Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4143 E. 2023/4066 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.04.2012 tarihli ve 2011/5473 Esas, 2012/2733 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; kararın yargılama sırasında vefat eden davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili, davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili ile tereke temsilcisi ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, tereke temsilcisi ... vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne, davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili ile davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekilinin temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... dava dilekçesinde; dava konusu 101 ada 14, 21, 55, 63; 103 ada 13; 104 ada 78, 90; 107 ada 5, 37, 63, 66; 108 ada 12, 15, 22, 45, 47, 61, 79; 111 ada 34, 57, 97, 112, 179, 204, 241; 112 ada 32; 113 ada 1; 115 ada 58, 97, 110; 116 ada 28, 38; 119 ada 3, 6, 7; 120 ada 2, 10; 138 ada 154, 164; 157 ada 57, 157, 179, 186, 199 ve 262 parsel sayılı taşınmazların, davalı taraf ile müşterek kök murisleri ...’den geldiğini, murisin terekesi taksim edilmemiş olmasına ve taşınmazlarda kendisinin de miras payı bulunmasına rağmen taşınmazların yalnızca davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, kendisinin dava konusu taşınmazların bulunduğu köyden, Mancarlar Köyüne damat gittiğini ancak taşınmazların davalılar tarafından kullanılmasına müsaade ettiğini, taşınmazlardaki miras payını da kimseye devretmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile kendisiyle birlikte istemeleri halinde diğer ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı 01.10.2009 tarihli dilekçeyle; mahallinde yapılan keşif sonrası 119 ada 3, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların muris ile bir ilgisinin olmadığı anlaşıldığından, bu parsellere ilişkin davasından vazgeçtiğini beyan etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların büyük çoğunluğunun 3. kişilerden satın alındığını, kalan kısmının ise evveli itibariyle tarafların müşterek kök murisi ...’a ait olup, ... tarafından 1976 yılında oğlulları ... ile ...’ye satıldığını, bilahare ...’in payını çocuksuz olduğu için ... ile ... oğlu olan müvekkiline sattığını, dava konusu taşınmazların zilyetliğinin davalı tarafta olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Bir kısım davalılar ... ve müşterekleri duruşmalardaki beyanlarında, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

3. Bir kısım davalılar İlhami Balık ve arkadaşları müşterek beyan dilekçelerinde; ... mirasçıları olduklarını, ...’dan kendilerine intikal edecek gayrimenkullerdeki hak ve hisselerini davalılardan ...’e devrettiklerini, taşınmazlarda haklarının bulunmadığını beyan etmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.12.2009 tarihli ve 2007/86 Esas, 2009/526 Karar sayılı kararıyla; taraflar beyanları, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, eldeki davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, davacının 119 ada 3, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlardan feragat ettiği, dava konusu taşınmazların bir kısmının tereke malı olmayıp, davalılar tarafından 3. kişilerden satın alındığı, diğer dava konusu taşınmazların ise evveli itibariyle kök muris ...’a ait olduğu, ...’ın taşınmazlarını oğulları ... ve ...’e sattığı, onların da paylarını davalılara devrettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 108 ada 45, 47; 101 ada 21; 116 ada 28, 38; 107 ada 63 ve 111 ada 241 parsel sayılı taşınmazların tamamı 5 pay kabul edilmek suretiyle, taşınmazların tapu kaydının 1/5 pay oranında iptali ile iptal edilen payların davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline; dava konusu 101 ada 14, 63; 104 ada 78, 90; 107 ada 66; 108 ada 79; 111 ada 34, 112, 179; 112 ada 32 ve 157 ada 157 parsel sayılı taşınmazların tamamı 10 pay kabul edilmek suretiyle, taşınmazların tapu kaydının 1/10 payının iptali ile iptal edilen payların davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, diğer taşınmazlar yönüyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı ile davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.04.2012 tarihli ve 2011/5473 Esas, 2012/2733 Karar sayılı kararıyla; “Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece, yazılı gerekçeyle bir kısım parseller yönünden davanın kabulüne, diğerleri açısından ise, reddine karar verilmiş ise de, davada dava koşulu yerine getirilmediği gibi murisin harici satış senedi düzenlediği tarihte medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olup olmadığı konusu üzerinde durulmamış, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli görülmemiştir. Yapılan yargılamada davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu kabul edilerek davacının miras payı oranında kabul edilen parseller yönünden iptal ve tescile karar verilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde; muris ...’dan kalan taşınmazların rıza-i olarak sözlü ve yazılı paylaşıma tabi tutulmadığını, tüm taşınmazların muris ...’dan kaldığını belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, davalı ...’in harici satış senetlerini sunmasından sonra 1.10.2009 tarihli dilekçesiyle ortak miras bırakan babası ...’in kanser hastası olduğunu ve satış yaptığı tarihte akli dengesinin yerinde bulunmadığını ayrıca yapılan satış senetlerinin geçersiz olduğunu, babasının mühür kullandığını ancak senetlerde parmak izinin bulunduğunu bu nedenlerle senetlerin sahte olduğunu ve babasına ait olmadığını ileri sürmüştür. Davalı ... ise, bir kısım taşınmazları harici satış senetleriyle aldığını, bir kısmının ise, dedesinden kaldığını ancak, dedesinin sağlığında kendisinden gelen taşınmazları çocukları ... ile ...’e sattığını, daha sonra ... ve ...’nin de bu yerleri kendisine satıp devrettiğini açıklayarak 6.2.1985, 27.3.2000 ve 27.3.2003 tarihli harici satış senetleriyle ortak miras bırakan ...’ın çocukları ... ve ...’e yaptığı tarihsiz iki adet harici satış senedini dosyaya sunmuştur. Yapılan bu açıklamalar karşısında taşınmazların bir kısmının muristen kaldığı, kayıt maliki ... tarafından da kabul edilmektedir. Ancak, muristen kalan taşınmazları babası ... ile amcası ...’e, dedesi tarafından satıldığını daha sonrada babasının kendisine satıp devrettiğini açıklamıştır. ...’in babası ..., henüz sağ olup, kayıt maliki ... ve ... terekeye göre üçüncü şahıs durumundadırlar. TMK’nın 701 ve 702. maddeleri gereğince muris ...’ın terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK’nın 702. maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Davacı dava dilekçesinde, murisin tüm mirasçıları adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle yargılama sırasında taraf teşkilinin sağlanması mümkündür. Dosya kapsamına göre muris ...’ın veraset belgesinin alındığı 2006 tarihinden sonra ölen mirasçılarının bulunduğu anlaşıldığından öncelikle muris ...’ın yeni veraset belgesinin alınması, davacı ile kayıt malikleri ... ve ... dışında kalan diğer tüm mirasçıların davacı sıfatıyla davacı yanında yer almalarının sağlanması ya da açılan davaya karşı adı geçenler dışında kalan tüm mirasçılarının imzalı olurlarının alınması veya davacı ile kayıt malikleri arasında yarar çelişkisinin bulunduğu gözetilerek TMK.nın 641. maddesi gereğince mirasçılar dışında muris ...’ın terekesine üçüncü bir şahsın temsilci olarak atanması ve temsilci huzuruyla davaya devam edilmesi, böylece taraf teşkilinin tamamlanması ve davanın yürütülmesi gerekmektedir. Öte yandan, muris ...’ın oğlu ... ile ...’e yaptığı satış senetleri tarihsiz olup dosya arasında bulunan fotokopiler üzerinde yapılan incelemede düzenlendiği tarih tespit edilememiştir. Bu nedenle öncelikle ... tarafından çocuklarına yaptığı satışa ilişkin her iki harici satış senedinin üzerinde yapılacak incelemede düzenlendikleri tarihin belirlenmesi bu hususun aynı zamanda yerel bilirkişi ve tanıklardan da sorulması ve senetlerin düzenlendiği tarih itibariyle miras bırakan ...’in TMK’nın 9. maddesi uyarınca medeni hakları kullanma ehliyetine ve o tarihte hukuki sözleşme yapma olanağına sahip olup olmadığının, akli melekelerinin yerinde bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Çünkü davacı o tarihte murisin kanser hastası olduğunu ve akli melekelerinin yerinde bulunmadığını ileri sürmüştür. Bu nedenle murisin tedavi gördüğü sağlık kuruluşlarında bulunan hastalığı ile ilgili röntgen, hastane gözlem kağıtları, verilen raporlar, ilaçları içeren reçeteler ve buna benzer tüm belgelerin getirtilerek dosya arasına konulması, murisi sağlığında tedavi eden doktorlar ile yakınında bulunan ve hastalığı ile ilgilenen tüm yakınlarının tanık sıfatıyla dinlenerek sağlığı ve akli melekeleri konusunda bilgilerine başvurulması, murisin mühür veya parmak izi kullanıp kullanmadığı yönünde işlem yaptığı resmi kurumlardan mühür veya parmak izini ya da imzasını taşıyan belgelerde getirtilerek dosyaya eklenmesi, tüm bunlar temin edildikten sonra dosyanın tomarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu, İhtisas Dairesi Başkanlığına gönderilerek dosya üzerinde yapılacak inceleme sonucu muris ...’ın parmak izinin bulunduğu senetlerin düzenlendiği tarih itibariyle akli melekelerinin yerinde olup olmadığı, medeni hakları kullanma ehliyetine ve sözleşme yapabilecek akli melekelere sahip bulunup bulunmadığı konularında gerekçeli rapor istenmesi, teknik olarak mümkün ise senetteki mühür ve parmak izleriyle resmi kurumlardan getirtilip dosyaya eklenen belgeler üzerinde yapılacak inceleme sonucu mühür ve parmak izinin ...’a ait olup olmadığı yönünden de Adli Tıp Kurumunun ilgili biriminden rapor istenmesi gerekmektedir. Bundan ayrı gerek muristen alınan taşınmazlara ilişkin tarihsiz iki adet senet ile ve gerekse davalı ... ya da babası ....’nin üçüncü şahıslardan aldığı taşınmazlara ait 6.2.1985, 27.3.2000 (aynı tarihli iki ayrı senet) ve 27.3.2003 tarihli satış senetleri yapılan ikinci keşifte uygulamaya çalışılmış ise de, yapılan uygulamanın yetersiz olduğu ve sonuca ulaşmak açısından yeterli kanaat verilmediği belirlenmiştir. Birinci keşifte davacı tanıkları dinlenilmiş ise de, harici satış senetlerinin uygulamasının yapıldığı ikinci keşifte davacı tanıkları yöntemine uygun bir biçimde çağrılarak mahkemece dinlenilmemiştir. Bu nedenle HUMK’un 258 ve 259 (HMK.m. 243, 244 ve 259) maddeleri gereğince yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarının davetiye ile yöntemine uygun bir biçimde keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, murisin sattığı taşınmazlara ait iki ayrı tarihsiz senet ile 27.3.2000 tarihli iki ayrı senet ve 27.03.2003 tarihli harici satış senetlerinin kapsamlarında yer alan taşınmazlara ait mevkii ve hudutlar yerel bilirkişi ve tanıklara sorularak her birinin ayrı ayrı kapsamında kalan ada ve parseller belirlenmek suretiyle teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaret ettirilmesi, senet kapsamlarında kalan taşınmazların hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi, gerçekten muristen kalan taşınmazların muris tarafından çocukları ... ile ....’e satıp satmadığı, satmış ise bunların adı geçenler tarafından davalı ...’e devredip devretmedikleri konularında yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, kadastro çalışmaları sırasında davalı ... ile ... adına tespit ve tescil edilen yerlerin ... ile terekeye göre üçüncü şahıs durumunda bulunan davalı ... ve .... tarafından tüm mirasçılar adına kullanılıp kullanılmadığı yani elbirliği mülkiyetin söz konusu olması nedeniyle taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin tüm mirasçılar adına sürdürülüp sürdürülmediği, ... ile ...’in babası adına zilyetliği sürdürüp sürdürmedikleri ve bunların taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin fer’i zilyetlik niteliğinde bulunup bulunmadığı hususlarında da yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurularak açıklığa kavuşturulması, ondan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken, dava koşulu yerine getirilmeden murisin hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanmadan eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de, kabul edilen parseller yönünden verilen pay oranları ile veraset belgesindeki pay oranları birbirleriyle örtüşmediği gibi kabule ilişkin hüküm fıkrasında bulunan pay oranları tekil niteliğinde yazılmış olup, tüm parselleri kapsayıp kapsamadığı konusunda da duraksama söz konusudur. Bundan ayrı bir kısım parseller bakımından miras payı oranında (1/5’er) iptal ve tescile karar verildiği halde diğer bir kısım parseller bakımından ise davalıların üçüncü şahıs durumunda olduğu ve kazandırıcı zamanaşımından kazanacakları gözetilerek 1/10’ar pay oranında iptal ve tescile karar verilmesi de doğru değildir” gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

... Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 27.10.2021 tarihli ve 2012/680 Esas, 2021/711 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca araştırma ve inceleme yapıldığı, davacının muris ...'in’in terekesine temsilci olarak atandığı, muris ...'ın 1970 ila 1977 tarihleri arasındaki tedavi evrakı ile murise ait imza örneklerinin yapılan tüm yazışmalara ve araştırmalara rağmen temin edilemediği, bu nedenle de dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilemediği, bozma öncesi ve sonrası mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dosya arasında bulunan ve zeminde hudutları okunan senetlerin dava konusu taşınmazları kapsadığı, muris ...'in taşınmazlarını sağlığında, oğlu ... köyde yaşadığı için ona devrettiği, yapılan devrin bağış niteliğinde olduğu, ...’nin de payını oğlu ...'e devrettiği, ...'in taşınmazlardaki kullanımının kendi adına olduğu, adı geçenin kullanımının yaklaşık 40 yıldır aralıksız şekilde devam ettiği, ...'in taşınmazları kullanımına kimsenin itiraz etmediği, ...'in halen babası ... ile birlikte yaşadığı, muris ...'in akıl sağlığının ölene kadar yerinde olduğu, taşınmazlarını sağlığında oğulları ... ve ...'e muhtar senediyle devrettiğinin tüm tanıklar tarafından beyan edildiği, dolayısıyla kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap koşullarının davalı taraf lehine oluştuğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde yargılama sırasında vefat eden davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili, davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili ile tereke temsilcisi ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Yargılama sırasında vefat eden davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, dosya arasında bulunan tarihsiz senetlerin tarihinin belirlenmediğini, senetlerin düzenlendiği tarihlerde muris ...’ın medeni haklarını kullanma ehliyetinin bulunup bulunmadığının yeterli şekilde araştırılmadığını, muris ...’ın kanser hastası olup uzun süre tedavi gördüğünün yerel bilirkişiler tarafından bilindiğini, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların yanlı şekilde beyanda bulunduklarını, yine bozma ilamında dosya arasında bulunan senetlerin düzenlendiği tarihte murisin akıl sağlığının yerinde olup olmadığı hususunda, murisin hastalığı ile ilgilenen doktorlar ve tüm yakınlarının bilgilerine başvurulması gereğine değinildiği halde, Mahkemece bu hususta da araştırma yapılmadığını, Mahkemece muris ...’ın mühür, parmak izi veya imzasını taşıyan belgelerin dosya arasına alınmadığını, dosya kapsamı ile gerekçenin çelişkili olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2. Yargılama sırasında vefat eden davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların ... tarafından oğulları ... ve ...’e satıldığının davalı tarafça ispat edilemediğini, dosya arasında bulunan senetlerin altındaki murisin parmak izinin gerçekten murise ait olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığını, murisin hayattayken mühür kullandığını, yerel bilirkişi ve tanıkların, satış hususunu davalı taraftan duyduğunu, murisin ölene kadar taşınmazları kullandığını, yani murisin terekesinin taksim edilmediğini, dosya arasında bulunan senetleri de kabul etmediklerini, dosya arasında bulunan senetlerin dava konusu taşınmazları kapsadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Tereke temsilcisi ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların ... tarafından oğulları .... ve ...’e satıldığının davalı tarafça ispat edilemediğini, dosya arasında bulunan senetlerin altındaki murisin parmak izinin gerçekten murise ait olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığını, murisin ölene kadar taşınmazları kullandığını, yani murisin terekesinin taksim edilmediğini, dosya arasında bulunan senetleri de kabul etmediklerini, dosya arasında bulunan senetlerin dava konusu taşınmazları kapsadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişilerden aldırılan raporların keşfi izlemeye elverişli olmadığını, harç ve yargılama giderlerinin tüm tereke üyelerine yükletilmesi gerekirken yalnızca davacı miraçılarına yükletildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

b) 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 6. maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

c) 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 763/1. maddesi; “Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 101 ada 14, 21, 55, 63; 103 ada 13; 104 ada 78, 90; 107 ada 5, 37, 63, 66; 108 ada 12, 15, 22, 45, 47, 61, 79; 111 ada 34, 57, 97, 112, 179, 204, 241; 112 ada 32; 113 ada 1; 115 ada 58, 97, 110; 116 ada 28, 38; 119 ada 3, 6, 7; 120 ada 2, 10; 138 ada 154, 164; 157 ada 57, 157, 179, 186 ve 199 parsel sayılı muhtelif yüz ölçümlü taşınmazlar, irsen intikal, satın alma, hibe, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına; 157 ada 262 parsel sayılı taşınmaz ise aynı sebeple davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş; bilahare taşınmazların bir kısmı 3. kişiler adına satılarak tescil edilmiştir.

2. Yargılama sırasında vefat eden davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili ile davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; bilindiği üzere ... Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.

Somut olayda, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.10.2014 tarihli ve 2013/610 Esas, 2014/670 Karar sayılı kararıyla, muris ... terekesine ...'ın tereke temsilcisi olarak atandığı ve kararın temyiz edilmeksizin 23.01.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından, davayı takip yetkisi bulunmayan davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili ile davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının dinlenme olanağı bulunmamaktadır.

3. Tereke temsilcisi ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; tereke temsilcisi ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekili ile ...’in bir kısım mirasçıları ... ve müşterekleri vekilinin temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı REDDİNE,

2. Tereke temsilcisi ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın, HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz eden davacı ... mirasçılarına iadesine,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden tereke temsilcisinden alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.