"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07/02/2022 tarihli, 2017/11 Esas, 2022/79 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25.10.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ve Avukat..... ile temyiz edilen davacı ... ..... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karar bırakıldı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ..... ile feri müdahil Şirket arasında yapılan 18/08/2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında mirasbırakanın çekişme konusu 112 ada 11, 113 ada 1 ve 114 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardaki % 65 payını anılan Şirkete devrettiğini, kalan paylarının dava dışı vekili ..... tarafından, mirasbırakanın ölümünden hemen önce, mirasbırakan kendisini bilmez halde iken 12/11/2003 ve 13/11/2003 tarihlerinde davalılara satış suretiyle devredildiğini, kardeşleri olan davalıların kendisinden mal kaçırdığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında, dava dışı vekil tarafından dava konusu taşınmazlarda pay temlik edilen ..... ve.....'in de davaya dahil edilmesini talep etmiş, aşamada davalılar ...., ...., .... ve ... hakkındaki davasından feragat etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ve ..., dava konusu devirlerde mal kaçırma kastının bulunmadığını, mirasbırakanın mirasçıları arasında mal paylaşımı yaptığını, dava konusu taşınmazlarda yapılacak bağımsız bölümlerden davacıya da pay verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
2. Feri Müdahil Şirket, arsa sahibi mirasbırakan ile aralarında düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği ve şartları çerçevesinde, arsanın %65’lik kısmını satın aldığını, ancak inşaata arsalar üzerine konulan tedbir nedeni ile başlanamadığını, yapılan sözleşmeler ve mirasbırakanın paylaşımı sonucunda davacının 112ada 11 ve 113 ada 1 parsellerde 9’ar adet olmak üzere toplam 18 adet daire almasının kararlaştırıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, ..., ..., ... ve ... hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ... hakkındaki davanın ise mirasbırakanın mal kaçırma kastının ispat edilemediği gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 15/10/2015 tarihli ve 2014/896 E., 2015/11898 K. sayılı kararıyla; “...İddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği ve dayanılan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacının muris muvazaası hukuksal nedenine değil vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayandığı anlaşılmaktadır.... Mahkemece vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni yönünden bir inceleme ve araştırma yapılmamış, uyuşmazlık muris muvazaası olarak kabul edilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda vekâlet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından araştırma ve inceleme yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş; davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi Dairenin 14/11/2016 tarihli ve 2016/7658 E., 2016/10327 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 07/02/2022 tarihli ve 2017/11 E., 2022/79 K. sayılı kararıyla; vekaletin mirasbırakanın iradesine uygun kullanılmadığı, mirasbırakanın oğlu olan davalının vekaletin bu durumu bilebilecek kişilerden olduğu, iyi niyetinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüyle 114 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki A-B blok 3, 4, 8, 9, 10, 12, 13, 20, 21, 27, 28, 29, 30, 32, 36, 37, 38, C-D blok 22 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ... adına olan tapu kayıtlarının 1/3'er hisselerinin iptali ile her ayrı bağımsız bölüm için iptal edilen 1/3'er payın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, diğer davalılar yönünden ise dava feragat nedeniyle reddedilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili, eksik inceleme ile karar verildiğini, vekilin mirasbırakanın iradesi doğrultusunda hareket ettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, vekalet ile noterde yapılan sözleşme gereğince paylaşım yapıldığını, davacının da payını bizzat mirasbırakan ...'ın payından aldığını, gerekçede belirtilen ve bozmadan önce alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulamayacağını, bozma kararının dışına çıkılamayacağını, mirasbırakanın mirasçıları arasında denkleştirmede bulunduğunu, dosya kapsamı ile savunmalarının ispatlandığını, kabul anlamına gelmemekle taleple bağılılık ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Hakimin davayı aydınlatma ödevini düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 31. maddesinde, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." denilmektedir. Yine aynı Kanun'un dava dilekçesinin içeriğini düzenleyen 119/1. maddesinin e, g ve ğ bentlerine göre, dava dilekçesinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin, dayanılan hukuki sebeplerin ve açık bir şekilde talep sonucunun bulunması gerektiği belirtilmiştir.
6.2.2. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi, “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK m. 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
6.2.3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
6.2.4. 6100 sayılı Hukuk Muhakmeleri Kanunu'nun “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinde “(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır .” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ... ...’un 31.12.2003 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak kızı davacı ... ile oğulları davalılar ... ve ...’in kaldığı, dahili davalılar ..., ... ve ...’in, davalı ...’in çocukları olduğu anlaşılmaktadır.
Arsa sahibi mirasbırakan ile yüklenici müdahil Şirket arasında, mirasbırakanın 113 ada 1, 112 ada 11 ve 114 ada 1 parsel sayılı taşınmazları için noterlikte 18.08.2003 tarihli 16707 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, mirasbırakanın aynı gün bir sonraki yevmiye numarası ile genel yetkiler içerir vekaletnameyle davalı ...’in damadı olan dava dışı ...’ı vekil tayin ettiği, mirasbırakanın belirtilen taşınmazlardaki 65/100’er payının vekil ... tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 12.11.2003 tarihinde 7970 yevmiye numarası ile müdail Şirket’e temlik edildiği, aynı gün 7974 yevmiye numarası ile vekilin mirasbırakanın 114 ada 1 parselde kalan 35/100 payından 35/200 payını, 113 ada 1 ve 112 ada 11 parsellerde kalan 35/100’er payından 12/100’er payını davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, yine vekilin 13.11.2003 tarihinde, mirasbırakanın 114 ada 1 parseldeki 11/200 payını davalı ...’e, geriye kalan 8/200’er payını dahili davalılar ..., ... ve ...’e, 112 ada 11 ve 113 ada 1 parseldeki 11/100 payı mirasbırakanın uhdesinde bırakarak bu taşınmazlarda geriye kalan 3/100’er payı davalı ... ile dahili davalılar ..., ... ve ...’e satış suretiyle devrettiği, belirtilen devirler sonucunda mirasbırakanın 114 ada 1 parselde payının kalmadığı, 112 ada 11 ve 113 ada 1 parsellerde ise 11/100’er payının kaldığı, mirasbırakan adına vekili dava dışı ... ile davalılar ..., ... ve dahili davalılar ..., ... ve ... arasında noterlikte 14.11.2003 tarihli düzenleme şeklinde sözleşme imzalandığı, sözleşmenin taraflarının taşınmazlardaki inşaat tamamlandıktan sonra paylarına isabet edecek daireleri kendi aralarında taksim ettikleri, sözleşmede; ... (davacı) henüz taşınmazlarda pay sahibi olmasa da ...’ın ölümü halinde mirasçısı olduğu, kendisinin temin edilemediği, yokluğunda hisse intikali yapılamadığı belirtilerek 113 ada 1 parselden 4, 112 ada 11 parselden ise 6 dairenin davacı ...’ye verileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir.
6.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, vekil olan dava dışı ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı ...’in bu durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
6.2.3. Davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekili bozmadan önce 28.02.2013 tarihli duruşmada; davadan sonra yaptıkları anlaşma gereğince ... haricindeki davalılardan alacaklarını aldıklarını, davalı ...’den de 112 ada 11 ve 113 ada 1 parsellerdeki alacaklarını aldıklarını ancak 114 ada 1 parseldeki alacakları yönünden davalı ... hakkındaki davanın devam ettiğini, davalı ...’in 114 ada 1 parselden aldığı 8 parça dairenin 1/3’ünün yarısını davacıya devretmesini istediklerini beyan etmiştir. Ne var ki, Mahkemece, davacı vekilinin bu beyanı dikkate alınarak davacının hangi bağımsız bölümler yönünden iptal tescil istediği açıklattırılmaksızın taleple bağlılık ilkesine de aykırı olacak şekilde dava konusu 114 ada 1 parselde kat irtifakı tesisi ile davalı ... adına tescil edilen tüm bağımsız bölümlerin 1/3’er paylarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi doğru değildir.
6.2.4. Hal böyle olunca, davacı vekilinin duruşmadaki beyanı dikkate alınarak davacının hangi bağımsız bölümler yönünden iptal tescil istediğinin açıklığa kavuşturulması, dava konusu edildiği tespit edilen bağımsız bölümlerin dava tarihindeki değerlerinin keşfen saptanması, Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32. maddeleri uyarınca eksik harcın tamamlattırılması, harca ilişkin eksikliğin giderilmesi halinde taleple bağlılık ilkesi gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ:
Davalı ... vekilinin açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.