"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/128 E., 2022/11 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Hatay ili, Arsuz ilçesi, ... köyü 674 parsel sayılı taşınmazın yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığını, sonrasında 1995 yılında 2132 yevmiye numarası ile davalı Hazine adına idari yoldan tapu kaydı oluşturulduğunu, dava konusu taşınmazın 5.602,00 m2'sini imar ve ihya ettiğini, taşınmazı 45 yıldır tarım arazisi olarak kullandığını ileri sürerek Hazine adına kayıtlı olan 674 parsel sayılı taşınmazın 5.602,00 m2’sinin iptali ile adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; taşınmazın Belediye mücavir alanı içerisinde kaldığını, zilyetlik ve zamanaşımı yoluyla tescilinin mümkün olmadığını,1997 yılında taşınmazın 4.000,00 m2'lik kısmının davacının oğlu Serdar Yıldız’ın kullandığının tespit edildiğini, 1996 yılından itibaren taşınmaza ecrimisil tahakkuk ettirildiğini ve ecrimisil bedellerinin itiraz olmaksızın ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.04.2016 tarihli ve 2014/951 Esas, 2016/327 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 674 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile belirtilen 5.579,74 metrekarelik bölümünün tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve bu bölüm üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27.01.2020 tarihli ve 2016/15360 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararıyla; “...Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğu, bu nedenle, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazın Hazine adına tapuya bağlandığı tarihten 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde çekilmiş farklı tarihlere ait en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğraflarının dosya arasına konulması, bundan sonra mahallinde, çekişmeli taşınmazı bilen mümkün olduğunca yaşlı ve tarafsız yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu, 1 jeolog, 1 jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve 1 fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması ve yapılacak bu keşifte çekişmeli taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı hususları sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmaz bölümü ile komşu taşınmazların toprak yapıları ve nitelikleri hususunda fark bulunup bulunmadığı hususlarını ve çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen, taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş, komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösteren renkli fotoğraflarının eklendiği bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava ve uydu fotoğrafları tevdi edilerek hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeğinin harita çizim programları aracılığıyla eşitlenmesi suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümünün konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesinin istenilmesi ve hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğinin ve davacı tarafça ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine çalışılması; jeolog bilirkişiden dava konusu taşınmaz bölümünün komşu derenin taşkın sahası kapsamında bulunup bulunmadığı ve derenin aktif olup olmadığı hususlarında rapor alınması; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.01.2022 tarihli ve 2020/128 Esas, 2022/11 Karar sayılı kararıyla; davacı ve mirasbırakanlarının belirtilen taşınmazdaki imar ve ihya tamamlandıktan sonra 20 yıl süreyle nisasız ve fasılasız zilyet olma şartını tamamladığı, taşınmazın halen narenciye bahçesi olarak kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 29.03.2021 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.579,72 m2 alanın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, fen bilirkişisi ile jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporunda dava konusu yerin imar ve ihya çalışmalarına 1997 yılında başlandığının belirtildiğini, bu tarih dikkate alındığında dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığını, ziraat bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, 2012 yılına kadar dava konusu yerin işgalcisinin davacının oğlu Serdar Yıldız olduğunu, bu işgalden dolayı idareye ecrimisil ödediğini, taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, dava konusu yerin dereden ihdas işlemi ile 20.06.1995 tarihli 2132 yevmiye numaralı ile Hazine adına tescil edildiğini, sonrasında Gözcüler Belediyesi tarafından 658 parsel sayılı taşınmaz ile tevhit edildiğini, ardından da 16 parçaya ifraz edildiğini, dava konusu yerin Belediye sınırları içinde kaldığını, olağanüstü zamanaşımı ile mülkiyet kazanma şartlarının davacı lehine oluşmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1'inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro sonucu, Hatay ili, Arsuz ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 674 nolu parsel 93.207,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 1927 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldıktan sonra 1995 yılında 2132 yevmiye numarası ile dereden ihdas işlemiyle 657 nolu parsel olarak ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir. Bilahare 657, 476 ve 658 nolu parsellerin tevhidi ile 659 nolu parsel oluşmuş ve bu parseller de 1996 yılında ifraz edilerek 660 ila 675 nolu parseller oluşmuştur. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 674 parsel sayılı taşınmazın 5.602,00 metrekarelik bölümünün adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama neticesinde dava konusu 674 parsel sayılı taşınmazın 29.03.2021 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.579,72 m2 alanın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve bu bölüm üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, alınmış ise imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiğinin sorulup saptanmadığı, davalı tarafça dava konusu taşınmaz için davacının oğlu tarafından ecrimisil ödendiği savunmasında bulunulmasına rağmen bu hususun araştırılmadığı, üç kişilik ziraat bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda taşınmaz üzerinde imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise tamamlanma tarihinin tespit edilmediği, yine jeoloji mühendisi tarafından düzenlenen raporun taşınmazın ne zaman dere yatağı vasfını yitirdiği hususunda açıklama içermediği, davacı adına senetsizden tespit edilen taşınmazlar olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığı, yetersiz bilirkişi (ziraat ve jeoloji) raporlarına dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
2. Hâl böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı ilgili belediyelerden sorularak belirlenmeli, imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının onaylı bir örneği dosyaya getirtilmeli, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve jeoloji mühendisi ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte taşınmaz bölümünün önceki niteliği tespit edilerek imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı ve kullanımın imar-ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıla ulaşıp ulaşmadığı, taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, taşınmaz bölümü üzerinde sürdürülen zilyetliğin mevcut olup olmadığı ve mevcut ise imar-ihyanın tamamlandığı tarihten taşınmazın Hazine adına tescili tarihine kadar zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; komşu parsellerin dayanak kayıtlarının çekişmeli taşınmaz yönünü ne şekilde okuduğu belirlenmeli; fen bilirkişisine keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor düzenlettirilmelidir.
3. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya konu edilmişse özellikle imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
4. Jeolog bilirkişiden taşınmazın önceki ve halihazırdaki niteliğinin ne olduğu, özellikle dava konusu taşınmazın dere yatağında kalıp kalmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, derenin etkisi altında kalıp kalmadığı, derenin taşkın riski taşıyıp taşımadığı, taşınmazın jeolojik yönden zilyetlikle mülk edinilmeye uygun yerlerden olup olmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
5. Davacı adına zilyetliğe dayanılarak tespit edilmiş taşınmaz bulunup bulunmadığı Tapu Sicil, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlükleri nezdinde sorulmalıdır.
6. Dava konusu taşınmaz için davacı veya oğlu ... tarafından davalı Hazineye ecrimisil ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.
Bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.12.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.