"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve terkin – elatmanın önlenmesi-yıkım davası sonunda Pazar(Rize) Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24.11.2021 tarihli ve 2021/151 Esas, 2021/793 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, dava konusu 141 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını belirterek, 141 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına, dava konusu taşınmaza davalı tarafından yapılan elatmanın önlenmesine ve üzerindeki yapıların kal’ine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar savunma getirmemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13.03.2015 tarihli ve 2015/127 E- 2015/136 K sayılı kararıyla; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, tensiple, davalı olarak gösterilen....’ın dava tarihinden önceki bir tarih olan 28.01.2008 tarihinde vefat etmiş olduğu belirtilerek, ölü kişiye karşı dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.02.2021 tarihli ve 2018/8548 E. 2021/1066 K. sayılı kararıyla; “… Somut olayda, Mahkemece, davalı olarak gösterilen ....’un 28.01.2008 tarihinde vefat ettiğinin tespit edilmesi üzerine, ölü kişiye karşı dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, az yukarıda açıklanan Yasa maddesi uyarınca bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, her ne kadar, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanun'un 28.maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmış, yine 04.05.1978 tarihli ve 4/5 sayılı İnançları Birleştirme Kararı gereğince de ölü kişi aleyhine dava açılması mümkün olmadığı gibi ıslahla hasım değiştirilemeyeceği ve ölenin mirasçılarının davaya dahil edilerek çekişmenin çözümlenmesine hukuken olanak bulunmayacağı belirtilmiş ise de, az yukarıda açıklandığı üzere 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi gereğince usul ekonomisi düşünülerek değişik durumlara göre taraf değiştirilmesine olanak sağlanmıştır. Bu durumda, kendisine husumet yöneltilen kişinin dava tarihinde ölü olduğunun anlaşılması halinde mirasçılarının davaya dahil edilerek çekişmenin çözüme kavuşturulması bu kapsamda düşünülmelidir. Hal böyle olunca davalı ... Nafız Hiçyılmaz’ın dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nin 124. maddesi değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24.11.2021 tarihli ve 2021/151 E., 2021/793 K. sayılı kararıyla; davacının tapu iptal ve tescil talebinin kesin hüküm nedeniyle reddine, davacının müdahalenin meni talebinin reddine, davalılarca yapılmış yapı bulunmadığından davacının kal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Kapatılan Fındıklı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/41 E.-2005/52 K. sayılı kararına konu taşınmaz ile işbu dava konusu taşınmazın aynı olup olmadığı yönünden dahi, sınırların zeminde uygulanmak suretiyle herhangi bir araştırma yapılmadan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müdahalenin önlenmesi talebinin reddine ve kal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın da usul yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olan, kıyıya yapılan elatmanın önlenmesi, yıkım ve tapu iptali ile terkin istemlerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Anayasa'nın, "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesinde, "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. / Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." denilmiştir. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddelerinde kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği, kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespitinin zorunlu olduğu, sahil şeritlerinde yapılacak yapıların kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanların ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebileceği, kıyılarda hiçbir yapı yapılamayacağı, duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı" hükümlerine yer verilmiştir.
6.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114. maddesinin birinci fıkrasının “ı” bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.” hususu dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
(IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.