Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3821 E. 2024/342 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/63 E., 2022/195 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki kadastro çalışmalarında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan sınırlarını dilekçesinde belirttiği taşınmazlar hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı ... Hazinesi vekili; dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık ve kıraç yerlerden olduğunu, bu nedenle kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldıklarını, ayrıca taşınmazların imar planı içerisinde kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.05.2012 tarihli, 2008/503 Esas, 2012/86 Karar sayılı kararıyla davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06.11.2020 tarihli ve 2017/5507 Esas, 2020/5175 Karar sayılı kararıyla; “...davanın, 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden önce 01.12.2008 tarihinde açıldığı ve tahkikat aşamasına geçildiği, Mahkemenin, gider avansına ilişkin kesin süre vermesinde ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine dair hüküm tesis etmesinde isabet bulunmadığı, davanın, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olup kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3 üncü maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunlu olduğu, yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, fen bilirkişilerinin raporuna göre dava konusu olan ve (B), (D), (L), (M) harfleri ile gösterilen kısımların Karayolları projesine göre yolda kaldığı bildirildiğine göre Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili kamu tüzel kişiliği olarak davada yasal hasım konumunda bulunduğu, Mahkemece, Karayolları Genel Müdürlüğünün davaya dahil edilmesi sağlanmadan yargılamaya devam edilerek esas hakkında hüküm kurulduğu, böylelikle taraf teşkilinin de eksik bırakıldığı, taraf teşkilinin sağlanmasının dava şartlarından olup bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilemeyeceği, tüm bu nedenlerle Mahkemece, Karayolları Genel Müdürlüğünün davaya dahil edilmesi için davacı tarafa süre verilmesi, taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalıdan savunma ve delillerinin sorulması, bildirdiği takdirde delillerin toplanması ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.03.2022 tarihli ve 2021/63 E., 2022/195 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların yeni yapılan tünel inşaat alanında hafriyat alanı olarak kullanılan alan ve yol dolgu malzemesi ile kaplanmış alanlar içerisinde kaldığı ve bu tarihte üzerinde zirai faaliyetler yürütülmediği, dolgu malzemesi ile oluşturulmuş arazi olduğu, dava konusu (A), (B) ve (D) ile belirtilen alanların 1947 yılından 1973 yılına kadar imar-ihyasının zirai faaliyetler yürütülerek tamamlanmış olduğu, ancak 1973 yılndan sonra Bitlis-Diyarbakır yolu inşaatı ile oluşmuş yol dolgusu sebebiyle kullanım dışı kalmış araziler olduğu, (C) parsel numaralı taşınmazın 1947 yılından 2014 yılına kadar zirai faaliyetler ile imar-ihyasının tamamlanmış olduğu, 2014 yılından sonra karayolu tünel inşaatı hafriyatı ile zirai faaliyet özelliğini yitirmiş ve kullanım dışı kalmış olduğundan zilyetliğin aralıksız devamı ve halen zilyet olma şartlarının oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazların imar ve ihyasının tamamlandığını, ancak sonradan taşınmazlara hafriyat dökülmesinin malik sıfatında bir değişikliğe yol açmayacağını, taşınmazların köy tüzel kişiliği adına köylünün zilyetliğinde olan yerler olduğunu, köylülerin söz konusu yerlerde hayvanlarını otlatıp süt sağdığını, caminin ihtiyaçlarını karşılayıp harman yeri olarak kullandığını, taşınmazların imar-ihyasının tamamlandığını, bu hususun bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, davacının mülkiyeti kazandığını, kanunun aradığı şartların davacı lehine oluştuğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.1956 yılında ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz bölümü, 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 2 nci maddesinin "tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile aynı nitelikte olan sahipsiz kayalar, tepeler, dağlar ve Orman Kanunu uyarınca orman sayılan yerler tapulamaya tabi tutulmaz” hükmü gereği tescil harici bırakılmıştır.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı ve özellikle gerek dava dilekçesi gerekse de mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre taşınmazın özel mülkiyete konu olmayacak nitelikte olması nedeniyle sonucu itibariyle ret kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...