"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat istemli dava sonunda Küçükçekmece 7. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30/12/2021 tarihli ve 2021/124 Esas, 2021/185 Karar sayılı kararın yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 11/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan ..., ... ve vekilleri Avukat ... ile temyiz edilen davalı .... vekili Avukat ..., Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı TOKİ Başkanlığı vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, paydaşı olduğu 2453 parsel sayılı taşınmazın eğitim ve sosyal tesis alanı olarak kamulaştırılacağını bildiren TOKİ'nin pazarlık teklifini kabul ettiğini, yapılan görüşmeler sonucu payının 1.036.935,00 TL'na TOKİ'ye satışına karar verildiğini, ancak tapuda işlem yapmak için gittiğinde diğer davalı Şirket adına tescil istendiğini, kamu kurumuna güvenerek okul inşaa edeceği belirtilen davalı Şirkete satış sureti ile temlik ettiğini, sonrasında taşınmazın bulunduğu alanın TOKİ'nin onayladığı uygulama imar planı ile yapılan değişikliklerle özel sosyal kültürel tesis ve kısmen ticaret ve hizmet alanına ayrıldığını 28.5.2011 tarihli gazete ilanında öğrendiğini, böylece temlikten sonra kamu alanından çıkarılarak özel alana alınması ile taşınmazın değerinde olağanüstü artış sağlandığını, TOKİ'nin kamu gücünü kötüye kullanarak her iki davalının hileli işlemleri ile taşınmazın elinden alındığını ileri sürerek yeni oluşan imar parseli üzerinden tapu iptal ve tescil ya da imar planı değişikliği nedeniyle oluşan değer artış farkının tespiti ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında 12.07.2011 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı TOKİ, davacının serbest iradesi ile payını sattığını, geliştirilen proje kapsamında bölgenin değer kazanması nedeniyle davalının rant elde etmek amacıyla dava açtığını, davalı Şirket, yetki, zamanaşımı ve görev itirazında bulunarak, taşınmazı satın aldıktan sonra halen taşınmazın imar planında özel mülkiyete tabi sosyal tesis alanında bulunduğunu, iddiaların yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16/01/2014 tarihli ve 2011/669 E., 2014/10 K. sayılı kararıyla; tapu iptal ve tescil isteğinin zamanaşımı nedeniyle reddine, bedele ilişkin isteğin ise 2577 sayılı Yasa'nın 2/1-b maddesi uyarınca tam yargı davası kapsamında idari yargının görevli olması nedeniyle görev yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 23/12/2015 tarihli ve 2014/13004 E., 2015/15013 K. sayılı kararıyla; "…Somut olaya gelince; davacının delil listesinde bildirdiği gazetenin 28.5.2011 tarihli sayısında davalı Şirkete ait rezidans-ofis-otel gibi sosyal tesisleri kapsayan "Mall of İstanbul" projesinin ilanının yer aldığı görülmektedir. Davacı, hileli işlemi bu tarihte öğrendiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise bunun aksini kantılayamamış, eldeki dava ise 13.7.2011 tarihinde açılmıştır. Bu durumda; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin hileye maruz kalan kimsenin bunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, mağdurun öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınacağı belirgin olup; diğer tarafın öğrenmenin (ıttılaın ) bu tarih değil de daha önce olduğunu iddia etmesi durumunda, bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu'nun 20.04.1983 tarihli ve 1980/1-1846-397 sayılı kararında da aynı hususa işaret edilmiştir. Hâl böyle olunca; Mahkemece davanın süresinde açıldığı gözetilerek yukarıda açıklanan ilkelere göre işin esasının incelenmesi, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; hile hukuksal nedenine dayalı tazminat isteği bakımından İdari Yargının görevli olduğu şeklinde değerlendirme yapılmış olması da isabetli değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 30/12/2021 tarihli ve 2021/124 E., 2021/185 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın devrinde davalılar tarafından davacılara veya murislerine karşı bir hile yapıldığına dair davacıların somut bir delili olmadığı, devir işleminin usulüne uygun olarak yapıldığı, yine taraf tanıklarının beyanları da dikkate alındığında davacı tanıkları ile davalılar arasında ihtilafın olduğunun görüldüğü, ayrıca davalı .... tanığının beyanı da dikkate alındığında davacılar murisinin iradesinin yapılan devir esnasında davalılar tarafından hileye dayanılarak fesada uğratılmadığı hususunda mahkemede kanaat oluştuğu gerekçesiyle davacıların asıl talepleri olan tapu iptali ve tescil ile terditli talep olan tazminat isteğine yönelik açılan davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tüm dosya kapsamı, dinlenen tanıklar, sunulan deliller itibariyle davacılar murisinin taşınmazının hile, aldatma ve tehdit yolu ile ellerinden alındığını, taşınmazın satışına ilişkin resmi senette kamulaştırma şerhinin bulunduğunu kanıtlamalarına rağmen davanın reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, tüm delillerinin toplanmadığını, bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlarının değerlendirilmediğini, eksik inceleme, yanlış değerlendirme ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
6.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
6.2.4. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmüne uyulan ve (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gereklerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, alınması gerekli 80,70 TL onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.