"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararı davacı vekilince süresi içinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 1, 38 ve 40 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu ...’e ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiğini, ancak oğlunun bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, kendisini yanından kovduğunu, taşınmazları geri almaması için traktör alarak borçlandığını ve icra yolu ile satışını sağlayarak diğer davalı, gelini İnci üzerine kaydettirdiğini belirterek akdin feshi ile tapu kaydının iptali ve adına tescilini olmadığı takdirde tazminat istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, bakım yükümlülüğünün yerine getirildiğini ancak davacının, ben köyümden, evimden, annenizden ayrı kalamam diyerek yanlarından ayrıldığını buna karşın üç beş günde bir köye giderek bakım ihtiyaçlarını gidermeye devam ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı ... tarafından bakım görevinin yerine getirilmediği gerekçesi ile davacının ölünceye kadar bakma akdini fesh etme hususunda haklı olduğu ancak dava tarihi itibariyle bakım borçlusuna temlik edilen taşınmazların cebri icra yoluyla satıldığı ve diğer davalı ... adına tescil gördüğü, İnci yönünden pasif husumet yokluğu bulunduğundan husumetten reddine, ... yönünden tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20/02/2020 tarihli ve 2020/33 E. 2020/247 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 27/04/2021 tarihli ve 2020/1586 E. 2021/2591 K. sayılı kararı ile ‘‘...Somut olaya gelince, davacının oğlu olan davalı ...’in bakım yükümlülüklerini yerine getirmediği benimsenmek suretiyle karar verilmesi doğrudur. Ancak ölünceye kadar bakma akdinin feshi benimsenerek sonuca gidildiğine göre tescilin iptalinin mümkün bulunduğu göz önüne alınarak sözleşme akidi olan davalıdan taşınmazı devralan davalı kayıt maliki İnci’nin diğer davalı ...’in eşi davacının da gelini olduğu gözetildiğinde TMK’nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanma imkanı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, kayıt maliki davalının sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle tapu iptal tescil isteğinin reddine karar verilmesi isabetsizdir...” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.
3.İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/11/2021 tarihli ve 2021/329 E. 2021/517 K. sayılı kararıyla, ölünceye kadar bakma akdinin bakım borçlusunun davalı ... olması göz önünde bulundurulduğunda sözleşmelerin nispiliği prensibi gereğince davanın muhatabının davalı ... olduğu, dava tarihinden önce cebri satış suretiyle taşınmazları edinen davalı ...’nin derdest davanın tarafı olamayacağı, davalı ...'in ise kayıt malik olmaması nedeniyle iptal- tescil isteğinin reddinin gerektiği, davalı ... tarafından bakım görevinin yerine getirilmediği gerekçesi ile davacının ölünceye kadar bakma akdini fesh etme hususunda haklı olduğu gerekçesiyle tazminata hükmedilerek önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili; direnme kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece ölünceye kadar bakım akdinin bakım borçlusunun davalı ... olması göz önünde bulundurulduğunda sözleşmelerin nispiliği prensibi gereğince davanın muhatabının davalı ... olduğu, davanın ikame edildiği tarihten önce cebri satıştan ihale ile dava konusu taşınmazları temlik alan ...'ın derdest davanın tarafı olamayacağı, davalı ...'in ise dava konusu taşınmazlarda kaydi malik olmadığı bu nedenle tapu iptal ve tescil talebinin reddi gerektiği şeklindeki direnme gerekçesinin isabetli olmadığını, bozma kararının yerinde olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ölünceye kadar bakma akdine dayalı bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile açılmış tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği gibi, ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerinde belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nın 617 (BK'nın 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, TBK'nın 617/son (BK'nın 517/son) maddesi hükmüne göre; “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen TBK'nın 617/son (BK'nın 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
TMK’nın 1023 maddesi hükmüne göre; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”
6.3. Değerlendirme
Somut olayda; davacının oğlu olan davalı ...’in bakım yükümlülüklerini yerine getirmediği benimsenmek suretiyle karar verilmesi doğrudur. Ancak ölünceye kadar bakma akdinin feshi benimsenerek sonuca gidildiğine göre tescilin iptalinin mümkün bulunduğu göz önüne alınarak sözleşme akidi olan davalıdan taşınmazı devralan davalı kayıt maliki İnci’nin diğer davalı ...’in eşi davacının da gelini olduğu gözetildiğinde TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanma imkanı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerindedir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 08/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.