Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4318 E. 2022/7827 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemli dava sonunda Alaçam Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 02.07.2015 tarihli ve 2012/179 Esas, 2015/190 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, mirasbırakan babası ...’nin 155 ada 26 parsel sayılı taşınmazdaki 255/800 payını, 155 ada 34 parsel sayılı taşınmazdaki 64512/215040 payını muvazaalı olarak davalı kızı ...’a temlik ettiğini, ...’ın bedel ödemediğini, bedel ödeyecek ekonomik gücü de olmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa tenkisine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, davacının küçük yaşta İstanbul’a çalışmaya gittiğini ve orada kaçarak evlendiğini, babasının ona kırgın ve dargın öldüğünü, davacının ailesi ile tüm bağlarını kopardığını, dava konusu taşınmazların babasının kazanımları ile edinilmediğini, kendisi, diğer kız kardeşleri ... ve annelerinin kazançları ile alındığını, 1994 yılında anneleri vefat edince engelli kardeşleri ... ve babaları ile birlikte yaşadıklarını, babalarının maaşa bağlanması için primlerini ödediklerini, murisin maaşının çok düşük olduğunu, kanser hastalığına yakalandığını, başkaca hastalıkları ve masraflı bir tedavi süreci olduğunu, masrafları karşılayamaması üzerine taşınmazları satmak istediğini, emeklerinin boşa gitmesine gönlü razı gelmediği için tazminatı ile birlikte altınlarını bozdurduğunu ve 41.000,00 TL ödeyerek taşınmazları aldığını, murisin başka taşınmazları da olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, taşınmazların gerçek değerleri ile satış değerleri arasındaki farkın fahiş olduğu, murisin ölümünden sonra terekesinde satışa konu meblağın çıkmadığı, davalı tarafından satış işlemine konu miktarın murise ne şekilde ödendiğinin ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen mahkeme kararına karşı davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı temyiz dilekçesinde özetle, bilirkişinin değerleri hatalı hesapladığını, mahkemenin de buna dayanarak davayı kabul ettiğini, değerler arasında aşırı oransızlık olmadığını, mahkemenin harca ve yargılama giderlerine hükmederken murise ait hisselerin dava tarihindeki değerini esas aldığını, davacının payını dikkate alması gerektiğini, murisin iradesinin tespitinin önemli olduğunu, kanser tedavisi karşılansa dahi yine de masraflı olduğunu, murisi diğer kardeşi ... ile birlikte emekli ettirdiklerini, masraflar nedeniyle murisin taşınmazları satmak istediğini, devrin bağış amacıyla değil tedavi giderlerini karşılama amacıyla yapıldığını, taşınmazları tazminatı ve ziynet eşyaları ile aldığını, hiç evlenmediğini, tanık olan diğer kardeşlerinin de beyanlarını doğruladığını, tapudaki değerin rayiç değer olduğunu ve aşırı fark bulunmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden; mirasbırakan ...’nin 155 ada 34 parsel sayılı taşınmazdaki 64512/215040 payını 28.08.2007 tarihinde davalı kızı ...’a temlik ettiği, üçüncü kişiler tarafından aynı taşınmazdaki 32256/21556 payın da aynı resmi senet ile davalıya devredildiği, murisin 155 ada 26 parsel sayılı taşınmazdaki 255/800 payını da 29.08.2007 tarihinde davalı kızı ...’a temlik ettiği, muris ...’nin 22.01.2011 tarihinde öldüğü geriye mirasçı olarak kızları ....,... ve ...’ın kaldığı anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda, davacı tanığı .....’nin “…Murisin kızları ... ve ..... ikiside İstanbul’da çalışıyordu ve babaları kışın onlarla birlikte kalıyordu babalarının sigorta primlerini ödemiş olduklarını da duymuştum çünkü murisin bunu ödeyecek ekonomik gücü yoktur” yönündeki, davalı tanıklarının bir kısmının da murisin dava konusu taşınmazlardaki paylarını ihtiyacı nedeniyle satışa çıkardığı yönündeki, taraf tanıklarının murisin davalının ve dava dışı kızının yanında kaldığı yönündeki, tanık olarak dinlenilen davanın kazanılması halinde hukuki menfaati bulunan dava dışı mirasçı ....’nın ise babasının taşınmazları satılığa çıkardığı, paylarını diğer hissedara teklif etmesine rağmen teklif ettiği kişinin, kızının tazminat aldığını söyleyerek ona yönlendirdiği, paranın bizzat murise verildiğini gördüğü, murisle davalının ilgilendiği, hastalıkları ile ilgili masrafları onun karşıladığı ve temliklerin bağış amacıyla devredilmediği yönündeki beyanları dikkate alındığında, davalının dava konusu taşınmazların tespit edilen bedellerini ödeyecek ve murise bakacak ekonomik gücünün bulunduğu, nitekim davalının murise baktığının da dosya kapsamı ile sabit olduğu gözetildiğinde, temlikin mal kaçırma kastıyla değil bedeli karşılığında yapıldığı sonucuna varılmaktadır.

3.3.3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

3.3.4. Kabule göre; hükmün kabule ilişkin kısmında davacının miras payı oranında iptale ve tescile karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, edinme sebebini değiştirecek şekilde davalı adına da tescil hükmü kurulmuş olması da doğru değildir.

V. SONUÇ:

Davalı vekilinin (IV/3.3) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428 nci maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.