"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/509 E., 2022/102 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen kadastro harici bırakılan yerin tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda,Kapatılan 16. Hukuk Dairesin'ce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; ... Mahallesi Mezarkırı Mevkii 14 Pafta 2255 parsel nolu tapulu taşınmazın maliki olduğunu, bir bütün halinde dava dışı kayınvalidesi ... tarafından kendisine satılarak zilyetliğinin devredildiğini, yine davaya konu taşınmazın tapulamada yol olarak tapulama harici bırakıldığını, dava konusu taşınmazın bitişik durumdaki tapulu taşınmazlarla bir bütünlük arz ettiğini ve tarımsal amaçla kullanılan kültür arazisi niteliğinde olduğunu, ileri sürerek yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yerin Belediye sınırları ve uygulama imar planı sınırları içerisinde olduğunu, belediye sınırları içerisinde kalan yerlerde imar – ihya nedeniyle taşınmaz ediniminin olanaksız olduğunu, “Yol” olarak ayrılan kısımların tescilinin istenemeyeceğini, bu nedenle açılan davanın reddini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların nitelikleri ve kullanım amacına uygun olarak kadastro çalışmalarındaki tespit durumuna ve kadastro beyannamelerindeki tespit edilen duruma göre Hazine adına tescil edilmediğini, ancak yol olarak ölçüm ve sınırlandırması yapıldığını, dava konusu taşınmazın kullanım amacı dışında tasarruf edilmesi, devredilmesi ve zilyetlik yolu ile iktisabının mümkün olmadığını öne sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Belediyesi vekili husumet itirazı ile davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 02.10.2015 tarih 2015/261 Esas 2015/566 karar sayılı kararıyla makul süreye uyulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16 Hukuk Dairesinin 02.07.2018 tarih 2016/2703 Esas 2018/4462 karar sayılı kararıyla; "Mahkemece, davanın makul süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36 ncı maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup bu özgürlüğün en yaygın kullanılma şekli dava açma hakkıdır. Yine Anayasa'mızın 13 üncü maddesi uyarınca, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir". 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmış ise de, kadastro sırasında haklarında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece işin esasına girilmesi" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarına göre dava konusu taşınmazın 1992 yılından sonra belirli olmayan bir zamanda imar ihya işlemlerine başlanıldığı ve bu haliyle dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolmadığı ve davacının bu hususu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın uzun yıllardır kendisi ve bayii tarafından kullanıldığını, çekişmeli taşınmazın hiçbir zaman yol olarak kullanılmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla bu hususun ispatlandığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro harici bırakılan yerin tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.
2 Çekişmeli taşınmaz yörede 1978 yılında yapılan kadastro sırasında " yol" olarak tescil harici bırakılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafın temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
11.12.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.