... adına tescil işleminin yapılmadığı anlaşılmıştır.

6.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki dava konusu 298 ada 2 parsel sayılı taşınmazın dava açıldıktan sonra .... Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye devredilmesine, 489 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payının ... ...’ya devredilmesine ve 550 ada 2 parsel sayılı taşınmazın da ...’ya devredilmesine rağmen Mahkemece kendiliğinden HMK’nın 125 inci maddesinin uygulanması gerekirken bu usûl hükmünün gözardı edilmesi hatalıdır.

6.3.3. Dava konusu 582 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise HMK’nın 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olacak şekilde olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru değildir.

6.3.4. Eskil Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/243 Esas sayılı davası ile bir kısım davalılar hakkında davaya konu ihale işlemlerinin de içinde bulunduğu nedenlerle görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapıldığı, anılan davada ceza hukuku yönünden belirlenecek maddi olgunun eldeki davayı da ilgilendirdiği gözetildiğinde sonucunun beklenilmemesi isabetsizdir.

6.3.5. Öte yandan 20.11.2012 tarihli ihale ile 527 ada 5 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ...’a ihale edilmesine rağmen ihale alıcısına devrinin yapılmadığı, taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla, anılan taşınmaz yönünden davacı aleyhine bir zarar oluşup oluşmadığı netleştirilmeden tazminata hükmedilmesi de hatalıdır.

6.3.6. Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden HMK’nın 125 inci maddesinin uygulanılması, ceza davasının sonucunun beklenilmesi ve yukarıdaki Kanun hükümlerince eldeki dava yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

6.3.7. Kabule göre de; zarar hesaplamasının Mahkemece yapılması gerekirken İçişleri Bakanlığınca düzenlenen 49/39 sayılı raporun zarar hesabına dayanak alınması yine davalılardan bir kısmı hakkında tapu iptali ve tescil talebinin reddedilmesine, aleyhlerine tazminata da hükmedilmemesine rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi de isabetsizdir.

V. SONUÇ

Davacı ve davalı ... hariç davalıların (IV/6.3) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 nci maddesi gereğince BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 13.09.2022 tarihinde yapılan duruşma için 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ... vekili ve davalı ... ve diğerleri vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı ... ve ... hariç temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ -

Dairenin 2016/8593 E, 2019/3492 K sayılı, 29.05.2019 tarihli bozma ilamına yazdığım muhalefet gerekçesiyle kararın bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.