Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4362 E. 2022/7558 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında torununa yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı mirasçının, taşınmaz devrinin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispatlayamaması ve davalı torunun ise mirasbırakana baktığına dair tanık beyanlarının bulunması gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine dair bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın taraflarca istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Büyükçekmece .... Noterliği’nin 13.07.2011 tarihli ve 31123 yevmiye nolu düzenleme şeklinde vasiyetnamesi ile ...’ın atanmış mirasçısı olduğunu, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/715 Esas, 2013/573 Karar sayılı dosyası ile vasiyetnamenin açıldığını, vasiyetnamenin iptali için açılan davanın reddedildiğini, ....’ın babası ....’ın 315 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payının intifa hakkını üzerinde tutarak çıplak mülkiyetini 01.04.2010 tarihinde davalı torunu.....’a satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazı büyük babasından satın aldığını, temlik tarihinde davacının mirasbırakanı Ayhan Karan’ın hayatta olduğunu, mirasbırakanın amacının mal kaçırmak olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalının satış tarihinde çalıştığını ve ödeme gücü olduğunu ispat edemediği, taşınmazın gerçek bedeli ile resmi senetteki satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğu, davacının davasında haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; SGK kayıtlarına göre davalının 2009 yılında çalışmaya başladığını, 1 yıl çalışma ile taşınmazın alımının mümkün olmadığını, akitte gösterilen bedel ile satış tarihindeki gerçek değer arasında fahiş fark olduğunu, davacının miras payının 1/3 olduğunu, 1/4 hissenin 1/3 payının iptalinin gerektiğini, ancak mahkemece 1/4 payın iptaline karar verildiğini, bunun hatalı olduğunu, bu yönüyle mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

2.2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının üniversiteden 31/05/2010 tarihinde mezun olduğunu ve SGK kaydının bulunduğunu, tanık anlatımları ile savunmalarının ispatlandığını, davalının büyük babasının ihtiyaçları ile sürekli ilgilendiğini, mahkeme kararının hatalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 26/04/2022 tarihli, 2021/1704 Esas, 2022/768 Karar sayılı kararıyla; Tevfik Karaş’ın vasiyetname tarihinden önce taşınmaz hissesini davalı torununa devrettiği, davacının tanık deliline dayanmadığı ve tanık dinletmediği, davalı tanığının ise mirasbırakanın son zamanlarında rahatsız olduğu, kendisiyle davalı torununun ilgilendiği, hastaneye getirip götürdüğü yönde beyanlarının bulunduğu, bu haliyle davacı tarafça temlikin mal kaçırmak amacıyla yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının temlik tarihinden sonra mirasçı atanmış olmasının bir önemi olmadığını, atanmış mirasçının da yasal mirasçı gibi miras hakkına sahip olduğunu, davalının temlik tarihinde 11 aylık asgari ücretli çalışan olup, okulunu yeni bitirdiğini, dava konusu taşınmazı alım gücü olmadığını, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğunu, mirasbırakanın emekli maaşı olup ve maddi durumunun iyi olduğunu, mirasbırakanın taşınmazdaki diğer paylarını da saklı paylı mirasçılara devrettiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

3.Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV./3.) no.lu paragrafında yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 16.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.