Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4301 E. 2022/7749 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, borçları nedeniyle devrettiği taşınmazların inançlı işlem olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ve davalı arasında düzenlenen 22.11.2014 tarihli belgenin ve tanık beyanlarının inançlı işlem ilişkisini ortaya koyduğu, davacının taşınmazları borçlarından kurtulmak amacıyla devrettiğinin anlaşıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, borçları nedeniyle taşınmazlarının satılmasını engellemek amacı ile maliki olduğu taşınmazları geri vermesi koşulu ile davalıya devrettiğini ileri sürerek, 50024 ada 22 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1, 2, 3 ve 4 numaralı, 6365 ada 32 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 no.lu ve 7652 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan 7 no.lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacının sunmuş olduğu ve imzasını taşıdığı söylenen 22.11.2014 tarihli belgenin satıştan sonra düzenlendiğini, belgenin inanç sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III.    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafından davaya konu taşınmazların, iflas etmesi sebebiyle, alacaklılarından mal kaçırma amacıyla bedelsiz olarak davalıya devredildiği, inançlı işlem iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kural olarak, inançlı işlemin hukuka aykırı bir amaç taşımadığından geçerli sayılacağı, ancak kanuna karşı hile olarak yapılan inançlı işlemin geçersiz olduğu, bu nedenle davacı tarafından sunulan 22.11.2014 tarihli belgenin inanç sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafından hem dava dilekçesinde, hem de aşamadaki beyanlarında inançlı işlem iddiasına değil muvazaa iddiasına dayanıldığını, dava konusu edilen 7652 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 7 no.lu iş yerinin davacı tarafından davalıya devredilmediğini, davalının üyesi olduğu kooperatifin ferdileştirme işlemi neticesinde 7 numaralı taşınmazın maliki olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01/03/2022 tarihli ve 2020/195 Esas, 2022/511 Karar sayılı kararıyla; taraflarca 22.11.2014 tarihli belge içeriğine ve imzalara itiraz edilmediği, taşınmazların davacı hakkındaki iflas kararı nedeniyle hakkındaki takiplerden korunma amacıyla bedelsiz olarak davalıya devredildiği, yargılama aşamasında dinlenen tanık .... davacının iflas etmesi nedeniyle borçlarından kurtarmak amacıyla geri vereceği düşüncesi ile taşınmazlarını davalı eşine devrettiğini beyan ettiği, tarafların iradelerinin de bu yönde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, tarafların hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26. ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK’nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 107.844,41 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 24/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.