"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, kabul edilmemesi halinde bedel ecrimisil ve manevi tazminat isteklerine ilişkin dava sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacı ve davalı ...’nın istinaf istemlerinin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak tapu iptal-tescil ve ecrimisil isteklerinin kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 6591 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 20/230 payını devretmesi için davalı ...’ı vekil tayin ettiğini, ancak vekaletnamede Kağıthane yerine sehven “Lağıthane” yazıldığından satışın gerçekleşmediğini, buna rağmen taşınmazdaki payının izni olmadan 19.10.2010 tarihinde diğer davalı ...’e 19.000,00 TL bedelle temlik edildiğini öğrendiğini, davalı ...’in de 14.12.2010 tarihinde taşınmazı 26.000,00 TL bedelle davalılardan ...’a temlik ettiğini, taşınmazın vekalet görevi kötüye kullanılarak devredildiğini, diğer davalıların davalı vekil ile el ve işbirliği içinde hareket eden kişiler olduğunu ileri sürerek, taşınmazdaki 20/230 payın iptali ile adına tesciline, tapu iptal ve tescil isteği kabul edilmezse satış bedeli olan 19.000,00 TL ile bu satış nedeni ile uğradığı zararın davalı ...’dan tahsiline, ayrıca 19.10.2010-19.10.2011 dönemi için toplam 6.000,00 TL ecrimisilin ve 20.000,00 TL manevi tazminatın 19.10.2010 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacının Almanya’da ikamet ettiğini, dava konusu taşınmazın davacı ve kardeşi .... adına kayıtlı iken davacıya devredildiğini, davacının söz konusu vekâletnameyi adına kayıtlı olan taşınmazın satışı için verdiğini, satıştan vazgeçtiğini bildirmediğini, en başından beri ve taşınmazın satışı sırasında devamlı şekilde irtibat halinde olduklarını, davacının onayı ile satış işleminin gerçekleştirildiğini, vekâletnamenin 2008 yılında verildiğini, satış işleminin 2010 yılında gerçekleştiğini, davacının bu süre zarfında defalarca Türkiye’ye geldiğini, dava dilekçesinde iddia ettiği gibi vekâlet görevini kötüye kullanmasının söz konusu olmadığını, istenen ecrimisilin fahiş olduğunu, taşınmazın bakımsız olup davacı satmadan önce boş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı vekil ...’nın satış bedelini ödemediği ve vekalet görevini kötüye kullandığı, davalılar ... ve ...’ın ise geçerli vekaletname ile yapılan satış işlemi ile taşınmazda malik oldukları, manevi tazminat isteği yönünden şartların oluşmadığı, vekalet görevi kötüye kullanıldığından davalı vekilin ecrimisil isteminden sorumlu tutulması gerektiği gerekçesi ile davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulü ile 300.000,00 TL'nin 19/10/2010 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, ecrimisil talebi yönünden ıslah dilekçesi dikkate alınarak 12.557,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, tapu iptali ve tescil isteklerinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kısmen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu, hükme dayanak bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, reddedilen manevi tazminat yönünden lehlerine vekalet ücreti verilmediğini, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; taşınmaz satış yetkisi içeren ancak yazım hatası nedeniyle resmi işlem yapmaya elverişli olmayan vekâletnamenin davacının bilgisi ve onayı olmadan düzeltilerek satışın gerçekleştirildiği, satış bedelinin ödendiğine dair kanıt bulunmadığı gözetildiğinde davalı vekilin vekâlet yetkisini kötüye kullandığı, davalı vekil tarafından önce davalı ...’e taşınmazın devredildiği, 2 ay gibi kısa süre sonra taşınmazın davalı vekilin kayınbiraderi olan davalı ...’a temlik edildiği, taşınmazı ilk edinen davalı ...’in tarafların uzaktan akrabası olduğu, son kayıt maliki diğer davalının ise davalı vekilin yakın akrabası olduğu, bu nedenle anılan davalıların vekil eden ile vekil arasında yaşanan olayları ve buna bağlı satış iradesinin devam etmediğini bilecek durumda bulundukları ve iyiniyetli kabul edilemeyecekleri, vekalet görevi kötüye kullanıldığından ecrimisile hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı, manevi tazminatın yasal koşullarının somut olayda bulunmadığı, reddedilen manevi tazminat tutarı üzerinden davalı ... lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davacı ve davalı ...’nın istinaf istemlerinin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve tapu iptal-tescil ve ecrimisil isteklerinin kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, ecrimisil ve manevi tazminat, tapu iptal tescil isteminin kabul edilememesi halinde bedel isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
3.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.2.4. 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde Bölge Adliye Mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de "miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2022 yılı itibarıyla HMK.'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 107.090,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Somut olayda, keşfen saptanan ecrimisil miktarı 12.557,00 TL olup, bu değerin 2022 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı ve temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararların temyizi hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açık olduğundan, davalı ...’ın ecrimisile yönelik temyiz dilekçesinin reddi gerekmektedir.
3.3.2. Davalı ...’ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalı ... vekilinin ecrimisil hükmüne yönelik temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
2- Davalı ... vekilinin tapu iptal ve tescil hükmüne yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 15.155,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 12/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.