Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3636 E. 2022/6619 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli dava sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;

I. DAVA

Davacı, 8681 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 3/24 payının veraseten kendisine intikal ettiğini, dava dışı mirasçılar.... ve ...’in miras paylarını davalıya temlik ettiğini, ailesi ve çevresinden gördüğü baskı sonucunda kendisinin de 3/24 payını davalı ...'e bedelsiz temlik ettiğini ileri sürerek, taşınmazın 3/24 payının tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 60.000,00 TL bedelin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, miras paylarını temlik eden mirasçılara 10.000’er Avro verdiğini, baskı altında devrin yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, taşınmazı satın aldıktan sonra 10.08.2001 tarihli yapı ruhsatı île taşınmaz üzerindeki mevcut binayı inşa ettiğini, aradan geçen 19 sene içinde taşınmazda değer artışı meydana geldiğini, davacının tarafı olduğu satış sözleşmesinde muvazaa iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, tanık dinlenmesine muvafakati olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, taraf muvazaası iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacının iddiasını kanıtlayamadığı, davacının yemin deliline dayandığı ve davalının taşınmazın karşılığını ödediğine dair HMK’nın 233.maddesi kapsamında yemini eda ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın eksik inceleme ve değerlendirmeye dayandığını, delillerinin dikkate alınmadığını, tanıkların dinlenmediğini, harç ve vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; davacının sözleşmeyi yapması sırasında davalıdan veya 3. kişiden kaynaklanan ve davacıya veya yakınlarına yöneltilmiş bir korkutma ve baskı bulunmadığı, “gelenek baskısı” iddiasının bu anlamda irade fesadı olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, muvazaa iddiası yönünden ise davacının tarafı olduğu sözleşmeye ilişkin muvazaa iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, dosyaya bu nitelikte bir ispat vasıtası sunulmadığı, yemin deliliyle de iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında gelenek baskısının irade fesadı olarak nitelendirilemeyeceği belirtilmişse de, burada önemli olan hususun davacının iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığı olduğunu, davacının iradesi sakatlanarak temlikin gerçekleştirildiğini, tescilin yolsuz olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraf muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6100 sayılı HMK’nın 140/1. maddesinde, “Hakim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder”, 140/3. maddesinde, “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları taktirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “...tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir.

Muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nisbi muvazaa). Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.

Her ne kadar, muvazaayı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, Mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.

3.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle, (V./3.2.1.) no.lu paragrafta belirtilen yasal düzenleme gereğince 01/07/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlık “...taraf muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil terditli olarak tazminat isteği” şeklinde belirlendiğine; bir başka ifade ile, ön inceleme duruşmasında irade fesadına dayanılmadığı, tahkikat bu tutanak esas alınarak tamamlandığına, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının ve (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.