Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3886 E. 2022/7201 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, hile ve ikrah yoluyla düşük bedelle taşınmazını devrettiği iddiasıyla, davalılar aleyhine tapu iptali ve tescil davası açması.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalıların hile ve ikrah ile kendisini taşınmazını satmaya zorladığı iddiasını ispatlayamaması ve davalıların iyi niyetli üçüncü kişi olduklarına dair yeterli delil bulunması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 10.10.2017 tarihinde sabit telefondan arandığını, arayan kişinin kendisini Komiser... olarak tanıtarak adına taşınmaz satışı yapıldığını, sahte kimlik ve pasaportlar çıkarıldığını, paranın terör örgütüne gönderildiğini, gizli tanık olacağını, tapu müdürlüklerine sızmış olan paralel yapıyı ortaya çıkarmak için operasyon yapılacağını, bu hususların gizli kalması gerektiğini, aksi halde ailesinin hayatının tehlikeye gireceğini söylediğini, büyük bir korku ve endişeye kapıldığını, telefondaki kişinin maliki olduğu taşınmazı satıyormuş gibi yapacaklarını, ancak bu satışın gerçek bir satış olmayacağını belirttiğini, ... Emlak adına emlakçılık yaptıklarını bildiren dava dışı ... ve Kadir isimli kişilerin yanlarında davalı ...’ın eşi ... ile taşınmaza bakmak için geldiklerini, ...’ın ortağım dediği davalı ...’u telefon ile aradığını, taşınmazı almak için ...’ın ...’u ikna ettiğini, emlakçı ... ile birlikte Şişli Tapu Müdürlüğüne gittiklerini, dava konusu taşınmazın devrinden sonra satış bedelini teslim aldığını, bir süre sonra Komiser Nevzat olarak bildiği şahsın satış bedeli olarak teslim aldığı parayı ... isimli polise teslim etmesi gerektiğini, paraların seri numaralarının alınacağını söylediğini, bu şekilde satış bedelini de teslim ettiğini, hile, desise, korkutma ve tehdit sonucunda 1.000.000,00 TL değerindeki dava konusu taşınmazının 455.000,00 TL’ye satıldığını ve satış bedelinin de elinden alındığını ileri sürerek, 818 ada 27 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümün davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., ... isimli emlakçının aracılığı ile dava konusu taşınmazın satışından haberdar olunduğunu, ancak kendi birikimleri yetmediği için arkadaşı olan diğer davalı ... ile birlikte taşınmazı satın aldıklarını, emlakçı ...’in yönlendirmesi ile eşi ...’ın bir defa davacının ağabeyi olduğu söylenen ... isimli şahısla konuştuğunu ve davacının da bulunduğu ortamda taşınmazı gezdiğini ve davacının talebi üzerine ... isimli şahıs ile konuşarak pazarlık yaptığını, 455.000,00 TL satış bedeli üzerinden anlaştıklarını; davalı ..., dava konusu taşınmazın alınmasından kısa bir süre önce aynı mahallede oturan ... ile karşılaştığını, ...’ın dava konusu taşınmazın satılık olduğunu, yatırım için iyi bir yer olduğunu ancak parasının yetmediğini ifade ederek bu yeri birlikte almaları için kendisini ikna ettiğini, iyi niyetli malik olduğunu, iddia edilen dolandırıcılık eylemine dahil olmadığını ve kendisine husumet yöneltilemeyeceğini belirtilerek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, eldeki davaya konu olaya ilişkin yürütülen soruşturmada emlakçı ... ve Kadir'in telefonla aranmak suretiyle davacıya yönlendirildikleri savunmasında bulundukları, yine aynı şekilde dava konusu taşınmazı satın alan ... ve eşinin de emlakçılar tarafından yönlendirildikleri, anılan kişilerin, kendisini emniyet görevlisi olarak tanıtan ve dava konusu taşınmaza gelip davacıdan para alan kişiler ile birlikte hareket ettiklerine dair davacının soyut iddiası dışında herhangi bir delil bulunmadığı, faillerin tüm araştırmalara rağmen bulunamadıkları gerekçesi ile takipsizlik kararı verildiği, ilgili soruşturma dosyasında yer alan delil ve beyanlardan davalıların iddiaya konu eylemleri gerçekleştirdiğine dair bir delil bulunmadığının anlaşıldığı, davacının dava dışı 3. kişi veya kişiler tarafından aldatılarak ve korkutularak satış işleminin gerçekleştiği, davalıların bu işlemleri davacıyı telefon ile arayan kişiler ile birlikte gerçekleştirdiklerinin davacı tarafından kanıtlanamadığı, dava konusu taşınmazın satış tarihindeki rayiç bedelinin satış bedelinden fazla olmasının tek başına iradenin fesada uğratıldığını ve bunun davalı alıcılar tarafından bilindiğini göstermeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve aşamadaki beyan ve iddialarını tekrar ederek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları tekrar ederek ve davacının iradesi sakatlanmak, kendisinde korku ve panik yaratmak suretiyle kızı ile birlikte oturduğu dava konusu taşınmazın düşük bir bedel karşılığında davalılar adına tescilinin sağlandığını, satış bedeli olarak ödenen 455.000,00 TL’nin de daha sonra elinden alındığını, davalıların emlakçılık işi ile iştigal ettiklerini, taşınmazın temlik tarihindeki değerinin yarısına satıldığını bildiklerini, ayrıca davalıların aldatmayı ve korkutmayı bilmedikleri, bilecek durumda da olmadıkları kabul ediliyorsa 455.000,00 TL satış bedelinin davalılara ödenmesine ve taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile ve ikrah hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.2. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37. maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38. maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.

3.2.3. İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun ortadan kalktığı veya aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nın 39. m.)

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre, (IV/3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına 02/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.