"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/75 E., 2022/32 K.
DAVALILAR : ... vekilleri Avukat ..., Avukat ..., ... vekilleri Avukat ..., ... vekilleri Avukat ..., Avukat ..., ... vekili Avukat ..., ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili, davalı ..., dahili davalı ... vekili ve karşı temyiz eden davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... ada 8 parsel sayılı taşınmazın sınırlarının kadastro tespitleri sırasında hatalı olarak paftasına aktarıldığını, halen kullanımında olup, kadastro tespiti öncesinde nizasız ve fasılasız 20 yılı aşkın zilyetliğinde bulunan bir kısım arazinin 121 ada 7 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde gösterildiğini, ayrıca dava konusu 7 parsel ile 8 parsel arasında herhangi bir yol bulunmamasına karşın, zilyetliğinde bulunan taşınmaz bölümünün paftasında yol olarak gösterilerek tescil harici bırakıldığını ileri sürerek 121 ada 7 parsel içinde kalan ve kullanımında bulunan kısmın 7 parselden ayrılarak ve yol boşluğunun paftasından ayrılarak ... ada 8 parselin mesahasına eklenmek sureti ile sınırlandırılmasına ve paftasının düzeltilmesine, mümkün olması halinde dava konusu kısımlar için ayrı ayrı parsel numarası verilerek adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine; taşınmazın haritasında yol olarak gösterilmesinden sonra makul sürede tescil davası açılması gerektiğini, kadastro çalışmalarından sonra makul sürede dava açılmadığını, tapuya tesciline karar verilebilmesi için 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; 121 ada 7 parsel numaralı taşınmazın kendisine ait olduğunu, davacı kardeşi ...'a ait 8 numaralı parsel ile 7 numaralı parsel arasından geçen kadim bir yol bulunmadığını, yolun özel yol olduğunu, paftada gösterilen yolun kendi taşınmazı içinden geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ...; taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, niza konusunu oluşturan parseller ile ilgili olarak Kadastro Mahkemesi tarafından verilen kesinleşmiş hükmün bulunduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.03.2015 tarihli ve 2014/22333 Esas, 2015/1657 Karar sayılı kararıyla; Kadastro Mahkemesinin 2004/366 Esas, 2009/87 Karar sayılı kararına konu dosyasında davacı ..., davalılar ise ..., ... ve ... olduğu, davacı ve davalı kardeşleri adına tespit gören 121 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların miras payı oranında adına tescili istemiyle dava açıldığı, yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği her iki davanın hukuki sebebinin farklı olduğu, eldeki davanın 121 ada 8 parsel sayılı taşınmaza değil, 121 ada 7 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü ile yola karşı açıldığı ve haliyle taraflarının da farklı olduğu, kesin hüküm şartlarının oluşmadığı göz önünde bulundurularak işin esasına girilip bir karar verilmesi gerektiği, dava konusu yola ilişkin tescil davası bakımından, karar tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince ... köyünün tüzel kişiliğinin kalktığı, yasal hasım niteliğinde bulunan Muğla Büyükşehir Belediyesi ile ... Belediyesini davaya dahil edilmesi gerektiği belirlenerek karar bozulmuştur.
B. Mahkeme Kararı ve İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece; davanın kabulü ile 30.04.2018 havale tarihli bilirkişi raporu ekindeki 22.04.2018 tarihli "Durum Tespit Krokisinde" (B) harfi ile gösterilen kadastral yolun iptaline, iptal edilen bu kısma son parsel numarası verilerek davacı adına kayıt ve tesciline, yine 24.02.2018 tarihli krokide 7 numaralı parsel içinde işaretlenen Y1, Y2, Y3, Y4, Y5, Y6 koordinat noktaları ile sınırları gösterilen parselin (A) harfiyle gösterilen kısmının tapusunun iptali ile son parsel numarası verilerek davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 21.04.2021 tarihli ve 2019/810 Esas, 2021/3834 Karar sayılı kararıyla; tescil davalarında Türk Medeni Kanunu' nun 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince, keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması gerektiği yasal ilanlar yaptırılmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğu belirlenerek sair temyiz itirazları incelenmeksizin karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma öncesi aynı gerekçelerle, açılan davanın kabulü ile 30.04.2018 havale tarihli bilirkişi raporu ekindeki 22.04.2018 tarihli "Durum Tespit Krokisinde" (B) harfi ile gösterilen kadastral yolun iptali ile iptal edilen bu kısma son parsel numarası verilerek davacı adına kayıt ve tesciline, yine 24.02.2018 tarihli krokide 7 nolu parsel içinde işaretlenen Y1, Y2, Y3, Y4, Y5, Y6 koordinat noktaları ile sınırları gösterilen parselin (A) harfiyle gösterilen kısmının tapusunun iptali ile son parsel numarası verilerek davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, davalı ... vekili, dahili davalı ... vekili ve karşı temyiz isteminde bulunan davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Hazine vekili temyiz başvuru dilekçesinde; davacı ve davalıların her iki taşınmazın kenarından kadim yol olarak kullanılan yolların mevcudiyetine rağmen kadastro sırasında yol olarak tespit gören ve (B) harfli alan olarak belirtilen yolu kullandıkları ve birbirlerine yıllardır geçiş için de sorun çıkarmadıklarını, gerçeği yansıtmayan davacı iddialarının yerinde olmadığını, taraflarca uzun yıllardır diğer yollardan değil de kadastroca yol olarak tespit edilen dava konusu (B) harfli alanın kullanıldığı ve üzerinde ağaç da bulunmadığı ve araç geçişine en uygun yolun kullanılabileceği açıkça dile getirilmişken davacının kendi taşınmazı içinde böyle bir yolun olmadığına ilişkin iddialarının hukuka aykırı ve yersiz olduğunu, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme şartları oluşmadığını, süresinde tespite itiraz edilmediğini, bu kısım için açılan davanın reddine ve reddedilen bu kısmın Türk Medeni Kanunu 713/6 ıncı maddesi gereğince Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; davaya konu yerin yol olan kısmının zilyetlik ile mal edinme şartlarını taşımadığını, kamu ortak alanı olduğu için kararın hatalı olduğunu, dosyada mevcut 30.12.2016 tarihli keşif zaptında ve akabinde alınan bilirkişi raporunda söz konusu yerin kadastral paftasında gereksinim dahilinde yol olarak işlendiğinin belirtildiği ve eski muhtar ve aynı zamanda davacının tanığı olan ... kadastro ölçümlerinde bulunduğunu ve söz konusu yolan ölçümü yapılarak belirlendiğini ve tespit yapıldığını beyan ettiğini ve diğer davacı tanıklarının ev yapılması nedeniyle yol olarak bırakıldığını ve hayvan ve insan geçişinin olduğunu beyan ettiğini, dava konusu yerde yol ihtiyacı olduğunun açık olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; 121 ada 8 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili davanın 02.01.2013 yılında açıldığı ve bugüne kadar tapuya bu taşınmaz ile ilgili herhangi bir şerh konulmadığını, davaya konu taşınmazın 21.10.2020 tarihinde satın alındığını dahili davalının davaya dahil edilene kadar öğrenme şansı bulunmadığını, iyi niyetli üçüncü kişi olarak satın aldığını, usul yönünde eksiklikler bulunduğunu, davacıya Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125 inci maddesi gereğince seçimlik haklarının hatırlatılmadığını, kısa kararda yargı yolunun farklı gösterildiğini, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğunu, tapuya güven ilkesinin esas olması gerektiğini, davacı tanıklarının dahi yol olduğunu beyan ettiklerini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
4. Davayı karşı temyiz eden davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; davalı ... hakkında açılan davanın ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/88 Esas , 2018/350 Karar sayılı kararının davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmaması nedeni ile 29.01.2019 tarihindeki talep doğrultusunda kesinleştirilmesi gerektiğini, Mahkemece bunun yapılmaması nedeniyle davalının davaya dahil edilmesi neticesini doğurduğunu yine yol için açılan davanın tescil davası olduğu kabul edilse dahi davalı ... hakkında açılan davanın çekişmeli dava olması sebebi ile yargılama neticesine göre yargılama giderlerinden olan vekalet ücreti tayin edilmemesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönüyle düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil ile tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 nci maddesi,
3. Değerlendirme
Davacı ...; ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle ve 121 ada 8 parsel sayılı taşınmazın sınırlarının kadastro tespitleri sırasında hatalı olarak paftasına aktarılarak nizasız ve fasılasız 20 yılı aşkın zilyetliğinde bulunan bir kısım arazinin 121 ada 7 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde gösterildiğini belirterek kendi taşınmazına eklenmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.
... ilçesi, ... köyü 121 ada 7 parsel iki katlı kargir ev ve zeytinlik vasıflı taşınmaz davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş; yargılama sırasında dava konusu taşınmazın 21.10.2020 tarihinde dahili davalı ...'na satıldığı ;yine davaya konu yerin 31.10.2023 tarihinde satılarak malikinin değiştiği görülmüştür.
Mahkemece davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Şöyle ki çekişmeli taşınmaz başında yapılan keşifte;mahalli bilirkişiler ..., ... ve ... davaya konu yolun çıkmaz yol olarak planlandığını ve 6 numaralı parsele yol vermenin amaçlandığını beyan etmiş; yine mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişisi ...köy içine giden kadastral yolun ...'nın evine bağlantı hususunda kadastral olarak paftada gözüktüğü şekilde yol yapıldığını, başka bir planlama yapılmadığını, dava konusu parsel içindeki kadastral yolun iptal edilip başka bir yerden bağlantı verildiği hususunda bilgisi olmadığını, ...'nın evine doğru bir yol izi olduğunu, bu izi takip ederek yol verildiğini, yol verilmeyecek olsa kadastro sırasında tartışma yaşanabileceğini, böyle bir tartışmanın yaşanmadığını beyan etmiştir. Mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişisi ... ise kadastro çalışmaları zamanında muhtar olduğunu, davacıya ait taşınmaz üzerindeki kadastral yolun taşınmazı ikiye bölmemesi için çalışmayı yarıda bırakarak vazgeçtiklerini, davacının muvafakatinin kadim yola ilişkin olduğunu beyan etmiştir. Mahalli bilirkişilerin beyanları arasında çelişki mevcuttur. Mahalli bilirkişi ... davaya konu yol için davacının onayının bulunmadığını ve planlanan yoldan vazgeçildiğini diğer mahalli bilirkişi ... ise davacının davaya konu yol için onayının bulunduğunu beyan etmişlerdir.
Diğer taraftan; Mahkemece yapılan zilyetlik araştırmasında, taşınmazın niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından yararlanılmamış; ayrıca taşınmazların niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresinin ne olduğunun tespiti yönünden ziraatçı bilirkişinin yetersiz ve soyut içerikli raporu ile yetinilmiş,dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden önce bir bütün olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol olarak ayrılan yerde iradi terk olup olmadığı hususları açıklığa kavuşturulmamıştır.Yine davacı hakkında senetsiz araştırması yapılmamış, komşu taşınmaz tutanakları dosyaya kazandırılmamıştır.
Hal böyle olunca, öncelikle kadastro tespitinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile en eski tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı; komşu parsel tutanakları getirtilmeli ve çekişmeli taşınmaz bölümlerin başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve ziraat mühendisi aracılığı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte; öncelikle davacının davasına konu tescil harici (B) bölümü yönünden yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi ve davacı ve mirasbırakanları yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı, dolmuş ise zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği; iradi olarak kullanım bırakılmış ise bu sürenin tam olarak ne kadar olduğu hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır.
Jeodezi ve fotogrametri mühendisine hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığı ve ve davacıya ait 121 ada 8 numaralı bir bütün olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesine çalışılmalıdır.
Ziraatçı bilirkişiden çekişmeli taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte başlanıp tamamlandığını, üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayeseli değerlendirmeyi içeren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
Fen bilirkişisine keşfi takibe ve yerel bilirkişi ile tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmelidir.
Davacı adına çekişmeli taşınmaz ile aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilmeli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlik yoluyla belgesizden edinilebilecek 40-100 dönümlük miktar sınırlaması da dikkate alınmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre dahili davalı ... ile kararı karşı temyiz eden davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalı ... Başkanlığına iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
08.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.