Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4189 E. 2022/7375 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, taşınmazını davalıya yaptığı temlikin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın, mirasçıları arasında yaptığı paylaştırmanın tüm mirasçıları kapsamaması ve eşini kapsamaması nedeniyle mal kaçırma kastıyla hareket etmediğinin söylenemeyeceği, davacılar tarafından muvazaa iddiasının ispatlanamadığı ve yerel mahkemenin kararının HMK'nın hükümlerine aykırı olduğu gözetilerek bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE. MAHKEMESİ : TRABZON 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 07.04.2022 tarihli ve 2022/609 Esas ve 2022/848 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakan babaları...’in 163 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki ¾ payını mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalı oğlu ...’e temlik ettiğini, devrin bağış olarak yapıldığını, murisin varlıklı biri olduğunu ve taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını temlik sonrasında murisin banka hesabında bir hareket olmadığını ileri sürerek, satış işleminin iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, murisin dava konusu taşınmazı vasiyetname ile kendisine bıraktığını, yine aynı vasiyetname ile 167 ada 2 parsel sayılı taşınmazını da davacı olan diğer kardeşlerine bıraktığını, davacı ...’in murisin 115 ada 18 parsel sayılı taşınmazını satıp parasını kendisine vermesi ve 2 parselin yarı payını vasiyet etmesini istediğini, ayrıca eşitlik olsun diye dava konusu taşınmazın anneleri adına kayıtlı olan ¼ payının da davacı ...’ye devredildiğini, murisin mal kaçırma kastıyla hareket etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Mahkemece kaldırma kararı uyarınca işlem yapılarak hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinafı üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Mahkemece kaldırma kararı uyarınca işlem yapılarak temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı istinaf dilekçesinde özetle, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, murislerinin malvarlıklarını çocukları arasında paylaştırma yolunu tercih ettiklerini, babalarının mal varlığını davacı ..., .... ve davalı ... arasında vasiyetname yolu ile paylaştırdığını, davacı ...'in babasının malvarlığında bulunan bir kısım taşınmazı babasına sattırarak parasını harcadığını, bu durumun tanık beyanları ile de sabit olduğunu, muris tarafından satılıp bedeli davacı ...'e verilen taşınmazdan sonra davacı ...'in murisin malvarlığından başkaca taşınmaz talep etmesi üzerine murisin geri kalan taşınmazları hakkaniyeti gözeterek tüm mirasçıları arasında paylaştırma yolunu tercih ettiğini, vasiyetnameye karşı herhangi bir davanın açılmadığını, davacı ...'ye vasiyet edilen mal miktarının azlığı dikkate alınarak annelerinin 163 ada 2 parselin ¼ hissesini ....'ye vasiyet ettiğini, bu vasiyete karşı da hiç kimsenin dava açmadığını, yapılan işlemlerde mal kaçırma kastının söz konusu olmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07.04.2022 tarihli ve 2022/609 Esas ve 2022/848 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle, aşamadaki beyanlarını tekrarla annesinin ve babasının vasiyetname düzenlediğini, sağlıklarında mal varlığının paylaştırıldığını, mal kaçırma değil paylaştırma amacıyla hareket edildiğini, 12 yıl önce açılan vasiyetnameye itiraz eden olmadığını, iddialarını tanık beyanlarının doğruladığını, davacı ...'in 115 ada 18 parsel sayılı taşınmazın satışından aldığı bedelin paylaştırılmaya katılmamasının doğru olmadığını, tenfiz kararı ile taşınmazların kişilere geçeceğini, mal kaçırma nedeni olmadığını ve davacıların iddialarını ispatlayamadıklarını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Muris muvazaasında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.

3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.

3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden, mirasbırakan...’in 163 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki ¾ payını 10.11.2010 tarihinde davalı oğlu ...’e temlik ettiği, ...’in 12.04.2007 tarihli ve 872 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile dava konusu payını davalı ...’e, 167 ada 2 parsel sayılı taşınmazını ise davacılara vasiyet ettiği, murisin 115 ada 18 parsel sayılı taşınmazını da 27.02.2007 tarihinde üçüncü kişiye temlik ettiği, vasiyetnamenin açılıp okunduğu ve buna ilişkin kararın 13.07.2011 tarihinde kesinleştiği, murisin 22.05.2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları ....’in kaldığı, ...’nin de eldeki dava devam ederken 14.10.2017 tarihinde öldüğü görülmüştür.

3.3.2. Somut olayda, her ne kadar davalı tarafından paylaştırma savunması yapılmış ise de; murisin mirasçısı olan eşini kapsayacak bir şekilde paylaştırma yapmadığı sadece çocuklarına yönelik bir paylaştırma yaptığı görülmektedir. Dinlenilen tanıkların mirasbırakanın çocukları ile arasında husumet bulunmadığı, mal kaçırmasını gerektirir bir neden olmadığı, sahibi olduğu dava dışı 115 ada 18 parsel sayılı taşınmazını satarak davacı oğlu ....’e yardımda bulunduğu yönünde beyanda bulundukları, murisin yapmış olduğu vasiyetname ile davacılara da yer bıraktığı, mirasbırakan tarafından tüm mirasçılarını kapsar şekilde bir paylaştırma yapılmamış ise de; aile arasındaki mal paylaşımını dengelemek adına tanık olarak da beyanı alınan tarafların anneleri ....’nin dava konusu taşınmazdaki ¼ payını davacı kızına vasiyet ettiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket etmediği sonucuna varılmaktadır. TMK’nın 6 ncı, HMK’nın 190 ıncı maddeleri uyarınca davacılar tarafından muvazaa iddiasının ispatlandığı söylenemez.

3.3.4. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

3.3.5. Kabule göre de, davacının miras payı oranında iptal ve tescile kalan payın ise davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken edinme sebebini değiştirecek şekilde davalı adına tescil hükmü kurulmuş olması da doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Davalı vekilinin, (V/3.3.) numaralı paragrafta açıklanan gerekçelerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Trabzon 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.