Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3986 E. 2022/4777 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, yolsuz tescil iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin direnme kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Kamu mallarının özel mülkiyete konu olamayacağı, tapuya tescil edilmiş olsa dahi Medeni Kanun’un 1023. maddesinin uygulanamayacağı ve iyiniyet iddiasının geçersiz olduğu gözetilerek, direnme kararının temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararı davacı Hazine vekilince süresi içinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine, Gökçeada ilçesi Bademli köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Hazineye ait veya sahipsiz taşınmazların yasal koşullar oluşmadan köyde yaşamayan, yıllar önce ölmüş veya köyü terk etmiş paravan kişilerin adına tespit edildiğini daha sonra ilgili kişilerden satın alınmış gibi taşınmazların menfaat ilişkileri olan şahıslar adına tescil edilmeleri nedeniyle Ağır Ceza Mahkeme-sinde ilgili kişiler aleyhine ceza dosyası açıldığını, tapu ve kadastro müfettişleri tarafından bu konu hakkında hazırlanan raporda, 102 ada 8 parsel sayılı taşınmaz için, tespitin yolsuz tescil niteliğinde olabileceği, zilyetlik devir senedinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, zilyetlik kazanım şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılması için tapu iptal ve tescil davasının açılmasının gerektiği, nüfus kayıtlarından sadece ... ...’ın 1915 doğumlu olduğu ve 1949 yılında evlendiği, bu kişinin sağ olup olmadığı, Gökçeada da yaşayıp yaşamadığı, yaşamış ise ne zaman ayrıldığının belirlenemediği, zilyetlik devir senedindeki imzanın ... ...’a ait olmama ihtimalinin yüksek olduğunu, devir senedi tarihinde tespit maliki ... ...’ın henüz 17 yaşında olduğunu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden sonra 07.08.2009 tarihinde satın aldığını, tapu kaydının aleni olduğunu, tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığını, iyi niyetinin yasalarca korunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince TMK’nun 1023. maddesi gereğince tapu kütüğündeki tescile güvenerek iyi niyetle mülkiyeti kazanan davalının bu kazanımının korunması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı Hazine vekili; mahkemece eksik araştırma ve inceleme yapıldığını, mahkemenin kararına esas teşkil eden keşif ve bilirkişi incelemelerinin yetersiz ve birbiri ile çelişkili hususlar ihtiva ettiğini, dava konusu taşınmaz ile komşu parsel kayıtlarının araziye uygulanmadığını, sınırların ve maliklerin birbirine uyup uymadığının ve birbirinin sınırlarını nasıl gösterdiğinin denetlenmediğini ve buna göre bilirkişi raporu tanzim edilmediğini, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğin sürdürülmediğine dair birçok emare bulunduğunu, dolayısıyla kazanım şartlarının mevcut olmadığını, tescilin yolsuz tescil olduğu yönünde her-hangi bir değerlendirme yapılmadığını, TMK'nın 713. ve Kadastro Kanununun 14. maddesinde belirtilen zilyetlik şartlarının oluşmadığını, sahipsiz malların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, yolsuz tescilin varlığı halinde TMK'nın 1025. maddesine göre hakkı zedelenen kişinin her zaman tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebileceğini, mahkeme tarafından davalının iyiniyetli olduğundan bahisle mülkiyet hakkını iktisap edeceği kanaatiyle davanın reddine karar verildiğini, oysa ki kadastro çalışmaları sırasında düzenlenen kayıtlardan taşınmaz üzerinde ihtilafın mevcut olduğu, her ne kadar idari mercilerce ihtilaf üzerine karar verilmiş ise de, kadastro kanununda düzenlenen yasal dava açma sürelerinin devam ettiğini, çok kısa süre içerisinde taşınmazın birden çok kez el değiştirdiği hususlarının tapu sicilinden öğrenilebileceğini, bu nedenle de iyiniyetin ortadan kalkacağını, belirtilen nedenle iyiniyet karinesine dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yine yerel mahkemece davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka uygun olmadığını belirterek, istinaf başvurusunun kabulü ile usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 20/09/2018 tarihli, 2018/496 E. 2018/460 K. sayılı kararıyla, davalının tespitin kesinleşmesinden sonra 2009 yılında taşınmazı satın aldığı, iyiniyetli olduğu, iyiniyetinin korunması ve tapu siciline güven ilkesinin TMK.'nın 1023 ve 3. maddeleri gereğince uygulanması gerektiği, gerekçesiyle HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 08/12/2021 tarihli ve 2021/3446 E., 2021/7680 K. sayılı ilamı ile Mahkemece, Hazinenin açtığı tapu iptal ve tescil davasının, tapu kütüğündeki tescile güvenerek iyi niyetle mülkiyeti kazanan davalının bu kazanımın korunması gerektiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.

Dava konusu taşınmaz vergi kaydı, hibe, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik nedeniyle tespit görmüş olmasına rağmen mahkemece vergi kaydı yöntemince uygulanıp dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş ise de bir an vergi kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğu kabul edilse dahi zilyetlik ile birleşmeyen vergi kaydının hukuki değer taşımayacağı kuşkusuzdur.

Dosya içerisinde bulunan çekişmeli taşınmaza ait fotoğraflardan taşınmazın tamamının sık dikenli yıllık yabani otlarla kaplı olduğu, imar-ihya faaliyetinde bulunulmadığı ve taşınmazın sınırlarının belirgin olmadığı anlaşılmaktadır. Keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından çekişmeli taşınmazın vergi kayıt maliki tarafından 1970 li yıllara kadar kullanıldığı ancak daha sonra köyü terk ettiği o tarihten sonra taşınmazın sahipsiz kaldığı, bir süre belirsiz kişiler tarafından kullanıldığı ancak daha sonra üzerindeki ağaçların bakımsızlıktan kuruduğu, damın ise yıkılarak kullanılamaz hale geldiği anlaşılmaktadır.

Jeodezi ve Fotoğrametri uzmanı bilirkişisinin 1973 ve 1985 tarihli hava fotoğraflarında çekişmeli taşınmazın üzerinde badem ve meyve ağaçlarının belirgin olduğuna dair tespiti ile ziraat bilirkişisinin taşınmaz üzerinde son 30-35 yıldır herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığı, taşınmazın dikenli yıllık yabani otlarla kaplı olduğu, taşınmazın imar ve ihya edilen yerlerden olmadığına ilişkin tespitleri de taşınmazın kullanılmadığı hususunu doğrulamaktadır.

Çekişmeli taşınmazın görülen bu nitelikleri gözetilerek Hazinenin açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.

3.İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/04/2022 tarihli ve 2022/22 E., 2022/60 K. sayılı kararıyla; iyiniyetli üçüncü kişinin tapu kütüğündeki kayıtlara bakmasının yeterli olduğu, tescilin geçerlilik şartlarının muteber olup olmadığını araştırmak zorunda olmadığı, tapu kütüğüne güvenmesinin iyiniyetli sayılması için yeterli sayılacağı, davalının da dava konusu 102 ada 8 parseli iktisap ederken tapu kütüğüne güvenerek devraldığı, dosyada davalının iyiniyetli olmadığına yönelik herhangi bir delilin de bulunmadığı, davalının iyiniyetli üçüncü kişi olduğu ve kazanımının korunması gerektiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı Hazine vekili; direnme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yapılan kadastro işleminin hileli olduğunu ve kamu mallarının hile yoluyla kazanılamayacağını, verilen ilk derece mahkemesi kararının doğru olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamaz. Bunlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemez ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemezler. Kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz, özel mülkiyete konu olamayacağından, tapuya bağlansa bile Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 931 ve Türk Medenî Kanunu'nun 1023. maddeleri bu durumda uygulanmaz. (YHGK 30.09.1981 tarih ve Esas 1979/1-167, Karar 1981/656, 03.12.2008 tarih ve 2008/7-717-722). Bu sonuçlara bağlı olarak, Hukuk Genel Kurulunun 21.02.1990 tarih ve 1989/1-700 Esas, 1990/101 Karar; 18.10.1989 tarih ve 1989/1-419 Esas, 1989/528 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; kamu malı niteliği taşıyan bir taşınmazın her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olup, bu husus o yerin özde tescile tâbi bulunmama (kamu malı olma) niteliğini değiştirmez. (YHGK’nin 26.02.2003 tarih ve 2003/12-116 Esas, 2003/111 Karar; 25.12.2002 tarih ve 2002/12-1101 Esas, 2002/1113 Karar sayılı kararları). Kamu malları özel mülkler gibi devir ve temlik edilemezler. Böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de yoktur (YHGK’ nin 11.06.2003 tarih ve 2003/13-414 Esas, 2003/410 Karar sayılı Kararı).

6.3. Değerlendirme

Somut olayda; Dairemizce verilen 08.12.2021 tarihli, 2021/3446 Esas ve 2021/7680 Karar sayılı bozma kararı, kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı ve tapuya bağlansa bile Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinin uygulanamayacağı gerekçesiyle usul ve yasaya uygun bulunduğundan İlk Derece Mahkemesince verilen direnme kararına yönelik temyiz talebinin değerlendirilmesi için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK' nın 373.maddesinin 5.fıkrası uyarınca yetkilli ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 13/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.