Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4257 E. 2022/7454 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazın, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla geri istenmesine ilişkin tapu iptal ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekaletnamede belirtilen yetkiyi aşmadığı ve taşınmazı devralanın kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince verilen 31/03/2022 tarihli 2021/445 Esas 2022/515 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalılardan....u herhangi bir bedel belirtmeksizin borçlarını 145.000,00 TL’ye kapatacağı düşüncesiyle Bakırköy 2.Noterliğinin 10/12/2016 tarih ve 7948 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, anılan vekaletname kullanılmak suretiyle 699 ada 46 parsel sayılı taşınmazdaki 6 no.lu bağımsız bölümü diğer davalı ...’e devrettiğini, kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini, tarafların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın satılması üzerine davaya kayden malik olan ...’a karşı 6100 sayılı HMK nın 125. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedele hükmedilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, dava konusu taşınmazın devrine ilişkin davacı ile aralarında 25.05.2016 tarihli gayrimenkul alım satım sözleşmesi düzenlediklerini, devrin bu kapsamda yapıldığını, taşınmaz üzerindeki ipotek ve hacze konu bedellerin ödendiğini, kalan kısmın ise davacıya ödendiğini, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2016/373 E. - 2018/129 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Kaldırma Kararı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 31/12/2019 tarihli ve 2018/1056 E. 2019/1978 K. sayılı kararıyla; yargılama sırasında dava konusu taşınmazın ...’a devredildiği, bu durumda 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uygulanmadan sonuca gidildiği, belirtilen usuli eksikliğin yerine getirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazı yargılama sırasında devralan ...’ın iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğu, diğer davalılar yönünden ise taraflar arasında imza altına alınan 25.05.2016 tarihli sözleşme uyarınca satış bedeli olarak kararlaştırılan 700.000,00 TL’nin davacıya ödendiği ve sözleşmenin davacı tarafından da imzalandığı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

3.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

4.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davalılar vekili tarafından haciz ve ipotek bedelleri hesaplandıktan sonra artan miktarın her ne kadar davacıya verildiği savunmasında bulunulmuş ise de, davacıya ödenen bir paranın olmadığını, taraflar arasında düzenlenen 25.05.2016 tarihli sözleşmede belirtilen 700.000,00 TL bedelin davacıya ödenmediğini, davalı vekil ... ve diğer davalı ... tarafından bedelin nasıl ödendiğinin ispatlanamadığını, ödemeye ilişkin dekont, makbuz vs. sunulamadığını, davalı vekil ..... tarafından davacının bilgisi ve onayı dışında dava konusu taşınmazın diğer davalı ...’e devredildiğini, yargılama sırasında da taşınmazın ...’a devredildiğini, vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle dava konusu taşınmazın devredildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

5. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 31/03/2022 tarihli ve 2021/445 E. 2022/515 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

3.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına, kararın (IV./5.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 10/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.