"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki bedel istemli dava sonunda Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.11.2020 tarihli ve 2019/239 Esas ve 2020/297 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı ..., mirasbırakan annesi ....’nin maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazı 26.02.2006 tarihinde satış göstermek suretiyle oğlu olan davalı ...’e temlik ettiğini, davalının annesinin yaşlı ve cahil olmasından, okuma yazma bilmemesinden faydalanarak tek taşınmazını elinden aldığını ve tapu iptali ve tescil davası açılmasını önlemek amacıyla yakın arkadaşlarına devrettiğini ileri sürerek taşınmazın belirlenecek değeri üzerinden miras payı oranında bedelin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
2. Birleştirilen davada davacı ..., mirasbırakan babası ...’nin maliki olduğu 1 parsel sayılı taşınmazı 01.03.2002 tarihinde satış göstermek suretiyle gelini olan davalı ...’e temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, diğer davalı ...’ın da açılacak tapu iptal tescil davasını önlemek için taşınmazı üçüncü kişilere devrettiğini ileri sürerek, taşınmazın belirlenecek değeri üzerinden miras payı oranında bedelin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ..., taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen davada davalı ... davanın reddini savunmuş, davalı ... ise bir savunma getirmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili ve asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 28.02.2019 tarihli, 2016/6207 Esas ve 2019/1460 Karar sayılı kararı ile; “...Taraflar muris muvazaası hukuksal nedenine dayandıkları halde mahkemece muvazaa yönünden bir değerlendirilme yapılmış, iddia yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Oysaki muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilecektir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin değerlendirilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.”gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 03.11.2020 tarihli ve 2019/239 Esas, 2020/297 Karar sayılı kararı ile; iddianın ispat edilmediği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davada davacılar kararı temyiz etmiş, süresinde temyiz harç ve masraflarını yatırmadığı gerekçesiyle ek karar ile asıl davada davacı-birleştirilen davada davalının temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin 03.11.2020 tarihli ve 2019/239 Esas ve 2020/297 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Birleştirilen davada davacı temyiz dilekçesinde özetle, bozma öncesi asıl davada davacının gider avansını süresinde yatırmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, bu duruma bozma öncesinde de itiraz etmelerine rağmen bozmada dikkate alınmadığını, muris Abdullah'ın maliki olduğu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlarını muvazaalı olarak eşine ve gelinine temlik ettiğini, kendisinden mal kaçırma amacıyla hareket edildiğini, annesinin 2 numaralı taşınmazı kendisine devretmesinin 2002 yılında yapılan devrin muvazaalı olduğu sonucunu değiştirmediğini, devri babaları yapmadığı için paylaştırmanın söz konusu olamayacağını, kendisinin annesine baktığını, tanıkların da bunu doğruladığını, bedelin çok düşük olduğunu, davalının alım gücü olmadığını, muvazaayı gizlemek için taşınmazın kısa süre içerisinde üçüncü kişiye temlik edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davada uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Muris muvazaasında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.3. Değerlendirme
(IV/2.) numaralı paragrafta belirtilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak özellikle, somut olayda paylaştırma söz konusu değil ise de; mirasbırakan Abdullah ve mirasbırakan Behiye’nin iradelerinin mal kaçırma olmadığı gözetilerek (IV/3.) numaralı paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, fazla yatırılan 928,20 TL harcın birleştirilen davada davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.