Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4338 E. 2022/7556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, davalıya yaptığı ölünceye kadar bakma akdiyle gerçekleştirdiği taşınmaz temliki işleminin muris muvazaası içerip içermediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın, temlik dışında kalan malvarlığının da gözetilerek yapılan değerlendirmede, temlikin makul sınırlar içerisinde kaldığı ve davacı mirasçının, temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : GELİBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, tenkis davasında Bölge Adliye Mahkemesi kararının Dairece bozulmasından sonra Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı ...'nın 109 ada 43 parsel sayılı taşınmazını davalıya mirasçıdan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların doğru olmadığını, mirasbırakanın yaşı ve hastalığı nedeniyle bakıma muhtaç olduğunu, bakım akdinin tüm gereklerini yerine getirdiğini, mirasbırakanın dava dışı bir taşınmazının satış bedelini paylaştırdığını belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/03/2018 tarihli ve 2016/283 E., 2018/118 K. sayılı kararıyla; temlikin mal kaçırmak amaçlı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanlarının tamamı incelendiğinde mirasbırakanın bakım ve gözetimine davacının hiçbir zaman imtina etmeksizin katıldığını, davalının köy muhtarlığı görevini davacının oğluna karşı kaybetmesini kullanarak davacıya karşı husumet ve küslük çıkardığını, bu husumet sonrasında davalının, davacının annesi ve babası ile görüşmesini istemediğini, davalının, davacıyı babasını ziyaret etmek ve varsa yapılacak işini yapmak için baba evine gittiği zaman evden kovduğunu, bu hususun tanıkları ... ve ... ile ... tarafından beyan edildiğini, bu yaşananlardan sonra tarafların anne ve babasının bankadaki bir miktar parasının davalı tarafından çekildiğini, davacının annesinin ölümünden sonra davalı ve eşinin yanlarında yaşattıkları mirasbırakanı baskı altına alarak muvazaa ile davaya konu tescili sağladıklarını, ölünceye kadar bakma akdinin bu şekilde gerçekleştiğini, taraf ilişkilerinde davalı tanıklarının da bu konuda tevilli ikrar mahiyetinde beyanları da göz önüne alındığında, tanık beyanları ile ispatladıkları muvazaa olgusunun mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, tenkis taleplerine ilişkin olarak mahkemece delil toplanmadığını, sadece yüzeysel olarak mirasbırakanın genel malvarlığına bakıldığını, terekeye dahil mallar üzerinden değer araştırması yapılmadığını, dava konusu taşınmazın 22/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda tek başına 269.011,00TL olarak değerlendirildiğini, mirasbırakanın terekesinin tamamının belirlenerek ikinci talepleri olan tenkis konusunda da mahkemece araştırma yapılması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek karar kurulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 06/03/2019 tarihli ve 2018/850 E., 2019/178 Karar sayılı ilâmı ile; mirasbırakanın maliki olduğu 109 ada 43 parsel sayılı taşınmazını 30/07/2015 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile davalı oğluna devrettiği, miras bırakan ile davalının dava konusu taşınmazda aynı avlu içerisinde bulunan ayrı evlerde ikamet ettikleri, davalının 30.03.2014 tarihli yerel seçimlerde muhtar adayı olduğu, ancak seçim sonucunda muhtarlığı davacının oğlunun kazanması nedeniyle davacı ile davalı arasında husumetin meydana geldiği, bu husumetin sonucunda da davalının davacının anne-babasını ziyaret etmesine engel olduğu, miras bırakanın eşi yani tarafların annelerinin 06.11.2014 tarihinde vefat ettiği, murisin eşinin vefatından sonra da aynı evde tek başına yaşamaya devam ettiği, mirasbırakaın 1927 doğumlu olup dava konusu taşınmazın devir tarihinde 88 yaşında olduğu, ancak kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olup mevcut bakım ihtiyacının bulunmadığı, mirasbırakanın ölümünden kısa süre önce meydana gelen rahatsızlığında bakımını davalının yaptığı, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçısı taraflara mirasen intikal eden birden fazla taşınmazı bulunduğu ve mirasbırakanın sağlığında sattığı 3 parça taşınmazının bedelini taraflar arasında paylaştırmış ise de, yine mirasbırakanın sağlığında sattığı 1 parça taşınmazının bedelinin davalı tarafından alındığı, dava konusu taşınmazın temlik tarihi itibariyle tespit edilen değeri ile bakım borcu arasında açık nispetsizliğin bulunduğu, temliki işleminin gerçekte ölünceye kadar bakma karşılığı olmayıp, davacı mirasçıdan mal kaçırma amacına yönelik bağış olduğu, görünürdeki ölünceye kadar bakma akdinin tarafların gerçek iradelerine uymadığı, temlikin muvazaalı olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 23/03/2021 tarihli, 2019/2586 Esas, 2021/1682 Karar sayılı ilamı ile; “Somut olaya gelince, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmaz dışında terekesinde 5 adet tam maliki, 2 adette paydaşı olduğu toplam 7 adet tarla vasıflı taşınmazı bulunduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmaktaki asıl amaç ve iradesinin belirlenebilmesi açısından temlik dışı taşınmazlarıyla ilgili yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığından söz etmek mümkün değildir. Hâl böyle olunca, mirasbırakanın temlik dışı taşınmazlarının değerlerinin keşfen saptanıp, çekişme konusu taşınmazın tüm mal varlığı içindeki oranı belirlenerek temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığı ve buna göre muvazaalı yapılıp yapılmadığının, yukarıda açıklanan ilkeler ve toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 14/03/2022 tarihli , 2021/1276 Esas - 2022/429 Karar sayılı ilamı ile; temlikin makul sınırlar içerisinde kaldığı ve muvazaalı olmadığı, davacı tarafça temlikin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın değerinin tespit edilmeyip, İlk Decere Mahkemesince tespit edilen değere itibar edildiğini, dava konusu taşınmazın daha önce belirlenen değeri ile dava dışı terekenin yeni tespit edilen değerlerinin kıyaslanmasının doğru olmadığını, tüm taşınmazların temlik tarihindeki değerlerinin kıyaslanması gerekirken, bu hususun yapılmadığını, davalının muhtar seçimlerini kaybetmesi ve bunun karşılığında davacının oğlunun muhtar olması karşısında, davalının küslük çıkardığını ve dava konusu taşınmazın devrini sağladığını, davacının da anne ve babası ile görüşmesini engellediğini, davalının davacıyı evden kovduğunu, iddiaların ispat edildiğini, davanın kabulüne karar verilmesi geretiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil,olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 16/11/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.